Dünyanın en yaşlı insanı!

Dünyanın en yaşlı insanı!

Atatürk'ten sadece 8 yaş küçük, II. Abdülhamit'in saltanat döneminin 4'te 3'ünü yaşamış... Erdoğan'a da 'uzun oğlan' diyor!

1889'da doğmuş. Yani 124 yaşında. Atatürk'ten sadece 8 yaş küçük, II. Abdülhamit'in saltanat döneminin 4'te 3'ünü yaşamış. Mehmet Tatar'ı görmek için düştüm yollara...

Kahramanmaraş'ta, Türkoğlu Belediyesi'ne bağlı Gaziosmanpaşa Mahallesini arıyorum. Önce kimse anlamıyor. "Dünyanın en yaşlı insanı"nın evini arıyorum deyince, yollar birden açılıyor. Sonunda, Allah ömür verirse Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hazırlanan Mehmet Tatar karşımda oturuyor. Aslında tam oturuyor sayılmaz. Bildiğiniz yoga hareketleri yapıyor. Oğlu Musa diyor ki "Ağrıları var, değişik şekillerde oturunca biraz diniyormuş"... 
 
'SEN NİYE GELDİN?'
12 çocuk, 65 torun sahibi... Torunlarının çocuklarını çok uğraştık ama hesaplayamadık. Dahası, torunlarının torunları da var, hem de onlarca. En son dünyaya gelen Tatar'la arasında tam 123 yaş 7 ay var. Röportaja geldik ama ilk soruyu 124 yaşındaki Mehmet Tatar sordu: "Sen niye geldin?" "Mehmet dedeciğim seni görmek için taaa İstanbul'dan geldim" dedim. Sonrasında en sık duyacağım sözcükler döküldü torunu Adil'in ağzından: "Biraz bağır"...
 
Mehmet dede 1.5 yıl öncesine kadar ilçe merkezine 55 kilometre uzaklıktaki Kaledibi köyünde yaşıyormuş. Yıllarca hayvancılık yapmış. Ömrünün büyük bölümü yaylalarda geçmiş. Bir yandan onu tanıyan herkese sorular soruyorum, bir yandan Mehmet dedenin ağzından çıkacak bir kelimeyi dört gözle bekliyorum. Anlamıyor, üzülüyor, anlamaya çalışıyor, sonra boynu bükülüyor. Ben de çok üzülüyorum çünkü o kadar çok sormak istediğim şey var ki. Maraş'ın kurtuluşuna birebir şahit. Arada "Kusura bakmayın, ışığa hiç bakamıyorum" diyor. Gözünü dinlendirmek için sürekli kapatıyor...
 
'ERDOĞAN'A 'UZUN OĞLAN' DİYOR'
Mehmet dede Atatürk'le ilgili neler hatırlıyor? Ağır duyuyor ya, oğlu devreye giriyor; "Sadece İsmet'i (İnönü) biraz tanır, hükümette şöyle yaptı, böyle yaptı, diye. Şimdiki başbakanımıza da "Uzun Oğlan" diyor, ismini bilmiyor.
 
O sırada Mehmet dede birden konuşmaya başlıyor. "Atatürk dedi ki, kimse kalmayacak Türkiye'de, herkes asker olacak. Beni o zaman 305 doğumlu yazdılar. Askere alamadılar. Ben ondan kaldım".
 
Aslında yaşı büyük olduğundan askere almamışlar... Mehmet dede devam ediyor... "Almadı hükümet. Benden 1 yaş küçükler askere gittiler. Burayı çeteler kurtardı..." 
 
Belli ki içinde kalmış. Sohbet boyunca konuyla alakasız ne sorsam, bir şekilde askerliğe getiriyor lafı. "Mehmet dedeciğim eşleriniz eceliyle mi öldü?" Cevap: "Atatürk dedi ki 'Kimse kalmayacak askere gitmeyen'. Ben kaldım"...
 
HÂLÂ KEBAP YİYOR
"Eskiden neler yerdiniz Mehmet dede" soruma "Gençliğimde mi? Et, süt, yağ, ondan sonra süt kaymağı. Ne yersen gençken tatlı, şimdi üzümün bile tadını alamıyorum. Ağzım acıyor. Ağzımın içinde diş yok. Fena bir şey. Aha şurada 1 dişim var. Altta da birkaç tane" diyor.
 
Bir kez de oğluna bir kez daha soruyorum "Şu aralar ne yiyebiliyor" diye. "Bilhassa eti çok seviyor, kebap" diyor oğlu. "Balı yağla karıştırıp yerdi, hâlâ da yer. Ayran çok sever."
 
Kebap da yiyebiliyormuş, hem de nasıl!
 
Evlendiklerinde eşi 12 yaşındaymış, Musa dede de 45! Dayısının kızıymış. 1989'da ölmüş. Bütün çocukları ilk eşinden. Oğlu devam ediyor... "Sonra evleneceğim diye tutturdu, 65 yaşında biriyle evlendirdik. 6 ay sonra o kaçtı. Kaçtıktan 15 gün sonra 86'lık biriyle evlendirdik. O da iki, üç yıl yaşadı. Maraş'ın Tekir yaylası var, Kayseri yolu üzerinde. Oradan gelmişti. 20 yıldır yalnız..." 
 
"Çapkın mıydı" diye sormak durumundayım artık... "Yok" diyor oğlu, "İslamiyet'e çok düşkün, abdestsiz gezmezdi, abdest alıp ava giderdi. Sigara ve alkole elini sürmedi. Kendi halinde bir adam. Kimseye sataştığını görmedim. Gamsız kedersiz biri"... 
 
'Sanatının biri av biri uyku'
Anlaşmamızda yardımcı olan oğlu Musa Tatar 64 yaşında. Bu durumda Mehmet dede 60 yaşında baba olmuş. Geç yaşta baba olunmaz diyenlere de güzel mesaj olmuş bu durum. Üstelik 64 yıl önce... Mahallede yer alan hemen hemen her haneden biri ya da birileri Mehmet Tatar'ın yakından ya da uzaktan akrabası. Kızı Teslime anlatıyor: "Dedenin sofrasına ben 7 çeşit şey veriyorum. Bal, yumurta, yoğurt, tereyağ, zeytin, ekmek, reçel... 
 
Yağı hepsinden çok sever. Eti de haşlama olarak sever. Babamızın hayatı çok sefalı, güzel geçmiş. Kaynanamız biraz eziyet çekmiş, bu çekmemiş. Sanatının biri av, biri uyku, biri yemeklerini güzel yemek..." Bir de sürekli uyurmuş, hem gündüz hem gece. 
 
HT PAZAR - Nazenin Tokuşoğlu

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler