1864 yılında Çankırı’da doğan, Soyadı Kanunu ile 'Kutlu' soyadını alan Mehmet Behçet Bey; Hacı Tevfik Efendi ile birlikte Kastamonu vilayetine bağlı Çankırı’yı hem Osmanlı Mebusan Meclisinde hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil eden Çankırılı iki önemli siyasetçiden biridir.
Babası Abdullah Hilmi Efendi, annesi Emine Hanımdır. Mehmet Behçet, ilk ve orta öğrenimini Çankırı Rüştiyesi'nde tamamlamış, ardından Sungurlu Müftüsü Hacı Mustafa Efendi’den medrese dersleri almış ve Fatih Medresesi'nden mezun olmuştur.
13 Eylül 1883’te Çankırı Bidayet Mahkemesi'nde zabıt kâtipliği göreviyle memuriyete başlamış, 19 Nisan 1885’te Liva Nafia Dairesi Kâtipliği'ne nakledilmiştir. 24 Şubat 1892’de Liva Nüfus Memuru olmuştur. 13 Nisan 1894’te ise Bidayet Mahkemesi üyeliğine seçilmiştir.
Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Behçet Bey, 4 Aralık 1908’de Kastamonu mebusu seçilmiştir. İkinci dönemde Mebusan Meclisinde yer almayan Behçet Bey, 1914 yılında yapılan seçimde yeniden Kastamonu mebusu seçilmiştir. Ancak Çerkeş seçimlerinin iptali ve ardından başlayan Birinci Dünya Savaşı yüzünden seçimler yapılamamıştır. Savaşın ardından Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin toplanabilmesi amacıyla 15 Aralık 1919’da yapılan seçimde tekrar Kastamonu Mebusu seçilmiştir.
Mebusan Meclisi'nin tüm baskı ve tehditlere rağmen 28 Ocak 1920'de oy birliği ile Misak-ı Milli kararlarını kabul etmesi ve 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklaması üzerine İstanbul, İtilaf devletleri tarafından resmen işgal edilmiş ve Mebusan Meclisi feshedilmiştir. Meclis'in feshi üzerine Heyeti Temsiliye'nin çağrısına uyarak diğer bir Çankırı Mebusu Tevfik Efendi gibi Behçet Bey de Ankara’ya gelmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne katılan Behçet Bey, 2 Ağustos 1920’de Meclis Genel Kurulu'na Çankırı milletvekili olarak takdim edilmiş ve milletvekilliği görevine başlamıştır. 14 Kasım 1922’de Meclis 4. Şube Başkanlığı'na seçilmiştir.
Behçet Bey, 15 Temmuz 1922 tarihinde Adliye Vekâleti Vekili seçilmiştir. Vekâleti esnasında inkılaplara karşı olanları yargılamak için kurulan İkinci Dönem İstiklal Mahkemeleri'nin bazı idam kararlarına karşı çıkmış ve imza atmamıştır. Meclis'te artan görüş ayrılıkları sonrasında Behçet Bey, bazı kaynaklarda 2. Grup üyeleri arasında, bazı kaynaklarda ise "Birinci Grup'a kayıtlı olmakla birlikte, gruptan bağımsız hareket eden mebuslar" arasında gösterilmektedir.
15 Nisan 1923 tarihinde Meclisin yenilenmesi kararının alınması üzerine, 16 Nisan’da TBMM’nin çalışmaları sonlandırılmıştır. Behçet Bey milletvekilliği görevi sona erince Çankırı’ya dönmüştür. Kızı Tayyibe Hanımla birlikte dünya işlerinden uzak, yalnız bir hayat sürmüş, evinden çıkmamıştır. 1 Eylül 1928’de memuriyetten emekliye ayrılmıştır.
Memuriyet ve siyaset dışında şairlik ve yazarlık yönü de olan Behçet Kutlu musikiye de ilgi duymuştur. Gençlik döneminde şair atışmalarına da katılmıştır. Şiirlerinde "Talat" mahlasını kullanmıştır. Şiirlerinde ve nesirlerinde Namık Kemal'in etkisi olan Behçey Bey, Servet-i Fünun akımının takipçisi olmuştur. "Beliğ Bir Gazel", "Tuhfe-i Naçiz" adlı şiirleri olan Behçet Bey, şiirlerini topladığı dergiyi bilinmeyen bir sebeple yakmıştır.
Evli ve iki çocuk babası olan Mehmet Behçet Kutlu Bey 26 Ekim 1948’de vefat etmiş, Çankırı Sarı Baba Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir.
ORHUN ZİNCİRCİOĞLU ANLATIMI:
"Muzaffere Zincircioğlu (Hidayetoğlu)’nun dedesi Behçet Kutlu Bey’in II. Osmanlı Meclisinde Mebus olduğu için Sultan Reşat tarafından verilen madalyası vardır. Ayrıca, I. Dönem İstiklal Harbi Meclisi'nde Çankırı Mebusu olması sebebiyle de İstiklal Harbi Madalyası vardır. Cihan Harbi'nden sonraki kötü gidişte Yunan Ordularına karşı Sakarya Meydan Muharebesi ile kazanılan ilk harbin şerefi ve hatırası olarak I. Dönem Mebuslarına Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa imzalı bir Avusturya Steyner marka filinta verilmiştir. Kendisine de 300 mermi ile Mustafa Kemal Paşa imzalı 1 adet tüfek hediye edilmiştir. Tüm bu verilmiş olan madalya ve tüfek, halen ailemiz (Zincircioğlu) tarafından saklanmaktadır.
Behçet Bey, Soyadı Kanunu çıktığında her nedense ecdatlarının soyadı olan 'İsfendiyaroğlu' veya 'Candaroğlu' soyadını almamıştır!
Şapka İnkılâbına muhalefet ettiği, fesi başından çıkarmamak adına siyasetten kopmuş ve Çankırı’ya evine dönmüş, 26 Ekim 1948'de ölene kadar da evinden ve de bahçesinden dışarıya çıkmamıştır."
Kaynakça:
1908 Meclis-i Mebusan Albümü, TBMM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2023
Onay, Ahmet Talat (1930) Çankırı Şairleri, (Çankırı Matbaası)
Recep Büyüktollu (Atatürk Ansiklopedisi)
Zincircioğlu Orhun, yazılı anlatımından