Enişte fena patladı!

Enişte fena patladı!

"O zaman ben de imam olayım"

Radikal Gazetesine Ankara'daki yeni projesi 'StüdyoCer' ile ilgili röportaj veren  Erdal Beşikçioğlu, konu Şehir Tiyatroları tartışmalarına gelince, sözünü sakınmadı.

İşte Beşikçioğlu'nun şehir tiyatroları tartışmasında söyledikleri...
 
Konservatuvar öğrencileri mezun olunca, ya Devlet Tiyatroları’na (DT) giriyor ya da özel tiyatrolara veya dizi/film işlerine yönelerek yani kendi başlarının çaresine bakıyorlar, değil mi?
 
Evet ve hep böyle değil midir zaten? Ya memur olursun ya maceraya atılırsın. Devlet Tiyatroları, o konuda bu öğrencilerin çoğuna harçlığını çıkartacak bir kurumdur. Bu çocukların hepsi okurken, harçlıklarını Devlet Tiyatroları’ndan almıştır. Ama dedim ya, devletin parasıyla deneyemezsiniz.
 
Devletin parasıyla özgür olunabiliyor mu?
 
Düşünce konusunda tabii ki özgürdür. Zaten şu sıralardaki hükümetin düşünceye bir sınır getirme düşüncesini düşünmek dahi istemiyorum. En son bu, Şehir Tiyatroları felaketi benim canımı çok sıktı. Olamaz böyle bir şey.
 
Ama olmak üzere...
 
Olamaz! Yani buna muhakkak müdahale ederler. Bu iş, bir laboranta “Gel şu ameliyata gir” demek gibi bir şey. Saflık bu... Ya da çok zekiler, bu işi bitirmek istiyorlar. O zaman bana da bir cami verin, ben de orada bir imam olayım! Yanlış bir kafa bu... Kaldı ki şu ana kadar bambaşka işlerle ilgilenmiş adamlar gelecek ve o tekstleri okuyacaklar. Nasıl okuyacaklar? Ne yapacaklar? ‘Cin Ali’nin Serüvenleri’ni mi oynayacaklar? Ne biliyorlar, literatürleri ne? Kaç tane oyun okumuşlar? Ben olsam o tiyatroya gittiğimde o adama kafa atarım. Herkes kendi işini, bildiği işi yapsın bu memlekette! Ayşenil Şamlıoğlu vardı orada, Devlet Tiyatroları’ndan gelmiştir ve DT adabı, üslubu ve ahlakıyla hareket eder her zaman. Bu kadının ahlakını hiçbir belediye sorgulayamaz! Ayşenil, devletin verdiği sanatçı unvanına sahiptir. Bak, hükümetin demiyorum, devletin diyorum. Sanat, bambaşka bir durumdur. Biz ömrümüzü vermişiz bu işe. Neden?
 
Şehir Tiyatroları üzerinden konuşursak, siz kamuoyunun bu gibi olaylara karşı yeterince tepki gösterdiğini düşünüyor musunuz?
 
Hayır. Böyle durumlarda, hepimize düşen birtakım görevler vardır. Mesela bu konuda köşe yazarlarının mutlak kılıçları çekmesi gerekiyor.
 
Devlet Tiyatroları’nın kapatılması da konuşulmuştu bir dönem.
 
Yaklaşık 4.5 senedir Devlet Tiyatroları’nda kapalı gişe oynayan ‘Bir Deli’nin Hatıra Defteri’ oyununu oynuyorum. 7 - 8 lira karşılığında beni seyredebiliyor bu halk. Böyle bir imkânı bu insanların elinden niye alıyorsunuz siz? Başka bir özel tiyatroda bunu yapamazsınız ki! Bilet fiyatınız en az 30 lira olmalı ki maliyetinizi çıkarın.
 
Devlet Tiyatroları’nı kapatma fikri, düşünceyi parçalamak anlamına gelir. Parçalanan düşünce de kolay takip edilmez, kaos çıkar. Her zaman bir kurumun o disiplin üzerinde söz sahibi olması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde de Devlet Tiyatroları bu söz hakkına sahiptir. Bilirkişidir...
 
Kapatılmalı diyenlerin tezlerinden biri şu: Yıllardır hiçbir oyunda yer almayan bir oyuncu, maaşını almaya devam ediyor.
 
Bunlar cahillik işte. Daha önce belki o insan kapalı gişe oynayan ve salonları dolduran oyunlarda başrol oynadı. Ama yıllar sonra da kast dışında kaldı. Ne yapacağız? Belki o insan oynamıyor ama fikren destek veriyor projeye. Bir oyuncunun sahneye çıkma zorunluluğu yoktur ki. Bu, kostümden tutun da aldığınız nefese kadar üretim içerisinde olduğumuz bir hikâyedir. İlla oynamak zorunda değilsiniz. Devlet Tiyatroları’nı bu şekilde eleştiren insanlar var, evet ama onlar cahil provokatörler.
 
RADİKAL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler