'Coca-Cola'nın adayıyım'

'Coca-Cola'nın adayıyım'

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Ahmet Hakan'ın hazırlayıp sunduğu Tarafsız Bölge programında soruları yanıtladı.

Ekmeleddin İhsanoğlu bu gece çıktığı programda; Seçim kampanyasından, Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma, Gazze'den Ortadoğu'daki gelişmelere kadar bir çok konuda açıklama yapan Ekmeleddin İhsanoğlu, merak edilen tüm soruları yanıtladı. 

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun açıklamalarından satır başları...

Ahmet Hakan'ın, "Babanız size Mehmet Akif Ersoy'u anlatır mıydı?" şeklinde sorusu üzerine, "Bizim evde en aziz hatıra Mehmet Akif'ten bahsedilen hatıralardır" dedi.

- Akif'in Safahat'ı bizim evde en baştaki kitaplar arasındadır. Özellikle 7'inci cildi. (Gölgeler) yer almaktadır. Babamdan da bir şeyler olduğu için benim için çok özeldir. Mehmet Akif'in bazı şiirlerini Arapça'ya çevirdim. Öte yandan Nazım Hikmet Ran'ın da yazılarını, bir piyesini çevirdim.

Mezar ziyaretleri

Adnan Menderes, Turgut Özal, Muhsin Yazıcıoğlu ve Bülent Ecevit gibi liderlerin mezarlarını ziyaret etme sebebim vefa borcuydu. Bu insanların Türk siyasi tarihinde önemli yerleri vardır. Bugün onların taraftarları bizi desteklemektedir.
 
Diktatörlük konusu

Adnan Menderes'in mezarını ziyaret ettikten sonra yaptığı açıklamada, "Onlar olmasaydı Türkiye diktatörlükten kurtulamazdı" açıklamasından sonra yapılan, "İnönü'ye haksızlık" eleştirilerine yanıt olarak; Basınımız artık çok telegrafik çalışıyor. Ardından sosyal medyada yazılanlar var. Kelimeler artık daha da kısaldı ve harfe indirgendi. 1940'tan sonra Türkiye çok partili döneme geçti. O sırada Avrupa'da faşizm ve nazizm gibi olgular vardı. Ortadoğu'da ise daha farklı rejimler vardı. 1950-1960 arasında büyük bir demokrasi hamlesi oldu. Ardından yaşananlar ise tam bir faciaydı. Yassı Ada günleri yaşandı. Demokrat Parti olmasaydı bunlar aşılamazdı. İsmet İnönü'nün çok partili döneme geçiş kararı ile Demokrat Parti'nin yaptıkları, yaşadıkları tarihimiz için çok önemlidir. Bu yüzden bu açıklamaları yaptım. Dünya artık çok değişti. Bilgi çağında yaşıyoruz. İletişim devrinin en hızlı halini yaşıyoruz ancak biz hala eski defterleri karıştırıyoruz. Tarihle hesaplaşma tarih seviyesinde yapılmalı. Tarih ile siyaseti karıştırmak doğru değil. Dersim'in faturasını şu partiye bu partiye çıkarılmaya çalışılır ise bu yanlıştır.

CHP ve MHP'ye bakışı

(Söyledikleriniz CHP'yi ya da MHP'yi kızdırır diye düşünüyor musunuz? Şeklindeki soru üzerine;)

Doğru Yol Partisi destek açıklaması yaptı. İlk teklifi yapan CHP ve MHP oldu. İki partinin genel başkanlarının kendi ifadeleri, "Biz partilerimize genel başkan adayı aramıyoruz. Türkiye'ye cumhurbaşkanı adayı arıyoruz. Kendisi bizim partimizin üyesi değil. Ancak biz şu vasıflarda insan arıyoruz ki, Türkiye'nin tamamını temsil etsin." oldu. Ben de bu nedenle hiç bir partinin resmi üyesi değilim. Ben kendi düşüncelerimi yansıtıyorum. Benim 6 ok ile de 9 ışık ile de bir bağlantım yok. Hem CHP'nin hem de MHP'nin farklı politikaları var. Ben gezerken, bakıyorum 10 partinin de il, ilçe başkanları geliyor bizi karşılıyor. Demek ki toplumda böyle bir birlik şuuru var. Ben şunu da görüyorum, bunu yadırgayanlar var. Hoşlarına gitmesine karşın yadırgıyorlar. Çünkü daha önce böyle bir şey görmemişler. CHP ve MHP bir araya geliyor ve tepede değil, tabandan gelen bir arzuyla birleşiyorlar. Ben bunu gezilerde görüyorum.

Tarafsızlık konusu

(Gerçekten tarafsız bir cumhurbaşkanı mı olacaksınız? 'Noter cumhurbaşkanı' mı olacaksınız? 'Çelme takan cumhurbaşkanı' mı olacaksınız? Şeklindeki soru üzerine)

Neye göre taraf? Anayasa'ya göre tarafsız olamazsınız. Ancak diğer partileri düşünün. Tüm partileri... Hiçbirine karşı yakın ya da uzak olamazsınız. Tamamına eşit olmak zorundasınız. Ve ben tamamına eşit mesafede olacağım. Tarafgir olmamak lazım. Milli birlik ve beraberlikten taraf olmanız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı halkın oylarıyla seçilecek ve hem Anayasa'dan hem halktan güç alacak. Seçilecek kişi, halkın birliğini ve dirliğini korumak zorundadır. Meseleleri Meclis'le de konuşmalı. İcra ve yasama ile iyi bir diyalog içinde kolaylaştırıcı olmalıdır. Ne diyor Anayasa? 'Anayasa'nın uygulanmasını gözetmek' bir diğer hükümde ne diyor? 'Devlet kurumlarının işleyişini gözetler'. Cumhurbaşkanının bunların üzerindeki manevi etkisi, halk tarafından seçilmiş olması bunları kolaylaştıracaktır.

Başkanlık konusu

Bizim yasalarımızda böyle bir şey yok. Gayrimeşru bir durumdur. Bizim Anayasa'mızda başkanlık tarifi yoktur. Meclis'e başkanlık etme durumu sadece bir kaç kez yapıldı. Bunları günlük işler değil. Bunlar fevkalade haller. Tarihimizde bunun haricinde örnek yok. Anayasa'da yazıyor, "Meclis adına Türk Silahlı Kuvvetleri'ne başkomutanlık yapar" Bugüne kadar kimse kılıcı alıp, ben geçiyorum demedi.

Erdoğan'ın hitabeti

(Başbakan Erdoğan'ın hitabeti çok iyi. Gümbür gümbür konuşuyor. Siz çok sakinsiniz. Bu sizin için bir dezavantaj mı? 'Bu millet önüne gelene bağıran çağıran siyasetçiden hoşlanır' deniliyor. O yüzden sizin yapınız farklı, ne diyorsunuz? Şeklindeki soru üzerine)

Bu dezavantaj olarak görülen şeyin tam aksini yaşıyorum. Gittiğim her yerde akılcı ve rasyonal birini özlemişler. 10 Ağustos'u bekleyip göreceğiz.

"Coca-Cola'nın adayıyım"

(Sizin için vesayetçilerin adayı diyorlar? şeklindeki soru üzerine)

Coca-Cola'nın adayıyım (gülerek) aynı zamanda Pepsi Cola'nın adayıyım. Komik şeyler. Kimmiş bu vesayetçiler? Seçilirsem Gül'den alacağım görevi. Kendisi bana gizli bir belge mi verecek? Orada Abdullah Gül oturuyoru. Eğer vesayetçilik var ise bunu onların kurmuş olması lazım. Eğer böyle bir şey varsa açıklasınlar görelim. Ben 2014 Türkiye'sinin adayıyım. Bu halka hizmet edeceğim. Ben kimseden icazet almadım, kimseye de vermeyeceğim.,

Ekmek kaç para polemiği

(Kızdınız mı ekmek kaç para diye sorulduğunda?) 

Hayır kızmadım. Ben bu tür şeylere kızmam. Kendisine öğrenmek istiyor musunuz diye sordum ve yanıtladım. Daha önce de buna benzer şeyler yapıldı. Başörtüsü konusunda oldu. 28 Şubat durumu da buna benzer bir durum. Bakıyorlar maddelere aradan birini alıyorlar. Başörtüsü konusunda da bunu yaptılar. O yüzden ben başörtüsü konusunda tek tek açıkladım. Haktır, dini vecibedir dememe rağmen söylediklerimi eksik yazdılar. Şaşırıyorum bazen. Basının sorduğu sorular gerçekten çok ilginç. Bu Türkiye'nin son bir kaç yılda yaşadığı cepheleşmeden kaynaklanıyor. Sizin ak dediğinize benim kara, benim kara dediğime sizin ak demeniz lazım.

28 Şubat mağduriyeti

(28 Şubat'ta mağdur olduğunuzu söylediniz. Neden bu mağduriyeti kullanmıyorsunuz? şeklindeki soru üzerine)

Bunu kullanan çok kişi var. Ben böyle bir şey kullanmam. O dönem baskı görünce üniversiteden istifa etmek zorunda kaldım. Uğraşamadım. Ama mağduriyet kullanma gibi bir şeyim yok. Aynı abdestle ömür boyu namaz kılınmaz. Biz bir yere gittiğimizde 200 tane korumayla gitmiyoruz. Biz halk içinde yürüyoruz. Her gittiğimiz yerde valilerimiz bu konuda yardımcı oluyorlar. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Gezdikçe daha çok tanınıyorum.

"Kuran'ı yasaklayacak mısınız? sorusu"

(Trabzon'da bir genç cami çıkışında, "Cumhurbaşkanı olursanız Kuran'ı yasaklayacak mısınız?" diye sordu. Neydi o olay? şeklindeki soru üzerine)

Cami çıkışında hafız olduğunu söyleyen bir kişi geldi ve, 'Cumhurbaşkanı olursanız Kuran'ı yasaklayacağınızı söylüyorlar' dedi. Ben de yanıt olarak, Sen hafızlık yaptığını söylüyorsun. Ben Çankaya'ya çıktığım zaman senden Kıraat-ı Aşere* isterim dedim anlamadı. Ona kim bunları sorduruyorsa onların düşünmesi lazım.

TRT'nin adaletsizliği

(TRT konusuna gelirsek, yayınlarda adaletsiz olduğu açıklandı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? şeklindeki soru üzerine)

Bu tarihe kara leke olarak geçecektir. Geçtiğimiz günlerde de süreler açıklandı. TRT bu tarafgirliğe devam ederse tarihin kara lekeli sayfalarında yerini alacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçim yarışının Çelebice geçmesi lazım.

Gazze'deki insanlık dramı

(Siz hükümete 'nutuk atma' diyorsunuz. Başka ne yapabilir? Ne yapılabilir? şeklindeki soru üzerine)

Bu ilk saldırı değil, son saldırı da değil. Bu tür bahaneler her zaman yaratılıyor. Aynı filmi biz 2008 yılının son, 2009 yılının ilk günlerinde yaşadık. Hem havadan hem karadan harekat yapıldı. Sokaklar yıkıldı. Ambargolar konuldu. İnsanlık felaketleri yaşandı. Yapılacak 3 mühim şey var:

1- Her şeyden önce acil insani yardım gönderilmesi lazım. Bunun için tek yol var. Mısır'dan geçmelisiniz. Onu yapabilir miyiz? Onu yapabilmemiz için Mısır'daki Kızılay ile işbirliği yapmamız lazım. Batı dünyası, Rusya ve Çin ile diplomasi geliştirerek mümkünse bu 5 üyenin imzasını almak lazım. Siyasette maharet burada.

2- Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi kullanılabilir. Gerçekleri tespit etmek için bölgeye bir komisyon gönderilebilir. Eğer o rapor alınırsa Filistin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne başvurma hakkı olur. Filistin bizim dönemimizde Birleşmiş Milletler'e gözlemci oldu. Lahey'e kadar gidilip kapılar zorlanabilir. Sanıyorum ki, Dışişleri Bakanlığımızın uzmanları bu konuları çok iyi biliyorlardır.
Filistin konusunda Taha Akyol'un programında "Türkiye Arap ülkeleri konusunda taraf olmamalıdır" dedim. Bunu da çarpıttılar. Bunu Filistin-İsrail ilişkilerine getirdiler.

(Filistin-İsrail konusunda Türkiye taraf olmalı mıdır? sorusu üzerine)

Elbette Filistin-İsrail konusunda taraf olmalıdır. Tartışmasız olarak Filistin'in yanında yer almalıdır.
 
IŞİD ve Türkmenler konusu

Hükümet IŞİD'e bir şey söyleyemiyor. Çünkü ellerinde rehineler var. Hilafeti ilan ettiler. Ne diyorsunuz? şeklindeki soru üzerine)

IŞİD konusunu anlıyorum. Öte yandan Türkmenlerle toplantı yaptık. Şu anda sürülüyorlar. Ve ilk defa kadınlara tecavüz ediliyor. 13-14 yaşındaki bir Türkmen kızına bir kaç kez tecavüz ettikten sonra kameraya çekiyorlar. O kızı elektrik direğine asıyorlar. Bizim bunları düşünmemiz lazım. Yani Gazze'yi düşünürken, Türkmenleri de düşünmemiz lazım. Türkmen kardeşlerimiz için de aynı şeyleri yapmamız lazım. Gerekirse onlara kamplar açmamız lazım. Onlara sahip çıkacak bizden başka kimse yok.

Kampanya parası

(Kampanyanız için paraya ihtiyacınız oluyor mu? şeklinde soru üzerine)

Vatandaşlarımız para gönderiyorlar. Para yatıyor. İlk yatan para 50 liraydı. Ben o vatandaşımıza ve diğer tüm destekçilerimize teşekkür ediyorum.

"Başımıza, bölgeye bela!"

(Ahmet Hakan'ın son dakika bilgisi olarak, "Ceylanpınar Sınır Kapısı'nın orada askere ateş açılmış. 1 şehit ve 2 yaralı var" şeklinde bilgi vermesi üzerine)

Karşılarında IŞİD var değil mi? Başımıza bela! Bölgeye bela! Bunlar kana ve iktidara susamış insanlar. Bunlar İslamiyet'i kullanan ancak İslamiyet'in bütün değerleriyle ters düşen bir örgüttür.

Kıraat-ı Aşere nedir?
Kıraet okuma anlamına gelen 'karae'(???) fiilinden semai bir mastardır. Kur'an terminolojisinde ise kıraet, Kur'an'ı okuma konusunda önder sayılan imamlardan her birinin okuyuşta takip ettikleri yoldur. Kur'an'ın kendisinde, kıraet imamları arasında ittifak bulunmakla beraber, okunuş tarzında ihtilaf vardır. Bu ihtilaf harflerin söylenmesinde veya çıkarılış şekillerinde görülmektedir. Sahabenin üzerinde icma' ettiği tevatür derecesine ulaşmış kıraetlerin sayısı on tanedir. Bunlara 'el-Kıraet el-Aşr' (on kıraet) adı verilir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler