Kur sahneyi! Gelmeyen de namerttir! Bildirmeyen de!

İslam dünyası için hayli önemli olan Ramazan ayına özgü bir ruh haliyle karşınıza çıkmayı öylesine isterdim ki... Ancak "yeryüzü şeytanları" yaptıkları eylemlerle kendilerini fazlasıyla hissettiriyorlar ki, bırakın "gazeteci" olarak duyarsız kalmayı, "insan" olarak da tepki verme ihtiyacı hissediyorsunuz...

"Yeryüzü şeytanları" somut olarak görünen iki ayaklı ve "memeliler" tayfasından oldukları için tarafımdan ancak ve ancak şu mübarek günlerde böylesine "masumane" bir sıfatla sıfatlandırıldıklarını bilmeliler! (Ramazan ayı içerisinde olmasaydık bu iki kelimenin yerine hangi sıfatlandırmayı yapacağıma sizler de şaşardınız ya!)

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta Kurşunlu'da "Bal ve Gençlik Festivali" büyük bir coşku içerisinde gerçekleştirildi. Festivali takip etmek için günler öncesinden yaptığım program başta Belediye Başkanı İbrahim Doğu'dan "davet" almamam, sonrasında ise sayın Vali Şemsettin Uzun'un da festivale katılacağı bilgisi masama ulaştıktan sonra, yaşadığımız sıcakların da daha da artmaması adına değiştirmek zorunda kaldım...

Öncelikli nedenim "davet" almamam olmasına karşın, caydırıcı nedenim "Vali Uzun'un olduğu yerde gereksiz tartışma yaratarak" festivalin tadını kaçırmama düşüncesi içerisinde bulunmamdı! Açıkçası "Uzun saçlı" yüzünden aylardır hazırlığı yapılan bir festivale "su kaçırmak" istememe arzum ağır bastı!

Bendeniz, Ankara semalarında bunları düşünürken, Kurşunlu'da Vali Uzun'un bulunduğu "uzun" masada olay çoktan patlamış da benim haberim olmamış!

İşadamından belediye başkanına, bürokratından yazar - çizerine (Ömer Faruk Eryılmaz) kallavi bir masada, Vali Uzun, (pardon Şerif Taytıs) her zaman olduğu gibi yine yapmış yapacağını!

Başta ben olmak üzere, İbrahim Zencirci ve masada bulunan ve aynı zamanda Kurşunlulu olan Ömer Faruk Eryılmaz'a, o kadar insanın önünde saymış da saymış!

Ömer Faruk Eryılmaz'ın olayları kaleme aldığı www.cankiri.web.tr'de  yayımlanan "Vatan Hainliği" başlıklı yazısında "Konuşuyor, bağırıyor, hakaretler, küfürler ediyor, hırsını alamayıp 'Burası uygun olsaydı seni nasıl silkelerdim' diye beni nasıl silkeleyeceğini gösteriyordu" cümlesi masada yaşananları "detaylıca" anlatıyordu...

Yaşanan olayı masada bulunan birkaç kişiden daha dinledim...

Ve... Vali Uzun'un (pardon Şerif Taytıs) yaptıklarına hiç mi hiç şaşırmadım!

Bütün samimiyetimle söylüyorum hiç de kızmadım!

Hoş, ben bugüne kadar Vali Uzun'a (pardon Şerif Taytıs) "şahsıma" karşı yaptıklarına istinaden bir an olsun öfkelenmedim, tek bir saniye bile suratım asılmadı!

Sebebi gayet açık ve net: Vali Uzun, yani nam-ı diğer Şerif Taytıs modunda olan insanlardan çok daha farklı bir eylem beklemek, UFO'ların Çankırı'yı istilasını beklemekten daha da imkansız olduğunu bilmemden kaynaklanıyor.

Rahmetli babamı anmadan geçemeyeceğim! Nur içinde yatsın, toprağı bol olsun, sevgili babam şunu derdi: Oğlum, bil ki seni birisi öfkelendiriyor ya da kızdırıyor, o kişi senden akıllıdır!

Ben babamın bu sözünü hayatımın her aşamasında karşılaştığım olaylarda uyguladım! Ve hayatımda sadece ve sadece 2 kez kavga ettim!

50 küsurluk hayatımda 2 kez kavga etmemin tek nedeni budur! Beni kimsenin kızdırmasına fırsat vermedim vermem de!

Vali Uzun (Pardon Şerif Taytıs) göreve geldiğinin daha ay'ı olmamıştı, Yapraklı'da bir gölet açılışında o kadar insanın önünde kendi karakterini, kendi ruh dünyasını bana göstermişti!

Geçtiğimiz Cumartesi günü Kurşunlu'da yaşananları bu yüzden anlayabiliyor ve onun davranışlarını da, Ömer Faruk Eryılmaz'ın kaleminden çıkan yukarıdaki cümlede, hangi boyutlarda seyrettiğini çok ama çok iyi görebiliyorum...

Yaşanan bu son olay ve daha birçok yerde yaşandığını tahmin ettiğim benzer olaylar için Vali Uzun'a söyleyebileceğim tek cümle; "Benim olmadığım yerde şahsımın arkasından konuşma" olacaktır!

Çünkü; ben ne düşünüyorsam, ne söylemek istiyorsam, kamuya açık bir köşeden bunu yapıyorum!

Yüreğin yetiyorsa, kucağında Vedat Beki ya da İbrahim Zencirci ile ilgili bir malzemen var ise, kur meydanı, topla ahaliyi, gelmeyen de namerddir, karşına çıkmayan da!

Çankırı için hizmeti kim yapıyormuş, kim yapmıyormuş, Çankırı'yı kim karıştırıyor, kim düzeltiyormuş ahali de öğrensin, bizler de hep beraber görelim!

Görevde olduğun süre içerisinde işlediğin kabahatler o kadar fazla ki; İstersen birkaçını buradan sana hatırlatayım:

- Daha görevi teslim aldığın gün yapman gerekeni yapmadın. Valilik hesaplarında tespit ettirdiğin "açık" bir şekilde zamanla hizaya geldi! Bununla ilgili hiçbir yasal işlem yapmadın ve yaptırmadın...

- Ilgaz - Çankırı karayolunda 4 milyon 700 bin TL'nin müteahhid tarafından çarçur edilmesine fırsat verdin ve saçı bitmemiş yetimin malı senin icraatin sonucu buharlaştı toza dumana karıştı.

- Göreve geldikten sonra E-80 ve D-100'de yapılan yol çalışmaları nedeniyle ortaya serilen tedbirsizlik, denetimsizlik sonucu yüzlerce can kaybına neden oldun! Çankırı İl Özel İdaresine açılan davalarla milyarlarca tazminata mahkum edilen Çankırı Valiliği'ni altından kalkılamaz zararlara uğrattın.

Son olarak;

- Yasalar çerçevesinde şahsına verilen yetkileri bugüne kadar "orantısız" olarak Vedat Beki üzerinden o günlerde Çankırı Postası'na ve daha sonra da Sözcü18.com'a sayısız örneklerle uyguladın.

Bütün bunları Çankırı Valisi olarak görevde bulunduğun süre zarfında "sen" yaptın! Saydığım bütün maddeler senin icraatin!

Ve şimdi de kalkmış, "Burası uygun olsaydı seni silkelerdim" (!) cümlesini her birimiz için kuruyorsun! Öyle mi?

Sahne için sence neresi uygunsa bildir!

Gelmeyen de namerttir, bildirmeyen de!

Hodri meydan...

*  *  *

Okuyucularımın ve islam aleminin mübarek ramazan ayını kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.