Aptal olmayın! Bakıyorum da herkes bir heyecan içinde. Manşetlerde Murat Karayılan denilen teröristin sözleri. Neymiş efendim? PKK elebaşı, CHP’yi tehdit etmiş: "CHP hata yaptı, Apo’nun sürecine destek vermedi, bunun bedelini öder" minvalinde zırvalamış.
Sosyal medyada bir bayram havası... İktidar kanadı; "Gördünüz mü, terör örgütü bile CHP’den şikayetçi" diye seviniyor; muhalif kanat ise "Bakın, biz Kandil’le araya mesafe koyduk, işte ispatı" diye göbek atıyor.
Yahu siz gerçekten bu kadar saf mısınız? Yoksa numara mı yapıyorsunuz?
Bunu anlamak için siyaset bilimci olmaya gerek yok, ortalama bir zeka yeterli ama maalesef ülkede o bile karaborsada.
Gelin size işin aslını, o perdenin arkasında dönen dolabı bir anlatayım.
Biyolojiden Siyasete: Simbiyotik Yaşam
Biyolojide "simbiyotik yaşam" diye bir kavram vardır. İki farklı organizma, hayatta kalmak için birbirine muhtaçtır. Biri ölürse, diğeri de besinsiz kalır.
Türkiye siyaseti yıllardır bu biyolojik yasa ile yönetiliyor. Bir tarafta "beka sorunu" diyerek koltuğunu koruyan bir iktidar bloğu... Diğer tarafta varlığını "çatışma ortamına" ve "devletin sertliğine" borçlu olan bir parti ve onun terör örgütü.
Net iddia ediyorum; CHP, son dönemde ilk defa, ama gerçekten ilk defa "akıllı" bir iş yaptı. Halkın nabzını tuttu. "Ben bu kayıkçı kavgasına girmiyorum" dedi. İktidarın "Anayasa değişikliği" ve "Apo'yu Meclis'e getirme" oltasına gelmedi. Halkın gerçek gündemi olan yoksulluğa, sefalete odaklandı.
Ve ne oldu biliyor musunuz? Sistem kilitlendi.
Çünkü CHP, o denklemin dışına çıktığı an, hem Kandil'in hem de Ankara'daki şahinlerin elindeki oyuncak alındı.
Karayılan neden şimdi konuşuyor?
Murat Karayılan aptal bir adam değil. Cani olabilir, katil olabilir ama 40 yıldır o dağda hayatta kalmayı başarmış bir organizasyonel zekaya sahip. Karayılan'ın CHP'yi tehdit etmesi, CHP'nin "yanlış" yaptığını değil, Kandil için "ölümcül" derecede doğru bir şey yaptığını gösterir.
CHP; DEM çizgisine, yani Kandil'in ipoteğindeki siyasete teslim olmadığı an, PKK'nın Türkiye siyasetindeki manivelası kırılıyor. PKK, marjinalleşiyor. Sadece bir "güvenlik sorunu"na indirgeniyor. Siyasi bir aktör olma vasfını yitiriyor. Kandil'in karın ağrısı budur!
Karayılan "Zarar görürler" derken, aslında CHP'ye değil, kendi örgütüne ve o örgütün varlığından beslenen siyasi statükoya verilecek zarardan bahsediyor.
Tiyatro bitti mi?
Halk aylardır CHP’ye sahip çıkıyor dediniz ya... İşte bütün mesele bu. Türk halkı, Kürt'üyle Türk'üyle, Alevi'siyle Sünni'siyle ilk defa bu "terör parantezinden" bıkmış durumda. Millet ekmek derdinde, bunlar Apo derdinde.
CHP bunu gördü. Ve o mayınlı tarlaya girmedi.
Karayılan'ın sesi, işte o mayınlı tarlaya girmeyenlerin yarattığı sessizlikten duyulan rahatsızlığın sesidir.
Ama asıl sorulması gereken soru şu: Bir terör örgütü elebaşı, ana muhalefet partisini tehdit ederken, devletin o "yerli ve milli" yetkilileri neden bıyık altından gülüyor?
Neden kimse çıkıp "Sen kimsin de Türkiye'nin kurucu partisine ayar veriyorsun?" demiyor? Yoksa Karayılan'ın bu çıkışı, Ankara'da birilerinin de işine mi geliyor?
Görünen o ki, CHP'nin "normalleşmesi" ve halkın gündemine dönmesi, sadece Kandil'in değil, Ankara'daki bazı koltuk sahiplerinin de uykularını kaçırıyor.
Bir de aklıma takılan bir şey var; Karayılan'ın o videodaki yaptığı lakırtı metnini Kandil kendi mi yazdı, yoksa o metin Kandil'e faksla mı gönderildi?
Bir bilen cevaplarsa sevinirim... Hepimiz seviniriz!
SERKAN YILDIZ / X hesabı: @serkan80yildiz