Gülen Erdoğana açık açık çaktı!

Gülen Erdoğan'a açık açık çaktı!

Akıllı Mehmet kabadayılıkla olmaz...

Fethullah Gülen resmi sitesinden "Taksim Gezi Parkı hadiseleri ve problemlerin temeli" başlıklı bir yorum yayınladı.
 
"Bir yerde bir haksızlığı bastırmak için elli türlü haksızlık yapıyoruz, elli türlü zulme giriyoruz. Elli türlü i'tisafa (zulüm ve haksızlığa) sebebiyet veriyoruz. Kinleri, nefretleri körüklüyoruz. Üstesinden gelinmez bir şeye sebebiyet veriyoruz." dedikten sonra Erdoğan'a ilginç bir göndermede bulundu:
 
"Hafife almak, akıllı Mehmet'in işine benzer: Kırkı bir uçurumdan aşağı inmek için el ele tutunmuşlar, el ele tutunarak oradan inmek istemişler. Sonra hepsi çözülmüş, yere düşmüşler; otuz dokuzu ölmüş, birinin de kolu-kanadı kırılmış. Demişler, "Akıllı Mehmet ne oldu?" "Sormayın, demiş, az daha bir sakatlık çıkaracaktık." Umursamaz ruhlar, anlamaz düşünceler meseleye böyle bakacak.
 
Beri tarafta da birileri… Niye vuruyorlar? Niye öldürüyorlar? Niye zayiata sebebiyet veriyorlar? Ne günahı var o masum insanların ki camlarını kırıyorlar; molotof kokteyli atıyorlar yurtlara, pansiyonlara, evlere, okullara, üniversitelere, hatta banka şubelerine!.. Öyle bir mantıksızlık, gayr-i insanîlik alıp gidiyor."
 
TÜRKİYE SURİYE'NİN ÖNÜNDE GEÇTİ
Gülen Erdoğan'ın tavrını "Şimdi 'Bütün bütün böyle.. bir hak arama meselesi hiç yoktur!' derseniz, oradaki bazı masum insanları, masum istekleri de görmezlikten gelirsiniz. Bir kere başta, biz onları ihmal etmişiz. Onlar bizim ihmalimizin meydana getirdiği nesillerdir. Saniyen; bazı makul istekleri vardır onların. Hakikaten 'Bir park.. ağaçları sökülmemeli; insanların gezisine müsait hal, o durum, o tablo korunmalı!' diyebilirler, öyle değerlendirebilirler. 'Ekosistem' diyebilirler, 'Yeşili öldürüyorsunuz!' diyebilirler. Fakat sonra bunu yaparken, orada denge korunamayabilir. Bu defa kendileri yeşili öldürürler. Kendileri genel ahengi bozarlar, ekosistem diye bir şey ortada bırakmazlar. Böyle bir başka mevzudaki duyarsızlık, az meseleyi anlayamama, başka tarafta farklı bir tefrite sebebiyet verir veya farklı bir ifrata sebebiyet verir, hafizanallah." diye eleştirirken durumun vehametini şöyle ortaya koydu:
 
"Şimdi dünyada bütün medya Türkiye'nin aleyhinde; burada da öyle, başka yerde de öyle, Avrupa'da da öyle. Sanki kıyamet kopmuş gibi bir halleri var. Suriye'de kıyamet kopuyor umurlarında değil. Irak'ta kıyamet kopuyor umurlarında değil. Daha dünyanın değişik yerlerinde canlı bombalar umurlarında değil. Fakat Türkiye bölgede muvazene unsuru olma durumunda bir devlet.. belli kazanımları olan bir devlet.. belli yere gelmiş bir devlet. İşte bir taraftan o masum istekler.. o masum isteklerin içte bazı kimseler tarafından istismar edilmesi, belli ideolojilere kurban edilmesi o masum isteklerin.. başkalarının da bu meseleyi kendi hesaplarına derinlemesine değerlendirmeleri.. bizim gafletimiz, bizim cehaletimiz, bizim görmezliğimiz; başkalarının uyûn-u sâhire şeklinde, hiç uyumayan gözler şeklinde bizi bir kere daha kündeye getirme adına zemin oluşturma gayretleri. Olan, o oldu."
 
HAFİFE ALDINIZ
Gülen, Erdoğan'ı bir kez daha şöyle eleştirdi: "Meseleye bu zaviyeden yaklaşınca zannediyorum, biz de bakış zaviyemizi bir kere daha gözden geçirmemiz lazım. Acaba kabahat bu meselelere karşı umursamazlık içinde bakan, her şeyi hafife alan, 'şuydu, buydu' deyip geçiştirende mi? Yoksa sokakları bir yönüyle harp meydanlarına çeviren insanlarda mı? Ya da bütün bunların kabahati, sistemde mi? Bizim iyi nesiller yetiştiremeyişimizde mi? Onlara yürekten sahip çıkamayışımızda mı? O zaman sistemin gözden geçirilmesi lazım."
 
Gülen Erdoğan'a örtülü bir dille barış çağrısı da yaptı: "Siz bir zaaf tavrı sergilediğiniz zaman başkaları onu değerlendirmeyi düşünür. Hazır böyle zayıflamışken, titriyorken -Devlet-i Aliyye'nin başına balyozlar indirip parçaladıkları gibi, bugünkü o çirkin tabloyu meydana getirdikleri gibi- bir avuç, daracık bir ülkede bir avuç insan, onlara da aynı şeyi yapar, parçalarlar onu. Fakat o parçalanmada en önemli faktör bizim zaafımızdır. Kendi içimizde didişmemizdir, birbirimizle yaka-paça olmamızdır. Bugün böyle gitse de bence aklı başında kanaat önderleri, ilim adamları, psikologlar, pedagoglar bir araya gelerek, müşterek akıl bir araya gelerek, bu mevzuda projeler oluşturması lazım. Ne yapalım ki, insani çizgisini koruyamamış nesilleri bir kere daha insani çizgide birleştirelim? Bir Söğüt ruhuyla onların yeniden bir büyük devlet olmaya yürümelerini sağlayalım, Allah'ın izniyle inayetiyle?!."
 
"Biri olup biten şeyleri hafife alırsa, yangını hafife alıyor gibi, savaşı hafife alıyor gibi… Cahiliye şairi zannediyorum, İmrüü'l-Kays diyor ki, 'İki şey vardır ki, onları belki siz başlatırsınız, fakat durdurmak istediğiniz yerde artık durduramazsınız: Birisi yangın, birisi de savaştır.' Biz bunların ikisini de gördük." diyen Gülen "Bugünkü tarumar olmamızın arkasında o vardır. Savaş başladı ama arzu ettiğiniz yerde onu durduramadınız. Her şeyi seylaplar halinde önüne kattı, sürükledi götürdü." ifadelerini kullandı.
 
İHANET ETMEYE HAKKIMIZ YOK
"Ben milletin o ölçüde karakterinin bozulduğuna ihtimal vermiyorum, kötüsüyle bile; fakat karşı taraf, sizin bir muvazene unsuru haline gelmenizi istemeyenler, bunu değerlendirebilirler. Kim değerlendirebilir? Doğunuzdaki değerlendirir, güneydoğunuzdaki değerlendirir, güneyinizdeki değerlendirir, batınızdaki değerlendirir. Problemler sarmalı içinde olan bir ülkemiz var bizim. Biri bile bir yönüyle sizdeki her şeyi karıştırabilir. Oysa ki gizli, açık-kapalı bir ittifak var. Sizin bir adım ileri gitmemeniz için bir ittifak var. Siz kendi kendinize teselli olun, 'falan yerde bahar, filan yerde bahar..' Buz gibi hazan rüzgarları esiyor. Buz gibi.." diyerek Gülen sözlerine şöyle devam etti: "Bu, geleceği imar etmeye, ihya etmeye, bir ba's u ba'de'l-mevt hadisesini gerçekleştirmeye kendini adamış, adanmış ruhlar, bu mevzuda çok temkinli olmalıdırlar, çok temkinli. Çünkü üzerimizde olan şey, bizden evvelki nesillerin bize emanet ettikleri bir emanettir. Şahsımıza ihanet olsa, bir cinayet olsa, umursamazlığa girebiliriz; fakat amme hukuku diyebileceğimiz, dolayısıyla Allah hakkı diyebileceğimiz; zaten islami hukuk sisteminde amme hakkı, aynı zamanda Allah hakkı demektir; işte ona, ihanet etmeye, ihanet ettirmeye, ihanet edilmesine göz yummaya hakkımız yoktur. Allah, hesabını ağırca sorar. Bir millete, koskocaman bir millete ihaneti netice verecek şekilde bir kısım hadiseleri, kollarımızı gererek böyle, 'Burası çıkmaz sokak' Şair-i şehirimizin sözü, 'Kalabalıklar, burası çıkmaz sokak' demiyorsak şayet, hafizanallah mesele öyle büyür ki, o emanete ihanet etmiş oluruz. Oysa ki bizim vazifemiz; şimdilik ne ölçüde bizim omuzlarımızda olursa olsun, gelecek nesillere, emin nesillere o emaneti teslim edeceğimiz ana kadar, canımız gibi, onurumuz gibi, şerefimiz gibi, namusumuz gibi onu koruma mecburiyetindeyiz." 
 
KABADAYILIK
Fethullah Gülen kendi projesini "beyinlerini elden geçirmek" gibi açık ifadelerle şöyle tanımladı:
 
"Meselenin dipten ele alınmasına, çerik-çürük hale gelmiş, enkaz halindeki bir neslin yeniden elden geçirilmesine, restorasyona tabi tutulmasına ihtiyaç var. Hazreti Pir'in ifadesiyle, "Asırlardan beri, rehnedar olan bir kalenin tamiriyle mükellefiz." Asırlardan beri, gelen bir tarafını yıkmış, giden bir tarafını yıkmış, böyle bir kalenin tamiriyle mükellefiz. Onun sorumluluğuyla karşı karşıya bulunuyoruz. Sorumluluğumuzu çok iyi kavramamız lazım. Mesele dipten ele alınmazsa, nesillerin ıslahıyla işe başlanmazsa; o nesillere, o masum nesillere, ruh ve mana köklerinden akıp gelen şeyler tanıttırılmaz, duyurulmaz, ruhlarına içirilmezse; beyinleri onların elden geçirilmezse, nöronlarına onların yeni bir adab u erkan talim edilmezse, bu azgınlıklar devam eder. Biz de hep böyle plansız projesiz, azgınlara karşı azgınlıklara karşı tepki göstermek, reaksiyon göstermek suretiyle sadece karbondioksit atmış oluruz. Kabadayılık yapmış oluruz. Meselenin dipten ele alınmasına ihtiyaç var. Problemimiz nedir bizim? Bu nasıl giderilir, nasıl tamir edilir? Meselenin öyle ele alınması, peygamber yolunda yürünmesi lazım."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler