Saatli Maarif Takviminden kopan sararmış bir yapraktır yıldönümleri.
Ben yıldönümlerini pek sevmem. Geçip giden günlere değil de gelecek günlere, daima ileriye bakmak isterim. Hele hele üzerine mum dikilmiş pastalı yaş günü törenlerinden hiç haz etmem.
Tekrarlanan olayların tamamlanması ve yenisinin başlamasının nesi kutlanır ki? Madem yenisi başlayacaksa eskisi neden kutlanır?
Bugün Sözcü18’in birinci seneyi devriyesi. Günahı ile sevabı ile koca bir yıl geçmiş. Bu bir yıl içinde Sözcü18'de ele alınan konular, yazılar, yorumlar, günlük binlerle ifade edilen okuyucusuyla ilk yılda rüştünü ispat etmiştir.
“Viran olası hanede evlad-ü iyal var” Yani “Yıkılası evde, ocakta çoluk çocuk var”
Sözcü18 ile birlikte Çankırı’da taşlar yerinden oynadı. Üç maymunu oynayanlarda artık görüyor ve biliyor ki bunca zamandır yazılamayanlar yazılıyor. Söylenmeyenler söyleniyor.
Ve maalesef bu “Çankırılı'nın el oğlu ile imtihanıdır”
“Aç yüreğini bir merhabaya”
Kardeşin, hemşerin duymaz el oğlu duyar.