Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Sağlık sektöründe "Karpuz kesmek"

 

Temel’in bir gün parmağı kesilir ve aile hekimine gitmeye karar verir. İçeri girdiğinde iki kapı görür: Yaralananlar ve hastalar. Parmağı kesildiği için yaralananlar bölümüne doğru gider; bu kapıdan da içeri girer ve tekrar karşısında iki kapı bulur: Kanamalılar ve kanamasızlar. Parmağı kanamakta olduğundan kanamalılar kapısından içeri girer ve tekrar karşısında iki kapı bulur; bu sefer de hayati tehlikesi olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayrılır. Hayati tehlikesinin olmadığını düşünen Temel bu kapıdan içeri girer ve kendisini sokakta bulur. Böylece tedavi olamadan eve döner.
 
Eve döndüğünde karısı Fadime sorar ‘İyi miydi memnun kaldın mı aile hekiminden?’ der. Temel de ‘Tedavi olamadım ama helal olsun organizasyon müthişti’ diye cevap verir.
 
Türkiye son on yıldır sağlıkta bir devrim yaşıyor. Müthiş organizasyonlar, yıkama, yağlama o biçim…
 
Ama ufak bir ayrıntı var tedavi yok!
 
Eğer nezle, grip, faranjit, ülser, gastrit gibi tırışkadan tayyare hastalıklar için sağlık merkezlerine gidiyorsanız mesele yok. Zaten bir şeyiniz olmadığı için size psikolojik bir “hoş geldin” faslı çekip öbür kapıdan gönderiveriyorlar. Sonra tedavi farkı, maaştan kesinti, muayene farkı, ilaç ücreti… Nezle için gidip de röntgen, MR çektirmezseniz vallahi olmaz; “daha karpuz kesecektik” deyip yakanıza bir yapışıyorlar, zannedersiniz “kanser” oldum, sabaha çıkmam…
 
Peki, gerçekten kanser olana ne yapıyorlar?
 
Bir kere tanı koyana kadar aylar geçiyor. Genellikle en değerli zamanlarınızı sen faranjit olmuşsun, sende ülser var, vs. diye harcayıveriyorlar sonra birden “Aaaa, sen kansermişsin, üç ay ömrün kaldı” gibi bir müthiş bir teşhis koyup sizi İzmir marşı ile gönderiyorlar.
 
Vallahi bravo, böyle hizmet hiçbir yerde yok…
 
Türkiye son on yılda sağlık sektöründe gerçekten çok büyük değişimler yaşadı. Hakikaten, hasta artık doktor ile buluşabiliyor ama sonuç ne?
 
İlaç fiyatları eskiden can yakıyordu, şimdi yakmıyor.
 
Artık herkes muayene olabiliyor ama tedavi?
 
Peki, muayene ve tedavi hizmetlerine ulaşana kadar ödediği?
 
Sağlık sektörünün üçkâğıdı bitmez, çünkü bu memleketin şerefsizi, haysiyetsizi, dolandırıcısı yerden fışkırıyor; dolayısı ile dolandırıcı para kokusu aldığı her yere kene gibi yapışıveriyor, bu onun doğasında var. Peki, kan emmek kenenin doğasında var diye kene ile mücadele etmeyecek miyiz?
Hırsızlar da iyi hırsızlık yapabilmek için çok güzel organizasyonlar yapmak zorunda, aksi takdirde başarılı olamaz. İyi organizasyonlar elbette gerekiyor ama sonucu da ihmal etmemek lazım.
 
Kalın sağlıcakla,
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
1 Yorum