Vur de vuralım, öl de ölelim İZLE

"Vur de vuralım, öl de ölelim" İZLE

Kalabalık ''Vur de vuralım, öl de ölelim'' diye bağırınca MHP lideri ''Merak etmeyin onun da zamanı gelecek'' diye seslendi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bursa'da düzenlenen 'Kuruluş Mitingi'nde halka hitap etti. 

Devlet Bahçeli, Kent Meydanı'nda konuşmasına Bursa'nın tarihi yönüne dikkat çekerek başladı. Bahçeli, Bursa'nın tarih, fütuhat, hoşgörü, anlayış, adalet, ihsan, yiğitlik ve kardeşlik anlamına geldiğini ifade etti. Bursa'nın devletten imparatorluğa giden yolun kavşak ve karar noktası olduğunun altını çizdi. Bahçeli, şöyle konuştu:
 
"Bursa hainlere korku salmakta, eş başkanlara hezimet vadetmektedir. Bursa Türk milletine saldıran, Türk kimliğini yıkmaya çabalayan kendini bilmezleri yenilgi ile tanıştırmak için teyakkuzdadır. Selam olsun Türkiye sevdalılarına, selam olsun milliyetçi vatansever kalplere, selam olsun Türk milletinin birliğinden yana olanlara, selam olsun birim, varım ve buradayım diyen asil millet evlatlarına. Selam olsun Bursa'nın her insanına, kokusuna, Bursa'nın her rengine ve selam olsun bin yıllık kardeşliğin tutkunlarına, selam olsun Türk bayrağına, selam olsun Türklüğün yüzyılları aşan ümitlerine, selam olsun son vatanımızın her yöresine."
 
Türkiye'nin temellerinin sarsıldığını ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti: "İçiniz kan ağlayarak görüyorsunuz ki Türkiye temellerinden sallanmaktadır. Meydanlarda bağımsızlığını kazanmış Türk milleti masada paylaşılmak istenmektedir. Şehit kanlarıyla sınırları çizilmiş Türk vatanı, demokratikleşme ve özgürleşme yalanları ile parçalanmak üzeredir. 1071'den beridir içinde yaşadığımız son yurdumuz hainlerin emellerine ve ellerine bırakılmanın bir önceki durağındadır. Dün kovduklarımız bugün tekrar aşımıza üşüşmüşlerdir. Dün defettiklerimiz bugün yeniden doğrulmuşlar ve işbirlikçileri ile ile kapımıza dayanmışlardır. Dün mağlup ettiklerimiz bu defa hınçla üzerimize çullanmışlardır. Türk milletinin tarihi mevcudiyetinden nefret duyan sömürgeci güçler aslında hiçbir dönemde kapatmadıkları kanlı hesaplarını yeniden açmışlardır. Emperyalist oyunlar, bölünme kampanyaları tekrar hız kazanmış, bir kez daha sahneye çıkmıştır. Biliniz ki 942 yıl önceki Malazgirt destanının hesabı sorulmak istenmektedir. 911 yıl önce başlayan ve Anadolu'nun her karışına gömülen Haçlı zihniyeti, geçmişin yarım kalan hesabını kapatmayı ummaktadır. 714 yıl önce Söğüt'ten üç kıtaya mühür vuran millet kudretini yitirmek için yoğun çabalar sergilenmektedir. 687 yıl önce fethedilen Bursa'nın intikamını almak isteyenler faaliyet içindedir. 560 yıl evvel Türk milletinin hakimiyetine geçen İstanbul'un kaybını unutamayanlar öç almak için ellerini ovuşturmaktadır. 98 yıl önce Çanakkale'de tepelenenler, yeniden şanslarını denemek için harekete geçmişlerdir. 91 yıl önce Sakarya'da, 90 yıl önce Dumlupınar'da yere serilen düşmanlıklar şimdilerde dirilmiş şekilde karşımıza dikilmişlerdir."
 
 
Türk milletinin kuşatıldığını savunan Devlet Bahçeli, "Etnik bölünmeyi amaçlayan kanlı terör meşrulaşmış, muhatap kabul edilmiştir. İmralı canisi çözüm ortağı ve barış elçisi olarak gösterilmiştir. Siyasi ayrılıkçılık hevesleri hız kazanmıştır. Etnik bölünmeye zemin hazırlayan iç ve dış tahrikler artmıştır. İç huzur kardeşlik ve dayanışma ruhu yara almış ve zayıflamıştır. Terör inisiyatif elde etmiş, pazarlık ve taviz kopartma planıyla alanını genişletmiştir. Cumhuriyet'in ilke ve esasları tartışmaya açılmıştır. Kimlikler kaşınarak, sistemli tahriklerle kavga ve çatışma ortamı körüklenmiştir. Türkiye'nin milli devlet niteliği yara almıştır." diye konuştu.
 
Türk milletini dış tesir ve müdahalelerden koruyacak ekonomik sosyal ve ahlaki güvenlik duvarlarının AK Parti hükümetinin teslimiyet anlayışı ile kırılma noktasına yöneldiğini savunan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye AKP felaketi altındadır. Türk milleti AKP nifakı ile karşı karşıyadır. Türk vatanı AKP belası ile sarsılmaktadır. Tek millet, tek devlet, tek dil ve tek vatan, AKP'nin bölücü uygulamaları sonucunda yıpratılmıştır. Cumhuriyet'in temelleri, demokratik rejim, milli ve manevi değerlerimiz çatışma ve istismar alanı haline gelmiştir. Türklük anayasadan ayıklanmak, Türk kimliği bölücü seferlerle kıskaca alınmak istenmektedir. Kamplaşma ve kutuplaşma süreci her tarafa sıçramıştır. AKP merkezli yıkıcı adımlar Türkiye'yi içten içe çürütmektedir. Durum ciddidir. Türkiye iyi durumda değildir. Türkiye iyi yönetilmemektedir. Bedeli kanla ödenerek kazanılmış bağımsızlığımız, bin yıl boyunca sevgi ile yoğurduğumuz kardeşliğimiz, alın terimizle oluşturduğumuz milli varlıklarımız, milli kültürümüz, huzur ve asayişimiz ziyana uğramıştır."
 
bursamitingi-mhp-bahceli-sozcu-resim-031.jpg
 
TÜRK BAYRAĞI TAHRİKTİR
AKP yönetiminde Türk olmanın ve Türk kimliğinin suç haline geldiğini iddia eden Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
 
"Türk bayrağı tahriktir, Türk milliyetçiliği ayaklar altındadır. Türk milleti bölünmesi icap eden 36 parçadan ibarettir, buna karşılık PKK baş tacıdır. İmralı canisi ezberleri bozan, umutları yeşerten iyilik meleğidir. Barzani gurur abidesidir. Terör kurtuluş reçetesidir. Şimdi soruyorum, milli değerleri korumaya ve yaşatmaya hazır mısınız? Türk milletinin birliğini, bütünlüğünü ve varlık haklarını sahiplenmeye var mısınız? Kuruluşumuzun aziz anılarını, Türklüğün namus ve şerefini çiğnetmemeye kararlı mısınız? Bu evetler, Bursa'nın iradesidir, Türk milletinin tercihidir."
 
"HİÇ KİMSE HAYALE KAPILMASIN"
Hiç kimsenin hayale kapılmamasını isteyen Bahçeli, şöyle konuştu: "Hiç kimse rüyaya dalmasın, hiç kimse yanlış hesap yapmasın. Oğuz nesli mukadderatına sahip çıkacaktır. Ötüken ruhu hainlere geçit vermeyecektir. Kuruluşumuzun direkleri bölücülerin kafasına arkası arkasına inecektir. Merak etmeyin, onun da zamanı gelecektir. Bölücünün, hainin, teröristin Tayyip Erdoğan abisi ve cani Öcalan şefi varsa; Türk milletinin asırları aşan kuvveti, zalimleri aşan cesareti ve hakkı tutup kaldıran inancı vardır ve o bugün Bursa'dadır. İşte Bursa, işte millet. İşte milli vicdanlar, bugün tümüyle teslimiyete meydan okumaktadır. Buradan yükselen ses, Osmangazi'nin pırıl pırıl parlayan mesajıdır. Başbakan Erdoğan, İmralı canisi ile Türkiye'yi konuşmaktadır, PKK ile Türk milletini müzakere etmektedir. 1 Ağustos 2009 tarihinde başlatılan açılım denen yıkım projesi, çözüm süreci denen yeni bir melanetle birleştirilmiştir. Türk milleti çözüm sözleri ile çöküşe götürülmektedir. Diyorlar ki silahlar susacak, PKK silah bırakacakmış. Diyorlar ki PKK'lı militanlar emniyetli şekilde sınır dışına çıkacakmış, Diyorlar ki terör bitecekmiş, diyorlar ki analar ağlamayacakmış, diyorlar ki Türkiye huzura kavuşacak, yatırımlar artacak, ekonomi sıçrama yapacakmış. Türk milleti kandırılmaktadır. Aziz Bursalı kardeşlerim, yalanlarla oyalanmaktadır. Sınır dışındaki kamplarda yuvalanmış teröristler nasıl ülke dışına çıkacaktır. PKK'nın silah bırakması nasıl mümkün olacaktır? Nitekim Başbakan Erdoğan kanlı terör örgütüne neleri peşkeş çektiğini hala açıklayamamıştır. Başbakan'a Bursa'dan soruyorum; İmralı canisine hangi sözleri, PKK'ya hangi umutları verdiniz? Çözümle neleri kastediyorsunuz? Çözüm diyerek neleri yok etmeye çırpınıyorsunuz, neyi çözmeye çalışıyorsunuz, neyin sürecini yürütüyorsunuz? Türk milleti kiminle küsmüş, kiminle savaşmıştır da barıştırmaya çalışıyorsunuz. İmralı canisinin serbest kalması çözüm müdür? PKK'nın Parlamento'ya taşınması çözüm müdür? Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü bozmak çözüm müdür? Türk bayrağını provokasyon olarak görmek çözüm müdür? Özerk yönetimi, arkasından çok kimlikli ortaklıklar devletini inşa etmek, nihayetinde Kürdistan'ın kurulmasını sağlamak çözümün bir parçası mıdır? Başkanlık sistemine geçmek, koltuk hırsını tatmin etmek çözümün bir amacı mıdır? Başbakan, çözümle neleri küllendirmeye, neleri çözmeye çalışıyorsunuz, süreçle neyi söndürmeye, neyi sürüklemeye uğraşıyorsunuz?" 
 
"İMRALI CANİSİ SANA BÜYÜ MÜ YAPTI?"
 
Başbakan Erdoğan'a, "Senin başka bir işin yok mudur? Sen nelerle ve hangi cüretle meşgul oluyorsun." diye soran MHP Genel başkanı  konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sen Türkiye'nin başına yıkım ve yok oluş memuru olarak mı tayin edildin? BOB eş başkanının yanında mandacımızın, sömürge piyonumuzun, bölünme uydusu musun? Yoksa İmralı canisi sana el mi verdi, büyü mü yaptı, gözünü mü boyadı, PKK iradene pranga mı vurdu? Türkiye'yi bu hale getirmeye ne hakkın vardır. Türk milletini bu denli hafife almanın, bu kadar düşmanca tutum takınmanın sırrı nedir?" 
 
Genelkurmay başkanlarının müebbetle yargılandığını, terörist olarak itham edildiğini belirten Bahçeli, "Fakat gerçek teröristlere methiyeler dizilmektedir. Eğer bugün Mehmetçiği sırtından vursalardı, canlı bombalar olup patlatsalardı çözüm diye kapıları aşındırılırdı; Habur'dan girselerdi, Kandil'de eğitim verselerdi, Oslo'da görüşülseydi ve Barzani'nin himayesinde olsalardı her şeyi rast giderdi. Yollara mayın döşeselerdi, bedenlere kıysalardı, müzakere masasının baş köşesine kurulurlardı. Şu kepazeliğe bakın ki PKK dışarıda TSK içerde. TSK mahkum ve müebbetlik, PKK serbesttir. Hükümeti yıkmak isteyenler kötüdür de devleti yıkmak ve milleti bölmek isteyenler mi iyidir? AKP zihniyetinin İmralı da al gülüm ver gülüm içinde görüşmeler yaptığı Türk devletinin bir numaralı kanlısıdır. Başbakan için devletin yıkılması ve çatısını çökmesi doğal da hükümetin yıkılması mı tek sorundur? Başbakan bunu mu benimsetmeye uğraşmaktadır. Askeri vesayeti kırmakla övünenler, acaba bölücülük vasilerine göz yumduklarını ne zaman göreceklerdir. Katilden merhamet beklemek hangi akla hizmettir." ifadelerini kullandı.
 
Çözüm sürecini PKK'yı aklama ve temize çıkarma olarak nitelendiren Devlet Bahçeli, şöyle devam etti: "İmralı canisinin özgürlüğüne kavuşmasına, Türkiye'nin müzakere masalarında çatır çatır bölünmesine sessiz duracak mısınız? Sürekli kendisiyle çelişen, bir dediği bir dediğini tutmayan, çok yüzlü ve yalanın madeni haline gelen Sayın Başbakan'ın çözüm sözlerine itibar edecek misiniz? Sayın Başbakan gel de Bursa'yı gör, Bursa'nın kahrını işit. Başbakan ve hükümeti Cumhuriyet'i yıkmak, rejimi değiştirmek, Türkiye Cumhuriyeti'ni etnik kimliklere taksim etmek için frensiz ilerlemektedir. Başbakan'ın aklı, basiretinin yarısı İmralı kodesinde hapsolmuş, diğer yarısı Kandil ve okyanus ötesi tarafından rehin alınmıştır. 21 Mart Nevruz bayramı her şeyi gözler önüne sermiştir. 21 Mart bölücü örgütün propagandasına malzeme edilmiştir. Kanlı fikirlerini kalabalıklara alkışlatmış, Türkiye Diyarbakır'daki alçaklıkları, soysuzlukları ibretle izlemiştir. Türkiye müebbet hapis mahkumu bebek katilinin bölücülüğünü resmileştiren bağımsız Kürdistan'ın sözde kuzey ayağını çizen cüretine şahitlik etmiştir."
 
Abdullah Öcalan'ın AKP tarafından fiilen özgür bırakıldığını ileri süren MHP Genel Başkanı şunları söyledi: "Bilinmelidir ki İmralı canisi AKP sayesinde fiilen özgür kalmıştır. Sıra buna hukuki kılıf bulma kalmıştır. Süreç denilen ihanet adımları bu gidişle vahim noktalara dayanacak, terör örgütünü tam manasıyla meşrulaştıracaktır. Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar İmralı canisini serbest bırakması hatta düzenleyeceği mitinglerde 'beraber yürüdük biz bu yollarda' şarkısını ortak seslendirmesi de kuvvetle muhtemeldir. Ne acıdır ki Diyarbakır'da ihanetin yayınını canlı vermişlerdir. Gazeteler, manşetlerinden rezaletler serisini büyük puntolarla vermiştir. Herkes koro halinde İmralı canisinin silahlı militanlarının sınır ötesine çekilmesini istediğini yazmıştır. Oysaki cani başı böyle bir şey söylememiştir, yalnızca PKK'nın sınır ötesi aşamasına geldiğini söylemiştir. PKK'nın yerinden kıpırdamaya niyeti yoktur. Çekilme talimatı başkadır, çekilme aşamasına geldiğini ifade etmek bambaşka bir şeydir. İmralı canisi yeni bir başlangıç yapıldığını, bunun mücadeleyi bırakmak değil, daha farklı bir mücadele başlatmak olduğunu ifade etmiştir. Bu kanlı katil, yeni bir Türkiye'ye uyandıklarını hezeyan içinde söylemiştir. Şu işe bakın ki Başbakan, terör örgütünün açıklamalarını olumlu bir gelişme olarak gördüğünü hiç utanmadan söyleyebilmiştir. Çünkü İmralı canisi, eş başkan aynı bölücülük havuzundan beslenmektedir. Aynı zehirli atığın kıyısında gezmekte. Aynı çamur atığının içinde kürek çekmektedir. Bu ikili aynı kirli sudan içmektedir."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler