Kurşunlu akşamları

Çok hızla değişen Türkiye gündemi içinde Çankırı kaynayıp gidiyor. Zurnanın son deliği oluyor. Kime ne Çankırı'’dan! Biri öküz olamadığından dert yanar, diğeri eleştirenlere laf yetiştirmekle günü gün eder. Ağzı biraz laf yapan da ‘’Çankırı’ya yapılanları gözünüz görmüyor mu, kör müsünüz’’ der. İşin aslına bakarsanız ne tartışmayı ne de eleştiriyi becerebiliyoruz. Top tüfek savaşa gidiyoruz sanki. Siyasilere ve bürokratlara bu konuda hak vermek gerek. Neden mi? '‘’İmam os…..sa, cemaat sı.…ar' denir. Seçim atmosferine girildi bel altından vurmaların haddi hesabı olmayacak artık.
 
Yakışır değil mi?
 
Bütün bu seviyesiz ve yakışıksız ortamla ilgili yazıları birkaç gün okumama fırsatı buldum. Değerli bir dostuma misafir olarak Kurşunlu’ya gittim. Bir yeri tanımak için orada yaşamak gerekir. İki günlüğüne de olsa bunu yaşadım. Dostlara teşekkürler.
 
 
Kurşunlu sosyal olarak farklı bir ilçe. İstanbul, Anakara gibi megapol kentlerle iç içe olmaları farklılığı, görgüyü, medeniyeti de Kurşunlu'’ya getirmiş. Mehtap çıktığında balkonda yemek yiyoruz. Bulunduğumuz yer TOKİ konutları. Sanki başka bir kentte yaşıyoruz. Kendimi Akçay'’da, Alanya'’da yazlıkta sandım. Çocuklar sokakta bisiklete binerken, sakinler de balkonlarda yazın tadını çıkarıyorlar. Medeni ve modern bir görüntü sergiliyorlar. Darısı diğer ilçelere ve insanlara...
 
Siyasetten uzak, çevreden ve bal üretiminden bahsedilerek konu konuyu açıyor ve zaman su gibi akıyordu. İnsanların siyaset dışı da ortak konuları olabiliyor. Kimse gerilmiyor, kızmıyor. …Esas konumuz ise eşi ile birlikte yalnız ve ıssız bir yerde yaşayan ziyaretine gittiğimiz kişi idi. Birlikte olduğumuz arkadaşımız her halde resimleriyle birlikte bu konuyu gündeme getirecek. O nedenle ben kısa geçiyorum.
 
Belli bir yere kadar araba ile gittikten sonra traktörün romorkunda hoplaya zıplaya beş kilometre yol aldıktan sonra modern Robenson'’un mekanına ulaştık. Orman içinde en az kırkbeş derece eğimli arazi üzerine yerleşmiş. Bir kendisi bir de hatunu nakliye işlerinde kullandığı katırı var. Bal üretiyor, doğal tarım yapıyor.
 
Merak ettik neden burada ve yalnızsınız diye sorduk. Dedeleri bile orada yaşamışlar. İlginç bir yaşantı. Traktörün bile zor yol aldığı mekana ulaşmak pek kolay değil. Bal almaya gelen müşterisi dört çekerle dere, tepe ve suyu aşarak kendisine ulaşıyormuş.
 
İnsan denilen iki ayaklı yaratıklarla, dört ayaklı öküzlerle uğraşmaktan yaşamı unuttuk…..
 
Çankırı’'nın dertleri bize mi düştü. Buzağısı var, öküzü var, eşeği var ve en sonda katırının var olduğu gördük.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
1 Yorum