Devlet Bahçelinin son grup konuşması

Devlet Bahçeli'nin son grup konuşması

Bahçeli'den Başbakan'ın Diyarbakır ziyaretine sert tepki...

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında Başbakan Erdoğan'ın hafta sonu yaptığı Diyarbakır ziyaretini çok ağır sözlerle eleştirdi.
 
İŞTE BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMALARI:
Türk Federasyonu demokratik haklarını kullanarak, sağlam bir teşkilatlanma modeli kurarak görevini layıkıyla icra etmektedir. Almanya temaslarımızda bir kez daha görme fırsatı bulmaktan memnuniyet duydum. Bu ülkenin siyasetinden ekonomik alanına kadar bir çok alanda Türklerin başarılarına şahit olmak mümkündür.
 
Artık her meslek grubunda bir Türk ile karşılaşmak mümkün hale gelmiştir. Gurbet diyarlarında Türk ve Müslüman olmanın eşsiz hasretlerini herkese göstermişlerdir. Avrupa Türklerinin önemli sorunları vardır. Ön plana alınmalıdır. Kabul ediyoruz ki problemler azalmak şöyle dursun artış göstermiştir. Şu anda Avrupa’da 6 milyonluk Türk nüfusu mevcuttur. 
 
Çifte vatandaşlık konusundaki miyop bakış artarak sürmektedir. Değişik ülke vatandaşları Almanya’da oy kullanırken Türk vatandaşlarına bu hak tanınmamaktadır. Başbakan Erdoğan gözünü açmalı ve Avrupa Türklerine kulak vermelidir.  
 
DENİZ FENERİ'NİN UCUNUN NEREYE DAYANDIĞI SIR DEĞİL
Avrupa Türklüğünün yeterinde birlik olamamasının getirdiği ilave zahmetler her seferinde hissedilmiştir. Ekonomik kriz nedeniyle çekilen maddi sıkıntılar, işsizlik eksenindeki dar boğazlar, soydaşlarımızı ziyadesiyle yorgun düşürmüştür. 
Holdingzedelerin sorunlarına açıklık getirmiştir. Başbakan Erdoğan kendi zihniyetiyle yakın olan soygun çeteleriyle ilgili ‘Bana mı sordunuz da verdiniz’  diyerek ört bas etmeye çalışmıştır. Doğrudur, gurbetçilerimiz Başbakan'a sormamışlardır. Ancak soygun çetelerinin kime sorduğu son derece açıktır ve tüm oklar Recep Tayyip Erdoğan’dan başkasını göstermemektedir.
 
Deniz fenerinin ucunun nereye dayandığı sır değildir. Ayrıca üçüncü ve dördüncü neslin Türkçemizi konuşma ve öğrenmesiyle ilgili kaygı verici bir açık olduğu bellidir.
 
TÜRKÇE SÖZLÜKTE BUGÜNKÜ ORTAMI TARİF EDECEK KELİME YOK
Bu kürsüden aziz milletime, kalbi bayrak, vatan, millet sevgisiyle çarpan her kardeşime de sesleniyorum. Bugün büyüğünden bir Türkçe sözlüğünü alıp bakınız. İçinde bulunduğumuz ağır ortamı tarif edecek bir kelime bulamazsınız. Ancak hainlerin tarihine bakarsanız, satılmışların çarşaf çarşaf ifşa edildiği külliyatları gözden geçirirseniz, aradığınıza ulaşırsınız.
 
HİÇ BU KADAR KÖŞEYE SIKIŞMAMIŞTIK
Türkiye’nin cumartesiden beri yaşadığı acı verici manzaralar, ben Türk olmaktan onur duyuyorum diyen hiç kimsenin kabul edeceği şeyler değildir. Türkiye 16 Kasım günü, hıyanetin resmi geçidine şahit etmiş, cani ve Başbakan'ın fotoğrafları aynı fotoğrafa iliştirilmiştir.
 
Soyu sopu karışık, kökeni sorunlu, gelmişi geçmişi siyah yüzlerin meydan okumasına sahne olmuştur. Biz millet olduk olalı içimizden hiç bu kadar hançerlenmemiştik.  Hiç bu kadar köşeye sıkışmamıştık. Düşmanlığın hiç bu kadar övüldüğü iltifat görüldüğü başka bir dönem görülmemiştir.
 
BAŞBAKAN AŞIĞINA VURGUN MAŞUK GİBİ MUHATABINI BAĞRINA BASMIŞTIR
Neredeyse Anzavur dirilmiş, mazideki isyancılar gözlerini açmış, Damat Ferit hortlamış, haçlılar tekrar ayaklanmış, hükümet ve başındaki şahsiyetle bütünleşmiştir.
 
Başbakan olmayan kalitesinin gereğini yapmış, Barzani’yi Diyarbakır’a davet etmiş, tıpkı aşığına vurgun maşuk gibi muhattabını bağrına basmıştır.
 
Peşmerge başı bu ihaneti 19 Ekim 2009 tarihinde, PKK’lıların kullandığı Habur yolunu takip etmiştir. Başbakan’ın vizesiyle ülkeye giriş yapan bölücü ve sözde şarkıcıyla tezahüratlar eşliğinde Diyarbakır’a ulaşmıştır.
 
BABASININ ÇİFTLİĞİNE GELİR GİBİ TÜRKİYE'YE GİRMİŞTİR
37 yıl sonra sanki babasının çiftliğine gelir gibi Türkiye’ye girmiştir. Abdullah Öcalan barış savaşçısıdır, terörist olan Türkiye devletidir sözlerini İsveç’te sarf eden rezil bu kişidir. İmralı’daki kahramanı selamlıyorum, delilli ispatlı hain bu kişidir. Türk dilini başımızdan def edelim hakaretini geçtiğimiz yıl Almanya’da söyleyen bu kişidir. Başbakan bu PKK’lıyı dost olarak görmüştür.
 
ŞEHİTLERE TEK DAMLA GÖZYAŞI DÖKMEYENLER,
AHMET KAYA'NIN AĞIDINI 12 YIL SONRA YAPTI
Hangi devletin yöneticileri böyle bir kokuşmuşluğun içinde olmuştur? Başbakan PKK’lı Ahmet Kaya’dan bazı zırvalar dile getirirken önüne gelen ağlamıştır. Başbakan keşke burada olsaydı diyerek özlemini haykırmış, protokolde gözyaşları sel olup birbirine karışmıştır. Şehitlere tek bir damla gözyaşı dökmeyen, izansızlar, insafsızlar ve hep nefsine tapan kibir yuvaları koro oluşturup, PKK’lı Ahmet Kaya’nın ağıdını ölümünden 13 yıl sonra yapmışlardır.
 
AHMET KAYA İÇİN ANIT YAPTIRSIN, ORAYI KENDİSİNE MESKEN TUTSUN
Başbakan Erdoğan madem bu kadar Ahmet Kaya hastasıdır, madem kardeşi olarak görmektedir. O zaman en kısa sürede bir anıt yaptırmalı, orayı kendisine mesken tutmalı, yakınlarında ev tutarak sürekli anıtı seyretmelidir.
 
SUÇU SAZ ÇALMAKMIŞ. ÖLDÜRMEK İÇİN İLLA TÜFEK Mİ KULLANMALI
Başbakan’a göre bu PKK’lının suçu saz çalmakmış. Öldürmek için illa tüfek mi kullanmalı? Söz kurşun, senin gibi zihniyetlerde canlı bomba olamaz mı? 
 
KUDUZ GİBİ ORAYA BURAYA SATAŞMASIN
Bilinsin ki Türk tarihinde bu ve benzeri karanlık günlerin hayırla yad edildiği ne görülmüştür, ne duyulmuştur. Türk tarihi ecdadımızın aziz şehitlerimizin mübarek kanlarıyla yazılmıştır. 
 
Zira gerekirse yeniden tarih yazmak için iştahlı ve istekli bir nesil, filiz filiz, başak başak, boy boy yetişmiştir. Kimse sabrımıza aldanıp da gevşeklik yapmasın. Kuduz gibi oraya buraya sataşmasın. Yeri gelince Malazgirt destanı da tekrarlanır söğüt ruhu da canlanır. Barzani’nin kuyruğuna takılanlar, yularını kandil teröristlerine kaptıranlar, yazsa yazsa ancak kalleşliğin kahpeliğin tarihini yazacaklardır. İmralı canisine teslim olanlar, eli kanlı teröristlere yüz sürenler Türkiye’yi sırtından vuranların, kara kaplı kitabında not düşeceklerdir. Herkes fıtratının gereğini yapmaktadır.
 
BAŞBAKAN KÜRDİSTAN'A ONAY VERDİ
Başbakan ve ihanet ortaklarının yaptığı da bundan başkası değildir. Barzani’yi konuk etmek, Kürdistan’ı meşrulaştırmak, Türkiye'nin göreceği en büyük tahribatlardan birisidir. Evet Başbakan, siyasi menfaat uğruna, Barzani’nin desteğini almak amacıyla, hem müzakere ortağını satmış hem de Kürdistan’a onay vermiştir.
 
DİYARBAKIR'IN ŞEYTANİ BELEDİYE BAŞKANI
Barzani bir yanda İmralı canisine teşekkür ederken, 'rüyada görsem inanmam' derken Başbakan’ı daha fazlası için teşvik etmiştir. Türkmen kardeşlerimizi katleden, Türkmen şehirlerinin ismini değiştiren, PKK kamplarında nöbet bekleyen, Kerkük’ün statüsünü oldu bittiye getirmeye çalışan bir alçak, Başbakan’da hayallerinde bulmuştur. İnşallah Allah’ınızdan bulacağınız günler de yakındır. Başbakan Erdoğan ve peşmerge çetesi aynı yöntemle Türklüğe her tarafta zehir saçmaktadır.
 
Diyarbakır’ın şeytani Belediye Başkanı da Barzani’nin Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz diyerek gönlünü hoş etmiştir. Başbakan, sen elinden tuttuğun bu belediye başkanının sözlerine katılıyor musunuz? Bu hakimler bu savcılar nerededir? Vatanını milletini seven  hukuk insanları nereye sinmiştir?
 
CANİ BAŞINI SERBEST BIRAKACAK
Anlaşılan Başbakan aldığı buyrukları sadakatle uygulamaktadır. Oyun iğrenç, tezgah aşağılık ötesidir. Hesap para ve servet üzerindedir. Suriye’nin kuzeyinde PKK tarafından ilan edilen özerk yönetim Kürdistan’ın ikinci halkasıdır. Başbakan bu sebepte adeta ihanet yarışına girmiştir. PKK’ya teslim olmanın ismi normalleşme, Barzani’ye boyun eğme ön yargılara kırma, şerefsizliklerin ismi de yeni Türkiye olarak formüle edilmiştir.
 
Başbakan’ın dağdakilerin indiği cezaevlerinin boşaldığını göreceğiz demesi af kanaatinde bulunması rastlantı değildir. PKK’yı resmen siyasallaştıracak ve cani başını da serbest bırakacaktır. Mardin’de askeri birliğimize yönelik kurulan pusu, şantiyenin basılması, araçların ateşe verilmesi bunun bir işaretidir. Başbakan barış çözüm derken, PKK’lı caniler insan avına çıkmışlardır. Başbakan ve bölücü şebeke vatanı sahipsiz sanmamalıdır. 
 
Hatırlatmak isterim ki Namık Kemal şiirindeki dediği “ Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini; Yok mudur kurtaracak baht-ı kara mâderini?” sözüne Atatürk şu yanıtı vermiştir.
 
“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini; Bulunur kurtaracak baht-ı kara mâderini”
Sağ olun var olun. Ne mutlu Türküm diyene. 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler