Ekim'25 TBMM'de birçok kararın alınmasına gebe. CHP'nin açılışa katılmaması kadar, resepsiyona katılanların fotoğrafı da önemli. Suriye ve bağlı gelişen Barış Süreci'nin sonu, fotoğrafta yer alanların siyasi geleceği açısından büyük risk taşıyor.
TBMM oturumuna katılmak DEM'in kararı olabilir fakat resepsiyona katılımın Öcalan'ın kararı ile yapıldığını düşünmek hata olmaz.
Komisyon'dan çıkacak sonuçların Kürt seçmeni tatmin etmemesi durumunda; hem Öcalan hem de DEM için büyük sıkıntı doğacaktır.
İki olasılık görünüyor: Ya Trump ile görüşmede bir anlaşma yapıldı ve Kürt tarafı memnun, o nedenle pozisyon aldı ya da büyük bir risk üstlendiler.
İlk günden beri iddiam, Bahçeli-Öcalan arasında süren görüşmelerin temelinde, Rojava bölgesinin güvenliğinin sağlanması olduğudur.
Rojava'nın silahlı güçleri Kürt ağırlıklı olsa da nüfusu farklı etnik kökenlilerden oluşuyor. YPG düzeni ve refahı sağlamakla yükümlü olduğu bölgede (tıpkı Türkiye Cumhuriyeti gibi) örgüt değil, yönetim refleksi ile hareket etmek zorunda.
Bu yüzden de "yurt içinde ilerleme sağlanmazsa, tekrar silaha sarılırız" çıkışı gerçekçi değildir.
DEM ve Öcalan, Barış Süreci'nin yurt içi söylemlerinde, Rojava şartını ısrarla perde arkasında tutarken; umut hakkı, Kürtçe eğitim, kayyım, demokratikleşme, özgürlük gibi talepleri öne çıkardılar. Üstelik bunları DEM dışında kalan seküler seçmeni ikna etmek için de kullandılar.
Durumu bir ölçüde Kürt seçmenlere anlatmaları mümkün olsa da CHP, TİP gibi partilerin seküler seçmenlerine anlatmaları olanaksız.
İşte risk de tam bu noktada. Trump'tan meşruiyet onayı almış RTE-Saray ve Bahçeli ortaklığının, sonlarını getirecek "demokratikleşme" adımı atmalarını beklemek aklın alacağı bir risk gibi görünmüyor.
En olmayacak sonucu; bu hakların yalnızca Kürtler'e tanınacak bir paket halinde sunulduğunu düşünelim. Bu durumda da ısrarla talep ettikleri "CHP'nin alması gereken sorumluluk" sorunu doğacaktır.
Yaşadığımız sorun, ilk Çözüm Süreci ile aynı nedenden kaynaklanıyor: Anlaşma koşulları önceden belirleniyor, sürecin bu koşulları sağlayacak yönde yürütülmesi bekleniyor.
Bölgede ve ülkede yaşanan değişimler, ki günümüzde hepsi devasa, yeni sorunlar yaratıyor ve komisyon çalışmalarını yavaşlatıp, çözümü erteliyor.
Belli ki "2. Cumhuriyet Dönemi" beklentisi ile yasal değişiklikler öngörülmüş fakat yola çıkışta planlanan durumla, varılan noktan birbirini tutmuyor.
Sorun yurt dışında çözülmüş görünse de yurt içinde gittikçe karmaşık hale geldi.
Çözüm erken seçim, ona da iktidarın cesareti yok!
(Selim AKMEN / X hesabı / @darlamaradyosu)
SELİM AKMEN KİMDİR?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 1986 yılı mezunu. MKS DevO A.Ş.'de Genel Müdür. Emekli. Halen dokuz8haber.net'te köşe yazarı, X hesabı / @darlamaradyosu