Önder Aytaçtan şok analiz!

Önder Aytaç'tan şok analiz!

Medyafaresi.com yazarı Önder Aytaç, Bahçeşehir Siyaset okulunu mercek altına aldı. Süheyl Batum'un geçmişine kadar uzandı! İşte o yazı!

1. 2005 yılının Mart ayında Bahçeşehir Üniversitesinde halka açık "Siyaset Okulu" adıyla bir program başladı. Gazeteci, emekli paşa, öğretim üyesi, diplomat, ve siyasetçi gibi alanında uzman bir çok kişi gibi bende bu programlara konuşmacı olarak katıldım. Siyaset okulunun katılımcıları ise, derinden derine ulusalcı ağırlıkta olan, asker, polis, avukat gibi siyasete ilgi duyan ya da herhangi bir siyasi partinin muhtelif kademelerinde görev yapan çeşitli dünya görüşlerinden insanlardı. O yıllarda Bahçeşehir Üniversitesi'nin rektörlüğünü, şimdilerde yeni CHP'li olan ve balıklama yönetime gelen Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum yapıyordu.

2. Bildiğiniz üzere Bahçeşehir Üniversitesi ülkemizde kurulan ilk vakıf üniversitelerinden birisi. Üniversitenin sahibi Uğur Dershanelerinin de kurucusu olan Enver Yücel. Giresunlu olan Enver Bey, ülkücü bir siyasi geçmişten gelmekle birlikte, ANAP eski genel başkanı Mesut Yılmaz'a da oldukça yakın olan bir kişi.

3. Enver Bey'in üniversitesinin içindeki 'Siyaset Okulu'nun koordinatörlüğünü de stratejist dostum Ercan Çitlioğlu ve Turizm eski bakanı Barlas Küntay'ın oğlu İsmail Burak Küntay yapmaka.

4. Burak Küntay, genç yaşına rağmen, babasından aldığı siyasi terbiyeyi de çok iyi bir ivmeye / rüzgara dönüştüren ve çok geniş bir çevreyle kurduğu son derece sıcak bağlantıları olan genç bir arkadaş.

5. Burak Küntay'ın belli bir dönem DYP gençlik kollarının başkanlığı görevini de yürüttüğünü söylemeliyim.

6. Geniş siyasi bir çevresi olan Burak Bey, hem Süleyman Demirel'i hem de 'Koca Reis' Saadettin Bilgiç'i Bahçeşehir Üniversitesinde konuşturmayı başaran genç bir siyasetçi.

7. Aydın Doğan da, Burak Küntay'ı bunca genç yaşına rağmen, Ditaş ve Çelik Halat isimli iki şirketinde yönetim kurulu üyesi yaptı. Kısacası Tanrı'nın 'yürü ya kulum' dediklerinden birisi Burak Küntay.

8. Şimdilerde Ergenekon firarisi olan Yeditepe üniversitesinin kurucusu Bedrettin Dalan da, Burak'ın kirvesi ve aynı zamanda da nikah şahidiydi. Dalan, Burak'a kendi evladı gibi değer verdiğini, davetli olduğu programlar vesilesiyle yaptığı konuşmalarda da defaatle söylediğini de anımsarım.

9. Sabah gazetesinden arkadaşım Mahmut Övür de köşesinde zaman zaman Burak Küntay'ın adını merkez sağın lider adayları arasında sayar.

10. O dönemlerde Bahçeşehir Üniversitesinin ICLU Direktörü de tam bir salon beyefendisi olan, iletişlimi gerçekten de çok kuvvetli, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı Em. Tümgeneral Rıza Küçükoğlu olduğunu söylemeliyim ki, aklımızdaki görsellik daha da netleşsin.

11. Rıza Küçükoğlu 22 Temmuz 2007 seçimlerinden hemen sonra basın kuruluşlarına verdiği demeçte "hava saldırısına uğramış gibi olduk" diyerek, seçim sonuçlarının kendisinde yarattığı travmayı direk bir şekilde dile getiren ender paşalardan birisi.

12. Benim de konuşmacı olarak katıldığım ve 'Medya ve Terörizm' konulu bir sunum yaptığım bu etkinliklerin, 2005 yılı Mart ayının ilk haftasında başlayan 'Siyaset Okulu' derslerine ilk programların hocalığını; Em.Tüm.Rıza Küçükoğlu, Em.Tüm. Armağan Kuloğlu ve askeri çevrelere yakınlığıyla ile bilinen ve İlker Başbuğ hakkındaki "Başbuğ" kitabının yazarı stratejist Ercan Çitlioğlu yaptılar.

13. Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Okulu'nun açılıştaki ilk derslerini veren bu kişilerin öncelikli tercih edilmeleri bağlamında, kamuoyuna nasıl da 'ulusal' bir mesaj verildiği sanırım kolaylıkla anlaşılmaktadır değil mi?

14. İçinden geçilen o meşum dönemin; Sarıkız, Ay-ışığı, Yakamoz gibi darbe planlarının yapıldığı ve aktif siyasetin Recep Tayyip Erdoğan için ateşten gömlek olduğu o günlerinde, İstanbul'daki bu vakıf üniversitesinde böylesi etkinliklere imza atılıyordu ki; bu çabaların ulusalcılık çizgisinde gerçekten de 'fevkaladenin fevkinde' çalışmalar olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.

15. Cumartesi ve zaman zamanda Pazar günleri gerçekleşen seminerlerde, üniversitenin deniz manzaralı restoranında yemekler yeniyor, mevcut iktidarı yerinden etmek için muhtelif fikirler geliştiriliyor, öncelikle merkez sağda, olmazsa demokrat solda ya da ayrı ayrı her ikisinde de güçlü bir(er) oluşumun, fikri temelleri acaba burada atılıyor muydu?

16. Buradaki toplantılarda Erkan Mumcu ile Mehmet Ağar'ın birleştirilmesi üzerinde de çalışılma rağmen, son aşamada bu gerçekleştirilemedi.

17. Bu bağlamda Ali Müfit Gürtuna'nın ilk pompalandığı / pohpohlandığı merkezlerden birisi de gene burasıydı.

18. Ergenekon sanıklarından bir emekli albaya Sağlık Bakanı olduğunda kendisini müsteşar yapma sözü veren AKP içindeki pandoranın kutusu misüllü Turhan Çömez de buranın müdavimlerindendi.

19. Üstad Ercan Çitlioğlu, Turhan Çömez ile çok yakından ilgileniyor, muhtemel siyasi gelişimleri birbirleriyle paylaşıyorlardı. Ercan Çitlioğlu'nun derslerde yaptığı anlatımla, teskere döneminde başlayan dostlukları her geçen gün daha da ilerleyen boyutlara ulaşıyordu.

20. 1963 Talat Aydemir darbesinin başarısız olmasıyla ordudan zorunlu ayrılan Ercan Çitlioğlu, mevcut siyasal iktidara ve Atlantik ötesindeki vaize kızgınlığını bazı zamanlarda frenleyemiyor / gizleyemiyor, siyasal iktidardan haz etmediğini de her fırsatta dile getiriyordu. Ercan Çitlioğlu 2006 yılının Ocak ayında İsrail eski başbakanı Ariel Şaron beyin kanaması geçirip makinelere bağlı yaşamaya başlayınca, Ankara'daki dönemin İsrail büyükelçisine ilk telefon açıp geçmiş olsun diyecek kadar müteessir olduğunu da ifade ediyordu.

21. Bazılarına göre, yukarıda saydığımız bu karodakiler, ulusalcı duyarlılıklarıyla tanınan insanlar olmalarının yanında, AKP iktidarını da hep adeta Amerikancı-İsrailci çizgide olmakla suçlayan bir ekibin elemanları gibi miydi?

22. 22 Temmuz seçimlerinden önce Ercan Çitlioğlu ve şu sıralarda Ergenekon'dan içeride olan Özel Harp dairesi eski başkanı İbrahim Şahin, MHP'den aday adaylığı için müracaatta bulunmalarına rağmen, devlet adamlığı vasfını kritik anlarda ortaya çıkaran Hocam Devlet Bahçeli tarafından veto edildikleri de hatırımda kalan bir diğer ayrıntı. O süreçte arkadaşım Şamil Tayyar'ın da, bu konuyla ilgili MHP yönetimini uyaran yazılarının olduğunu da tarihe not düşmeliyiz.

23. Bir dönem Burak Küntay ve Süheyl Batum, Burak Küntay'ın Bursalı olması ve Bursa'yla sıcak ilişkilerini devam ettirmesi amacıyla, Olay TV TMSF'ye devredilmeden önce, haftada bir bu kanalda program yapıyorlardı. Program için İstanbul'da kullandıkları stüdyo ise, Tuncay Özkan'ın Kanaltürk'e ait stüdyolarıydı.

24. Süheyl Batum, Vatan gazetesindeki sütununda bir akademisyene yakışmayan didişmeci tutumuyla, 1990'larda STV de programlara konuk olmaktan başlayıp, merkez sağda ve DYP'de siyaset yaptı. Sonradan da CHP'de karar kılmaya başladı. Bu süreçte, Batum'un nasıl değiştiğini görmek bile, başlı başına bir master / doktora çalışma konusu olacak kadar geniş değil mi?

25. Süheyl Batum'un; Hüsamettin Cindoruk ve Mesut Yılmaz'la sıcak ilişkiler de hep bir hedefin planları gibiydi. Süheyl Batum, medya ve siyasetle ilgisini hiç kesmeden yürütülen ve bir dönem de Cem TV'de Cumhuriyet gazetesi yazarı Ali Sirmen ile birlikte programlar yapan bir akademisyendi.

26. Merkez sağda muhtemel bir oluşumun başına getirilmesi düşünülen Süheyl Batum, 22-23 Mayıs 2010 kongresinden sonra kendini birden CHP'de buldu. Benim de 3-4 kez çağırılmış olmama rağmen katılmadığım Ruhat Mengi'nin alabildiğine yanlı / taraflı CNN-Türk'deki programlarında Süheyl Batum'un sürekli 'Başbakan Adayı' diye lanse edilmesi de söz konusuydu. Önder Sav sonrasında CHP'nin Genel Sekreterliğine kısa bir süreliğine getirilen Süheyl Batum, 18 Aralık sonrasında genel sekreterlikten alınarak, daha pasif bir göreve Kemal Kılıçdaroğlu tarafından getirildi / kaydırıldı.

27. 2008 yılı Mayıs ayında yapılan uluslararası toplantılarda neo-conlara yakın ilişkiler içerisinde olan ve cumhuriyetçilere yakın kuruluşlarda çalışan ve benimde kendisini Polis Radyosunda programıma konuk ettiğim Soner Çağaptay ve Michael Rubin de Bahçeşehir Üniversitesi tarafından misafir edildi ve konferanslarda konuşturuldu.

28. Michael Rubin'in aynı zaman diliminde –tamamen tesadüfî olsa gerek- aynı tarihte ve aynı günlerde, genelkurmay başkanlığı tarafından Harp Akademilerine konuşmacı olarak davet edilmesi de bir başka dikkat çekici husus. 2008 Mayıs ayındaki genelkurmay 2. Başkanı da çok iyi bildiğiniz gibi, Balyoz darbe planının sanıkları arasında yer alan ve 2006 yılı Nisan ayında Zeyno Baran'a önümüzdeki yıl Türkiye'de darbe olma olasılığı yüzde eli-elli diyen Emekli Org. Ergin Saygun'dan başkası değildi.

29. Son olarak Bahçeşehir Üniversitesi'nin halka açık siyaset okullarından yedincisi de önümüzdeki günlerde başlayacak. 8 Ocak - 16 Nisan 2011 tarihlerinde yapılacak siyaset okulunda her zamanki gibi yine alanında söz sahibi siyasetçi, öğretim üyesi gazeteci ve diplomatlar konuşmacı olarak çağırılacak.

30. Yine yeni bir mühendislik operasyonunun iz düşümlerini veriyor gibi gözüken bu projede, davet edilen konuşmacı konukların profiline bakıldığında, sanırım ağırlıklı olarak AK Parti muhalifi isimlerin bir araya geldiğini kolaylıkla söyleyebiliriz. AK Parti eğer genel seçimlere kadar ki süreçte bir sıkıntı yaşamak istemiyorsa, Bahçeşehir Üniversitesi Siyaset Okulundaki katılımcıların ve konuşmacıların kimliklerine biraz daha yoğunlaşmasında yarar var. Biz de böylesi çalışmaların akademik bağlamda yapılmasını oldukça önemsediğimizi ve dikkatle incelediğimizi / irdelediğimizi ifade etmeliyiz.

31. Türkiye'de yurttaşların siyasi teveccühü bağlamında hiçbir karşılığının olmadığını gördüğümüz Ali Müfit Gürtuna'dan Abdüllatif Şener'e, Sadettin Tantan'dan hukukun önüne bariyerler icat etmesiyle tanınan 367 Sabih Kanadoğlu'na, ondan bayrağı büyük bir hırs ve iştahla devralan Süheyl Batum'a, Ümit Kocasakal'dan ikna odaları mucidi Fatma Nur Serter'e ve provokatif yazar Ümit Zileli'ye kadar pek çok ismi eminim bu etkinlikler çerçevesinde burada bir arada görebileceğiz, değil mi?

32. İşin doğası  gereği, iktidar çevrelerinden çağırılan bazı sembolik isimler de olmalı değil mi? Bu bağlamda çağrılan konuşmacılar arasında en dikkat çekeni ise, Başbakan Erdoğan'ın; 'beynimin yarısıdır' dediği, en yakını ve sırdaş danışmanı Doç. Dr. Yalçın Akdoğan'ın da buraya konuşmacı olarak daveti söz konusu.

33. Kısacası, kim ne derse desin Anadolu 2005'lerdeki Türkiye değil. O zamandan bu yana ülke üzerindeki vesayet yapısı ve derin devlet paradigması önemli ölçüde etkisini kaybetti. Demokratik kazanımlar ise hızla artmakta. 12 Eylül referandumun yüzde 58 gibi yüksek bir oranda geçmesi de, iktidarın ve demokrasi cephesinin elini güçlendiren çok önemli bir vatandaş katkısı. HSYK ve Anayasa mahkemesinin yapısının değişmesi de ülke adına yararlı olan diğer artı girdiler.

34. Şimdi ise, 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra yeni yapılacak sivil bir anayasanın, ülkemiz insanını tümüyle kucaklaması bekleniyor. Şer cephenin tek amacı ise, ne pahasına olursa olsun, AKP'nin Anayasayı değiştirebilecek bir şekilde tek başına iktidara gelmesini önlemek... Bunun için de C(M)HP, BDP, Abdullah Öcalan, ulusalcılık, milliyetçi muhafazakar Hanefi Avcı gibi uyuyan damarların hepsi tek tek kullanılacak. Hatta Abdullatif Şener'den Saadettin Tantan'a, Yaşar Okuyan'dan Haydar Baş'a ve Ali Müfit Gürtuna'ya varıncaya kadar herkese, merkez oyları bölmesi için iş düşürülecek... AKP Anayasayı tek başına değiştirecek güçte gelmesinde ne olursa olsun yaklaşımı söz konusu... Asıl oyun kurucu ve ortalık karıştırıcı ise her zamanki gibi vesayet sisteminin statikocuları ve derin devlet...

35. Siyaset mühendislerinin 2011 Türkiye'sinde demokratik yollar dışında kendilerini huzur ve saadete götürecek başka hiçbir çıkış yolu olmadıklarını görmelerini arzu ediyoruz.

36. Eğer onların yukarıda özetlendiği gibi, demokrasi yolunun dışında bir hesabı varsa, bu milletin de onlara karşı inanılmaz bir oyunu ve hesabı var...

37. Eğer, darbesel bağlamda, aptal bir macera düşüncesi, her kimin aklında olursa olsun, benim gözlemlediğim ve algıladığım odur ki, buna cesaret eden de, ona destek veren de bu sefer yerle bir olur, bilesiniz...

38. Bizi izlemeye devam edin, başka açıklamalarımız ve paylaşımlarımız da olacak efendim!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler