Ömer Faruk ERYILMAZ

Ömer Faruk ERYILMAZ

Nerede kalmıştık?

Paslanmadın mı daha?” dedi telefondaki ses.

Eskiden köşe yazılarınız, olurdu, ne oldu onlara?” dedi, facebooka düşen yorum.

Yazsana artık” dedi arkadaşım…

Yazalım mı?” dedim kaleme. “Yaz!” dedi beyaz kağıt.

Nerede kalmıştık?” diye sordum zamana. “Şimdi de” dedi.

Öyle ya” dedim, bu barut kokusu, bu mermiler, bu ağlayan çocuklar, dövünen analar, cansız yatan genç bedenler, bayrağa sarılı tabutlar, genç gelinlerin yürek yakan çığlıkları, dün de vardı, şimdi de var.

O günlerde de Müslüman topraklarında Müslümanlar, Müslümanları öldürüyordu, şimdi de.

O günlerde de “Benim Müslümanlığım senin Müslümanlığından iyi” diyen Müslümanlar, diğer Müslümanların kafalarını kesiyorlardı, şimdi de.

O günlerde de Müslüman topraklarından kaçan Müslümanlar, Müslüman olmayan topraklarda alıyorlardı soluğu, şimdi de.

O günlerde de bebeğini emziremeyen analar, evlerinin önünü süpüremeyen kadınlar, evlerine ekmek götüremeyen adamlar, okullarına gidemeyen çocuklar vardı, şimdi de.

Müslüman Fadıl, o günlerde de dolandırıyordu Müslüman kardeşlerini şimdi de.

O günlerde de kucaklardaki asker giysili çocuklar şehit babalarının bayrağa sarılı tabutlarına bakıyorlardı, şimdi de.

O günlerde de Müslüman Evren’in 12 Eylül Anayasasının değişmesi gerektiği konuşuluyordu, şimdi de.

O günlerde de Müslüman ulemalar 9 yaşındaki Müslüman kızların  “çocuk gelin” olabileceklerine dair fetva veriyorlardı, şimdi de.

O günlerde de ağlamaktan gözlerinde yaş kalmamıştı Anadolu’nun, şimdi de.

*       *        *

Değişen hiçbir şey yok mu?” dedim içimdeki sese.

Var” dedi.

Evlerinin önündeki sokaklarında oynayamayan Müslüman çocukların, (Müslüman girişimcilerin merdiven altı imalathanelerinde) kaçak çalışarak ürettikleri can yeleklerini giyen, diğer Müslüman çocukların cesetleri vuruyor ıslak kumlara.

Ve bizim Müslüman hükümetimiz, Esad’a Eset, Işid’e Deaş derken, “One Munit” leri, “Mavi Marmara” katliamlarını unutup, dün düşman diye bellettikleri  İsrail’le can ciğer kuzu sarması oluveriyor şimdi.

Ve bunca makama karşın hırsını alamamış, mutluluğu bulamamış muhteris ve muktedir, “Başkanlık da başkanlık” demeye devam ediyor.

Tam burada araya giren sevgili dostum da “Bu coğrafya hiçbir zaman üzerinde yaşayan insanları mutlu etmedi, edemedi” deyince;

Kollarımızı Allah’a açıp, “Bize doğru yolu göster ki, barışı, kardeşliği ve mutluluğu bulalım” diye yakarmaya devam ediyoruz.

Haydi hep beraber başlayalım o zaman. Hedefimiz; Barış, kardeşlik, mutluluk olsun.

*Ömer TÜRKOĞLU’na ithaf olunur….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
6 Yorum