Bu kez 'başkan' seçmeyelim!

2014 yılı Mart ayında yapılacak olan yerel seçimler öncesinde siyasi partilerde yaşanan hareketlilik giderek tırmanıyor.

Geride bıraktığımız hafta gerçekleştirdiğim Çankırı ve İstanbul ziyaretlerimde bu hareketliliğin özellikle STK'lara hangi ölçülerde yansıdığını da gözlemleme fırsatı buldum.

Önümüzdeki süreçte STK yöneticileri ile siyasetçi ilişkisinin daha da tırmanacağını, birlikteliklerin medya önünde çok daha fazla yer alacağına şahitlik edeceğiz!

Anlayacağınız yer yer 'sahte pozlar' yer yer aşırıya kaçan samimiyetler objektiflere yansıyacak, gazeteciler ilk elden bu kareleri tespit ederken, sizler de gerek yazılı gerekse görsel medyada bu kareleri ard arda izleme fırsatı bulacaksınız.

Süreç tamamlanacak; Başkanlar ve belediye meclis üyeleri seçilecek! Ve 'bir oy' için olmadık takla-dubara atan siyasetçi, seçimden bir süre sonra karşımıza 'canavar' olarak gelecek!

Tıpkı bugünkü gibi!

Astığı astık - kestiği kestik!

Mühür onda ise tartışmanın anlamı yok: Padişah o'dur!

Gelsin avaneler, gitsin yağdanlıklar!

Muhalifler mi? Onlara ne sofrada ne de masada yer yok!

Ne halleri varsa görsünler...

Dünün 'bir oy için yalvaranı' bugün karşımızda canavar!

Hemi de avanesiyle birlikte!

En güzel şarkıyı o söyler, en güzel yemeği o yapar... Hatta hatta 'en erkek' dahi odur!

Yolda yürümesini bilmediği halde...

Çok çabuk unutulup gider 'donunu toplayamadığı' günler!

Hedefine ulaşmıştır çünkü! Başkanlık koltuğunda oturmaktadır ve...

Kendisi de bizatihi 'Başkan'dır!

Gözümün kenarı!

'Abi abi' diye peşinden koştuklarına 'ana avrat' küfür etmesini de öğrenmiştir!

Hatta daha da ileriye gidip hasımlarının bağını bahçesini de elindeki yasayla kamulaştırmasını da becermiştir 'başkanlık' koltuğunda!

Dedim ya, o artık 'başkan' olmuştur!

'Zalim'dir ama yalandan alnı secdeden kalkmıyordur!

Her ne kadar zaman zaman bir abdestle 10 vakit namaz kılsa da...

Çevresinde kendisi için 'abdestinde, namazında' derlerken, kendisini eleştirenler için de 'münafık' ve 'şantajcı' kelimelerini kullanmaktan ve de kullandırtmaktan hiç mi hiç imtina etmez!

Hatırlatmaya gerek yok!

Başkan'dır o!

Köyün, kasabanın ve hatta hatta şehrin ortasına hilkat garibesi devasa yapıları diktirmekten de geri durmamıştır!

Eh, o kadarcık olsun canım! Madem ki izin vermiştir o garip binaların kurulmasına, kesecikler de gitsin onun hesabına!

'Onu yaptım, bunu yaptım' demekten, hatta hatta 'şunları şunları da yapacağım' haykırışından bir an olsun vazgeçmemiştir!

"Kendi paranla mı yaptın?", "Yapılanların giderleri belediye bütçesinden mi karşılandı?" sorularına hiç mi hiç aldırmadan dolanır durur ortada...

Kurum kurum da kurulması yok mu!

Kantara vursan 100 dirhem etmez ciğeriyle, kasabanın kedilerini peşinden koşturur ya 'helal olsun sana be başkan' demekten alamaz insan kendini!

'Çevir başkan, döndür başkan' (!)

Başkan... Başkan... Başkan...

Yine seçeceğiz... Yine ezileceğiz...

Öyleyse...

Bu kez köyümüze, kasabamıza, şehrimize 'başkan' seçmeyeceğiz!

'Adam' seçeceğiz!

Hemi de 'adam gibi adam'...

Memleketin 'adam'a ihtiyacı var... 'Başkan'a değil...

Hele hele 'başkan müsveddeleri'ne hiç ihtiyacı yok!

x x x

Sözcü18 yazı ailesinin 'Tatlıçay toplantıları' başlığıyla ilkini İstanbul'da gerçekleştirdiği organizasyon bazı eksikliklere rağmen yine de başarıyla tamamlandı. Özellikle Çan-Genç'de yaptığımız görüşmeler 'kişisel' tahminlerimin çok mu çok üzerinde olumlu gelişmeleri beraberinde getirdi...

Ben buradan başta Çan-Genç Başkanı Hüseyin Pilavcı kardeşimle, derneğin bu günlere kadar gelmesinde önemli katkıları olan ve aynı zamanda 'onursal başkan' olarak hemen hemen her etkinlikte karşılaştığım Ali Karaabalı kardeşime ve onların şahsında tüm Çan-Genç üyelerini Sözcü18 Genel Yayın Yönetmeni olarak kutluyorum.

Karşılıklı vardığımız mutabakat çerçevesinde önümüzdeki günlerde Çan-Genç yönetimi tarafından tespit edilecek bir tarihte İstanbul'da gerçekleştireceğimiz ikinci organizasyonu da sabırsızlıkla beklediğimin bilinmesini isterken, Sözcü18 ile ilgili olarak ortaya koydukları objektif eleştirilerine de yürekten teşekkür ediyorum...

Her zaman ifade ettiğim gibi, Sözcü18 Çankırı insanının hele hele Çankırı gençlerinin bugüne kadar ortaya koydukları talepleri yerine getirerek yoluna devam ettiyse bugünden sonra da aynı rotayı izlemekten imtina etmeyecektir.

x x x

Çankırı'da Mimarlar Odası temsilciliğinin yaptığı açıklama ile iyiden iyiye kaynayan kazan, önümüzdeki süreçte içine kimleri katacak adeta muamma!

Koruma altına alınması istenilen mevcut PTT binası ile tarihi Gar alanı ve içinde bulunan Cer atölyelerinin Çankırı için ne kadar önemli olduğunun altını çizmek bence gereksiz!

Hele hele; Belediye Başkanı İrfan Dinç'in mevcut gar alanı üzerine gerçekleştirmek istediği projeyi açıklamaması kafaları daha da karıştırmakta!

Yap-satçılığın giderek arttığı günümüzde bu alışkanlığa 'belediye başkanlığı' koltuğunda oturanların bu derece ilgi göstermesine de anlam vermek hayli zor!

Bunun yanı sıra; Çankırı'da yaşayan 'duyarlı' insan sayısının da giderek azaldığını gözönüne aldığımızda zamanın bizleri nerelere götürdüğünü de tahmin etmek hiç de zor değil!

Duruma baktığımda; Özellikle tarihi Gar alanının kapıda bekleyen 'yokedici' müteahhitlerce talan edileceğini düşünüyorum!

Umarım haklı çıkmam...

x x x

İstanbul seyahati sonrasında aldığımız kararla birlikte yazı ailemizden Ömer Faruk Eryılmaz ile yollarımızın ayrılmasını kararlaştırdık. Sayın Eryılmaz'a bugüne kadar Sözcü18'e yapmış olduğu katkılardan dolayı teşekkür ederken, bundan sonraki yazı hayatında başarılar diliyorum.

Yoğun bir haftaya ve getirdiği günlere selam olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
6 Yorum