Başbakan Erdoğan'ın "A Takımı"nda yer alan isimlerden sosyolog Prof. Dr. Yasin Aktay, gündeme ilişkin soruları Vatan gazetesinden Deniz Güçer'e değerlendirdi.

 

 

Ben de provakasyon olarak değerlendiriyorum. BDP Milletvekillerinin seyahati aslında tam da bu süreç içinde akla yatkın ve köprüler kurucu, buzları eritici bir şey olabilirdi.

 

 

Aslında Karadeniz, en zor buluşacak iki unsurun buluşmasının başarılması açısından belki de daha iyi olacaktı. Yani bir vukuat gerçekleşmeden başarılabilseydi, psikolojik bir eşik aşılmış olacaktı. Başarılabilmiş olmasını umardım. Ama bir provokasyonla karşılaştı. Ben Karadeniz halkının bu kadar öfkeyle karşı çıkabileceğini zannetmiyorum. Çünkü anketler sürece çok büyük bir desteğin Karadeniz'de bile var olduğunu gösteriyor. Protesto eden grupları Karadeniz'in tamamını temsil eden gruplar olarak görmeyiz. Ama yine de tahrik edilmeye açık bir alan var. Süreçten memnun olmayan milliyetçi bir Türk kesimi kesinlikle vardır. Ama o kesim MHP oyu kadar bile değildir.

 

Aktay BDP'nin Karadeniz gezisinin iyi tasarlanmadığı fikrinde: "Başarılsaysdı bir eşik aşılmış olacaktı. İyi olabilirdi ama olmadı. Belki ilerde daha münasip şartlarda yeniden denenebilir, çünkü bu diyaloğa ihtiyaç var.

 

 

Mesela Çerkesler arasında Türkler hakkındaki algıyı biliyor musunuz? Çerkeslerin de milliyetçilik algısı çok güçlüdür. Ancak Türklük hakkındaki algıları öyle çok da olumlu sayılmaz. Çerkesler kolay kolay Türklerle evlenmezler. Endogamdırlar. Türklerle evlenen Çerkes aileyi bir görün. Bu kendi kültürel yapılarından kaynaklanan bir şey. Çok hiyerarşik bir yapı. Olumlu, olumsuz bir şey söylemiyorum. Ama Türk kimliğinin Çerkesleri bile kapsayan bir kimlik olmadığını söylemeye çalışıyorum. Üretilen Türk kimliği Türkiye'de Çerkeslerin de Kürtlerin de benimsediği bir kimlik olmamıştır. Yine de Çerkeslerin millet kurma veya bir millete (Türk milletine) mensup olmanın anlamı konusunda biraz daha farklı, olumlu bir tutumları olmuştur.

 

Bu bir noktadan sonra illegal örgütlerde değil tüm siyasi oluşumlarda olacak bir şeydir. Liderlik kadrosu zannedildiği gibi her zaman her şeye hakim olamaz. Burada Michel Foucault'nun meşhur iktidar teorisinin kuralları işler. İktidar yukarıdan aşağı empoze edilen bir söylem değildir aşağıdan yukarıya etki eden bir söylem haline de gelebilir. Kürt hareketi içinde böyle bir boyut oluşmuş durumda. Artık Türk milliyetçiliği kadar Kürt milliyetçiliği diye bir gerçeğimiz var artık.