Fatih Terim ayrılma sürecini anlattı

Fatih Terim ayrılma sürecini anlattı

Fatih Terim, Galatasaray'dan ayrılma sürecinde neler yaşadığını anlattı.

A Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, basın toplantısı düzenledi. Tecrübeli teknik adam çarpıcı açıklamalarda bulundu.
 
İşte Terim'in açıklamaları;
 
ZARAR VERMEMEK İÇİN SUSSAM DA OLANLARI GÖRDÜKCE YARALANDIM
Ümit ederim toplantı sonrası karanlık bir şey kalmaz, her şey anlaşılacak şekilde ortaya çıkar. Bu toplantıyı organize ederken artıları eksileri fazlasıyla tarttım, bu kararı vermek çok kolay olmadı. Kimileri için susmam ve konuşmamam kimileri için ise anlatmam gerektiği yönünde görüşleri oldu. Ben Galatasaray'ı düşünmek ve zarar vermemek için ne kadar titiz davrandıysam ne kadar itina ettiysem, tam aksine gündemin hiç değişmediğini gördüm, gördükçe de daha fazla yaralandım. Benim de değerlerim var, bir ailem var. Unutulmasın ki herkes gibi ben de üzülen, sevilen, kızan, kırılan bir insanım. Bugüne kadar Galatasaray'a zarar verir miyim diye endişe ettim. Ama bakıyorum ki Fatih Terim'e zarar veriliyor mu diye düşünen kimse yok.
 
YAPMADIĞIM ŞEYLERİ DOĞRUYMUŞ GİBİ GÖSTERDİLER
Şu an konuşarak yanlış yapıyor olsam da bir kere de zarar dilimden gelsin belki bir nebze rahatlarım. Sayın Ünal Aysal'ın Ali Kırca'yla yaptığı televizyon porgramı sonrası bekleyemedim. Tüm G.Saraylılar'a sesleniyorum. Suçlu sussuz arayışına girmeyin. Zor bir insan olabilirim olmadığımı hiç iddia etmedim. Egolarım bir çok insandan fazla da olabilir. Ancak 40 yıldır G.Saray'a hizmet eden birisi olarak büyüklerimden şunu öğrendim. Kimsenin arkasından bir eylem içinde bulunmamayı öğrendim. Yapmadığım şeyleri doğruymuş gibi göstermelerine cevap veriyorum ama inanın çok üzülüyorum. 
 
AYSAL'LA İLETİŞİM PROBLEMİ YAŞADIK
Galatasaray galip gelmek için her şeyi yapmak demek değildir. Galatasaray, Ali Sami Yen'dir, Metin Oktay'dır.
 
Sayın Aysal'ın da ifade ettiği gibi iletişim problemi yaşadık bunu kabul ediyorum. Ancak ben derdimi başkanla birebir konuşup çözmek istedim. Kapısından çıktıktan sonra konuşulanları internette görmek değil.
 
Problem olmayan ilişki yoktur hayatta. Biz bütün bunlara rağmen yine karşılıklı oturup anlaşarak yolları ayırabilirdik. Ben de eşyalarımı toplar çıkardım.
 
İkinci gelişimde rahmetli Özhan Canaydın'la oturup ayrılmam gerektiğini söyledim. Ben bunu açıklayamam dedi, ben açıklarım sayın başkanım dedim merak etmeyin. Koluna girdim beraber basının karşısına geçtik. Tam 10 sene geçmiş hiç duydunuz mu olumsuz bir şey. 
 
Madem Galatasaray değerlerinden bahsediyoruz o zaman nasıl oluyor da daha antrenman teri soğumadan yollarımızın ayrıldığını Televizyondan öğreniyorum?
 
Galatasaray'da gördüğüm bir uygulamada değildir bu. Hayatım boyunca rastladığım bir şet değildir. Galatasaray kulübü bu değildir. Bu benim Galatasaray'da daha önce yaşadığım bir davranış değildir. Ümit ederim hiç kimse yaşamaz. Çünkü bunu yaşatmak Galatasaray'a yakışmaz.
 
NE YAPAYIM TELEFON KAYITLARIMI MI ÇIKARAYIM?
Yaşanmamış şeyleri yaşanmış gibi anlattılar. Ben ne yapayım telefondaki kayıtlarımı çıkarıyım?
 
Eleman meselesi, yönetim değişikliği, Albayrak'ın ayrılması, aylar öncesinde başlayan yeni hoca isimleri, daha neler neler...
 
Bunların her hangi birinden sonra benim yerimde kim olsa istifa ederdi. Ben tam aksine 4. yıldızı takmadan gitmem dedikce her şeyin şiddeti arttı. Şimdi geriye bakınca daha iyi anlıyorum bazı şeyleri. Sayın Aysal'ın TV programında söylediğini bir kez daha izlenmesinde yarar var.
 
BAZILARINA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM
Her zor durumda elimi hatta gövdemi taşın altına soktum. Bana yaşatılanlardan dolayı bazılarına hakkımı helal etmiyorum.
 
Bu yapılanlar Galatasaraylıların içine siniyorsa, affediyorlarsa bende ediyorum. Beni destekleyen herkese sonsuz teşekkür ediyorum.
 
METİN OKTAY BİLE BUNA İSYAN EDERDİ
Beşiktaş maçının devre arasında 4. yıldızı takmadan gitmeyeceğimi söyledim.
 
Ancak arkadaşlar çok samimi söylüyorum rahmetli Metin Oktay, Ali Sami Yen bile bunları yaşamış olsaydı isyan ederlerdi emin olun.
 
AYSAL'DAN İZİN ALMADAN DEMİRÖREN'LE GÖRÜŞMEDİM
Milli takım süreci etik olarak her şeye uygundu. İnanılmaz derecede hassas davrandığım bir süreçti. Tüm dengeleri gözeterek çok hassas davrandığım bir süreç oldu. Galatasaray'daki görevime zarar gelmesin diye çok uğraştım. 
 
Sayın Demirören'in teklifine karşılık Aysal'dan izin almadan görüşmeye gelmem dedim. Hocam telefon açtım Ünal Aysal'a görüşmeye gidebilir dedi. Ben ondan sonra gittim.
 
Demirören'e sayın başkan bana teklif yapmadan önce Aysal'dan teklif için izin alın dedim. O da Ünal Aysal'ı aradı. Hocam izin verdi sayın Aysal dedi. Bu da telefondaki 2. konuşmadır.
 
Teklifin ardından Demirören'e başkan daha sonra cevabımı vereceğim deyip masadan ayrıldım. Görevi kabul edersem ücret kabul etmeyeceğimi söyledim. Onlar da bana kurallar gereği ücret almalısınız dedi. Ben de onlara o zaman o paranın hayır kurumuna bağışlanmasını istediğimi söyledim. Bunlar hepsini sayın Aysal'ın izin vermesiyle yaptım.
 
DEMEK Kİ BENİ GÖNDERMEYE ÇOK MEYİLLİYMİŞ
Burada çok çarpıcı bi durum var. Sayın Demirören hocamıza Mayıs'a kadar izin veriyor musunuz diye sorduğunda cevabı, ''Galatasaray başkanının cevabı ne demek isterseniz ocak ayında verelim yeter ki 2-3 hafta önceden haber verin'' oldu. Bu beni çok yaraladı, demek ki beni göndermeye ne kadar meyilliymiş.
 
Geçelim imza törenine...
 
GALATASARAY KULÜBÜ BANA İNANMAK YERİNE
KAĞIDIN PEŞİNDEN KOŞTU
Teklifin geldiği ilk andan itibaren izin almadan adım dahi atmazken imza mı rahatsızlık verdi, süs imzasıydı o. Demirören imza sırasında kağıdı gösterdi, o kağıt gösterilene kadar G.Saray kulübü kendi hocasına güvenmek yerine o kağıdın peşine düştü. Daha uğradığım haksızlığı nasıl ifade ediyim. Bu bir komploysa bu komplonun sahibi ben değilim çok uzakta değil o kişi.
 
Niçin sözleşme uzatma teklifine olumlu yanıt vermediniz diye soruyorlar...
 
RESMİ SİTEDEN AÇIKLADILAR AMA BENİM HABERİM YOKTU
Aysal benle çalışmak istediğini söyledi. Biz de genel kurul sonrası hallederiz dedim, bu şekilde sözleştik. Genel kurul geçti, biz sezon başı hazırlığındaydık o da geçti, Kayseri'ye gidip Süper Kupa'yı aldık o geçti. Derken lig başladı. Şimdi bu zaman zarfında mukavelenin 1 kez gündeme geldiği yok. Kimse de rahatsızlık var mı, yok. Ama ne zaman Milli Takım imzası ortaya çıktı işler farklı oldu.
 
Herkes bana 3 Eylül'de hayırlı olsun dedi. Neden diye sorduğumda 2 yıl sözleşme uzatılmış denildi. Resmi siteden açıklandı. Hakikaten şaşırdım olanlara.
 
Bana getirilen bir sözleşme bir öneri bir bilgi var mı, yok. Olmayan şeyleri olmuş gibi gösterenler buna destan yazmaz mıydı? Benim başkana verildiğim bir söz vardır bu yeterdi zaten, bunlara ne gerek vardı? Size soruyorum benim yerimde olsanız ne yapardınız? Biz her şeye göz yumduk. 
 
MESELE TELEFONU AÇMAMAM DEĞİL
UYGUN KILIF UYDURMAYA ÇALIŞTILAR
Tekrar ediyorum başkan aradı aramadı, ulaştı ulaşamadı mesele bunlar değil. Zaten istenmeyen bir durum vardı ortada mesele bu. Buna uygun bi kılıf bulmaya çalışılıyordu.
 
BUNLAR HAYSİYET KIRICI ŞEYLER
Ben daha Galatasaray'dan gönderilme nedenimin net anlaşıldığını sanmıyorum. Alınmak istenen bir karar vardı. Şimdi bu kararı haklı göstermek için nedenler sıralanıyor. Kimse benimle çalışmak zorunda değil ama bunun için haketmediğim iddiaları servis etmek yakışmıyor. Dahası asıl bunlar haysiyet kırıcı. SMS kayıtlarının gazeteciye servis edilmesi haysiyet kırıcı. Hocasından habersiz bir futbolcuyla Beşiktaş maçı öncesi prim pazarlığı yapmak haysiyet kırıcı. Alnının akıyla 2 yıl şampiyonluklar yaşatmış hocanızı değerlerinden vurmaya çalışmak haysiyet kırıcı. Ne yapalım telefon kayıtlarını mı açalım bizde? Bunlar benim tarzım değil. Bana yakışmaz, G.Saraylı'lığa da yakışmaz. 
 
Bunlardan daha fazla zoruma giden ise konsantrasyonumu kaybettiğimin söylenmesi. Aşk olsun hatta yazıklar olsun. 80 bin kişi önünde derbi kazanmış nağmağlup bir takım bıraktım ben. Lige puan kayıplarıyla başladık diye mi bunlar yapıldı.
 
Başarı varsa varsın yoksa yoksun öyle mi? Ne deyim yazık hakikaten yazık. O zaman Şampiyonlar Ligi'ni hatırlayalım 3 maçta 1 puan 6 maçta 10 puan yapmıştık.
 
TRAVMA YAŞAYIP TELEFONUMU KAPATMIŞ OLAMAZ MIYIM
Ben sadece başarısızlıklarda değil şampiyonluklarda da telefon kapatmış birisiyim. 6-1 yenilmiş bir maçta travma yaşamış olamaz mıyım, telefonu kapatamaz mıyım, ben insan değil miyim?
 
O telefonların hepsi de ''üzülme sen bizim için lazımsın'' diye arayacak kişilerden gelecekti. Böyle olmasına rağmen kapattım. 
 
Başkanın telefonuna çıktı çıkmadı SMS'ine cevap verdi vermedi bunlar yakışıksız şeyler.
 
BİR FUTBOLCUYLA DERBİ PRİMİ PAZARLIĞI YAPILMIŞ
Beşiktaş maçından 1 gün önce Lütfü Arıboğan geldi. Prim mevzusunu konuşalım demiş başkan. Dedim ki yarın Beşiktaş maçı var. Böyle durumda Galatasaraylı futbolcular maddi durum düşünmezler. Biz kazanalım zaten Başkan gerekeni yapar. Başkan bana ulaşamayıp takım kaptanı bile olmayan bir futbolcuyu arıyor, prim pazarlığı yapıyor. Başkan derbi sonrası futbolcular haricinde kimseyi tebrik etmiyor. Biz ise Olimpiyat Stadı'nda mağdur olmuşuz stattan çıkamıyoruz canımızla uğraşıyoruz. Ertesi sabah öğreniyorum prim meselesini. Soruyorum kurumsallık bu mudur? Heralde budur. 2,5 senede pek çok şeye rağmen başarı geldi. Ben bundan 2 kat daha fazla gurur duyarım, pişmanlık duymam. 
 
GALATASARAY'A TEKRAR DÖNEBİLİRİM, HAYAT BU NEDEN OLMASIN
Milli takım'a gitmeseydim yine de Galatasaray'dan ayrılırdım. Galatasaray'a tekrar döner misiniz diye sorulmuş, hayat bu neden olmasın...
 
ALBAYRAK VE DÜRÜST'ÜN EKSİKLİKLERİNİ HEP HİSSETTİM
Albayrak ve Dürüst'ün olmadığını öğrendiğimde ne yaptınız diye sorulmuş.
 
Bu seçen kişinin tercihidir ancak ben içime sindiremedim. Onların dostlukları, hayatımdaki yerleri apayrı. Eksikliklerini hep hissettim.
 
SNEİJDER'LE HİÇBİR PROBLEMİM YOKTU
Biz bir oyuncu alırken takım içi dengeler, sistem maliyeti, oyuncunun formu gibi bir çok şeyi düşünüyoruz.  Son saniyeye kadar çok ince eliyoruz. Benim Sneijder'le hiç problemim olmadı. Biz ona sıkıtısı olduğunda her zaman burda olduğumuzu söyledik.
 
DAVET EDİLİRSEM GİDERİM
Şampiyon olunur da kutlamaya çağırılırsam giderim. Milli takım hocası olarak FB-GS maçına gerek duyarsam ona da giderim.
 
GURUR DUYULACAK BİR MİLLİ TAKIM OLUŞTURACAĞIZ
Türk insanının gurur duyacağı bir milli takım ortaya koymak amacımız. Zaten böyle bir takım ortaya koyduğumuz zaman onlar da gerekeni yapacaklardır.
 
BEN GALATASARAY'DAN AYRILMADIM AYRILMAM
İmparator diye bağrına basan iyi günde kötü günde yanımızda olan muhteşem Galatasaray taraftarı, ben ne sizden ne Galatasaray'dan ayrılmadım. Bırakmadım sizi bırakmam. Şimdi elime kalbime koyuyorum Galatasaray taraftarına benim için yaptıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Hakkım varsa helal ediyorum sizde hakkınızı bana helal edin.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler