Borçlarım ancak 2089da biter

"Borçlarım ancak 2089'da biter"

Haluk Levent borçlarından bir türlü kurtulamıyor. 1997’den bu yana müziğinden çok hakkında açılan davalarla gündeme geldi...

Ünlü rockcı Haluk Levent, Milliyet gazetesinden Mehmet Tez'e konuştu.

“Bir gün beni Rock’n Coke’ta görürseniz bilin ki o gün benim bittiğim gündür” demişsiniz. Sponsorlu konsere karşı mısınız?

Sponsora değil zihniyete karşıyım. Gidişat öyle bir noktaya kadar geldi ki Rock’n Coke, MTV Türkiye, Power Türk ve bunun gibi markaların oluşturduğu etrafı duvarla örülü bir yapı var. Buna karşıyım.

Başınız sürekli dertte. Hatta hakkınızda artık espriler yapılmaya başlandı. En son “polisle yıldızımız barışmadı” dediniz. Neler oluyor?

Türkiye’de muhalif olmak ayrı, adli vakadan suça karışmak ayrı. Ama ikisi bir arada olduğunda hayatınız hiçbir zaman düzene girmiyor. Benim durumum bu. Artık bu hatayı etmişim, bu haltı yemişim. Biliyorum ama geçmişim peşimi bırakmıyor. En çok da dinleyicime ihanet ettim. Bu konuda üzüntü, pişmanlık yaşıyorum.

Benim içeri girip çıkmam sadece tanındıktan sonra başıma gelenlerden de ibaret değildir. Benim siyasi geçmişim de vardır 1985’lerden bu yana. Kastamonu Meslek Yüksekokulu’nda olurken bulunduğum faaliyetlerden de sıkıntı çekmişimdir.

Neden hep sizin başınıza geliyor her şey?

Valla ben anlayamıyorum. Her şeyim haber oluyor. Ben Orhan Pamuk, Yaşar Kemal değilim. Memleketin en önemli bakanı falan da değilim. Benim adli sorunlarım bu kadar fazla yazılıp çizilmemeli. Beni çok önemsiyorsunuz. Ben bu konuyu halkımızın takdirine bırakıyorum.

Peki siz önemsiz biri misiniz yani? Siz de hafiften tiye alıyosunuz bu durumu gibi geliyor bana...

Ben kendi halimde müzik yapan bir insanım. Daha önce borçlarla harçlarla tefecilerle uğraşmışım. Haluk Levent’in gözaltına çağrılması rutin sıradan bir iş yani artık. Bu kadar büyütecek bir şey yok. Demeye çalıştığım bu. Allahın günü Twitter’da “tt” olmamın (trending topic/en fazla konuşulan konu ya da isim) gereği de yok yani.

E siz ünlü bir şahsiyetsiniz, basının ilgilenmesi doğal değil mi?

Peki madem öyleyim müziğimi de konuşun o zaman.

Peki konuşalım. Siz başladığınızda Anadolu rock yoktu. Ya da yeniden canlanmamıştı. Pop vardı. Sizinle bir adım atıldı. Bugün ise manzara çok değişik. Ne görüyorsunuz etrafınıza baktığınızda?

Ben gitarın sesini açmış, dövmeli, küpeli ama temelde 90’ların Aysel Gürel-Onno Tunç tarzı müziklerini yapan grupları görüyorum çoğunlukla. Benim tarzımın dışında müzik yapan gruplar bunlar. Dövme, küpe ve elektro gitara vurmak. Fark bu. Eskiden elinde mikrofon vardı, şimdi gitar var. İmaj yani. Rock müzik popülerleşince içi de boşalıyor. Teoman abilerine, Şebnem ablalarına özenen gruplarda bu tehlikeyi görüyorum.

Tutukluluk dönemlerinizden bahsetmek istemiyorsunuz bu son olaydan bahseder misiniz? Kıbrıs’ta ne oldu?

Savcılığa ve televizyonlara haber vererek Kıbrıs’a konser vermeye gittim. Buna rağmen burada gözaltına alındım. Ardından serbest bırakıldım. Serbest bir şekilde biletimi aldım uçağa bindim ve İzmir’e indim. Gazetelerde Türkiye’ye iade edildi diye yazıldı. Yani bu sıradan olay çok büyük bir operasyon yapılıyor gibi gösterildi.

Teoman’ın yaptığı gibi bırakıp gideyim dediniz mi hiç?

Teoman çok sevdiğim bir isim. Bugünkü Türk rock’nın da babasıdır. Ama ben onun kadar şanslı hiç olmadım. Yapacaklarımı yaptım artık yeter diyemedim. O yüzden çalışmaya devam.

Çok konser veren birisiniz, hâlâ da veriyorsunuz? Büyük paralar kazanmadınız mı?

Hepsi borçlara gitti. Hâlâ da ödüyorum.

Ne zaman biter gibi duruyor?

2089’da falan belki biter.

EUROVİSİON’A HANDE GİTSİN

Eurovision meselesi var şimdi gündemde. Nedir yorumunuz?

Sevgililer Günü gibi bir şey. Sevgiline hediye alma günü, halanın oğluna hediye alma günü, teyzene hediye alma günü. Budur yani. Sanatçılar popülerliklerini sürdürür, yeni pazar arar. Sanatçıya yarayan bir şey. Aynı zamanda depolitizasyon sürecinde milliyetçilikle beslenmiş toplumların birbirlerine “biz senden üstünüz” demesine yarayan bir şey. Avrupa’daki Türkler arayıp oy veriyor. Birbirimizi kandırmaya hiç gerek yok. Sahtekârlık bu yani. Avrupa bizi sevmiyor ki. Oradaki vatandaşlarımız sayesinde bunlar. Tabii ki katılalım, karşı değilim ama kendimizi kandırmayalım yani. Ben geçenlerde Avusturya’da Fazıl Say’ın konserinin afişini gördüm. O şımarık, herkese tepeden bakan toplum Fazıl Say dinliyor. Eurovision nerde kaldı? Ha kim gitmeli diye sorarsanız  Hande Yener gitsin. Oraya uygun.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler