Şabanözü'nde 'geçim' gündemi!

Şabanözü'nde borçlu kamyoncu, Orta'da geleceğini arayan genç işletmeci, Sünürlü'de susuz villalar, Dumanlı'ya yakışan beyaz örtü... Patlayan lastik mi!

Sözcü18 Seçim Kervanı 12 Haziran milletvekili genel seçimleri öncesinde Çankırı insanının düşüncelerini, yaşadığı köy, belde ve ilçenin ihtiyaçlarını dile getirmeye devam ediyor. Şabanözü, Orta, Kırsakal, Sakaeli, Sünürlü, Demirciören, Dağören altından, İğdir, İncegeliş yolundan, Hocahasan, Korgun ve Çankırı üzerinden Ankara şeklinde gerçekleşen son gezimizde güne damgasını vuran Orta - Kurşunlu arasında Mayıs ayı ortasında yaşanan yoğun yağıştı.

ŞABANÖZÜ'NDE KAMYONCULARIN TALEPLERİ

Günün ilk saatlerinde Şabanözü meydanında güneşin de kendisini belirgin olarak gösterdiği saatlerde çay bahçesinde masasına misafir olduğumuz isim, Şabanözü Kamyoncular Kooperatifi Başkanı Mehmet Dülger idi.

Sözcü18 yazı ailesinden Ömer Faruk Eryılmaz ile birlikte masaya oturduğumuzda karşımızdakilerin yaşadığı tedirginliği de hissediyorduk ama acilen de konuya girmemiz gerektiğinin farkındaydık!

Kısa sürede gelen çaylarımızı yudumlarken Mehmet Dülger "Ben kamyoncuyum! Hem de kamyoncuların başkanıyım... Siyasetçi ne diyor, aday ne diyor bilemem ama benim canım çok sıkkın. Derdim büyük!" şeklinde cümle kurunca merakla birlikte kaygı da duymaya başlamadım dersem yalan olur.

24 KAMYONCUYDUK, KALA KALA 10 KADAR KALDIK!

Dülger "Organize sanayiden İstanbul'a mal çekiyorduk. Kamyonlarınızı satın TIR alın dediler. Onu da borçlanarak gerçekleştirdik. Ancak bir süre sonra İstanbul'dan gelen firma kamyonları bizim işimizi elimizden aldı. Kamyoncuyu malı alan Arçelik göndermiş. Verdikleri fiyatla nasıl benzin kullanıyorlar, ne kadar vergi veriyorlar doğrusu merak ediyorum! Buradaki firma da 'Benden mal alan Arçelik'in talebini yerine getirmek zorundayım' deyince elimiz kolumuz bağlandı. Buradaki fabrikada da yaklaşık 400 kişi çalışıyor. Onlar da bizim insanımız. Boynumuzu büktük şimdi burada ağacın gölgesinde oturuyoruz" derken iki ucu pis bir değnekle dolaştığını da açık yüreklilikle ortaya koyuyordu.

Çaylarımızı ikinci kez tazelerken sohbet ilçenin ve Çankırı'nın durumuna doğru kayıyordu... "Çankırı'nın adaylarını dinleme şansınız oldu mu?" şeklindeki soruma "Geliyorlar, gidiyorlar... Geçtiğimiz günlerde MHP lideri Devlet Bey geldi." derken konuya biraz uzak kaldığını da yüz hatlarından anlamakta zorlanmıyordum. Mehmet Dülger'in kişisel problemi, ülkenin gündeminden çok daha önde gidiyordu anlaşılan!

Ama konuşmak da istiyordu... Bizlerdeki samimiyeti kısa sürede o da çözmüştü anlaşılan... "Allah var belediye hizmetlerinden bir şikayetimiz yok. Aksine memnuniyet içerisindeyiz. Ufak tefek eksiklikler de yok değil. Ancak sıkıntıları aşma yönünde gayret de var" deyince "Şabanözü'ne üniversite işi" derken "O iş kapandı galiba! Şabanözü'ne üniversite gelmiyor. Kızılırmak kaptı" çıkışını da yerine getirmekten geri kalmıyordu.

İkinci çayımızı içtikten sonra izin isteyip masadan kalkmak zorunda kaldık. Sanı deresinin durumunu gözlemlemek için biraz meydandan uzaklaşınca, dere üzerinde inci gerdanlık şeklindeki "Boğaziçi Köprüsü" Şabanözü hatırası çektirmek için iyi bir seçim olabilirdi. Ben köprü üzerinde yerimi alırken, karşıdan gelen genç hanımefendiye "özür dileyerek" birkaç dakikasını çalma düşüncemi aktardım!

Tam da o sırada hanımefendinin çalan telefonu talebim olan birkaç dakikanın bir'ini çoktan aldı götürdü! Ürkek ve hemen uzaklaşma düşüncesindeki hanımefendiye "Şabanözü'nde işsizliği" sorduğumda "Ben lise mezunuyum. Bir eczanede çalışıyorum" dedikten sonra "Seçim gündeminiz nasıl gidiyor?" diye sorunca "O işlerle kocam çok daha fazla ilgileniyor" (!) cevabı sohbetin bittiğini belirtiyordu.

Ama ben de kolay kolay bırakma niyetinde değildim! "İlçede hayat nasıl?" soruma "Sabahtan işe, akşam eve. 11 aylık çocuğum var. Ona zaman ayırmak zorundayım. Başka da bir hayat yok burada" derken yüzündeki heyecanı da yansıtmaktan kendini alamıyordu. Ayrılmak zorundaydım. Ve bu durum da karşımdakini çok mutlu edecekti... Daha fazla mutsuz etmenin anlamı hiç mi hiç yoktu...

Ömer Faruk aracın başında beklerken meraklı bir gözün beni izlediğini farkettim! Gönüllüyü bulmuştum... Kısa tanışmadan sonra "seçim nasıl gidiyor?" soruma "Biraz sakin" yanıtı karşımdakinin deneyimli bir seçmen olduğuna da işaret ediyordu. Sözcü18 diye lafa girerken, "Ben de aracı görünce duraksadım! Takipteyiz Vedat Bey" diyordu...

Lafı çok fazla eveleyip gevelemenin anlamı yoktu... "Sonuç Şabanözü'nden nasıl görülüyor?" dediğimde "Galiba 1-1 olacak" deyiverdi...

Şabanözü'nde meydan, özelikle belediye binası biraz da ilçe teşkilatlarının konumları nedeniyle adeta süslenmiş sünnet yatağına dönüşmüş durumda. Bir yanda Ak Parti afişleri öbür yanda CHP bayrakları... Ancak görünümde Ak Parti üstünlüğü milletvekili adayları Şahin ve Filiz'in Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan'la birlikte olan fotoğraflarının büyük posterinin belediye önüne asılması ile ele geçmiş vaziyette. Karşıda Saadet ve MHP bayrakları mevcut görüntü altında biraz ezilmiş durumdaydı. Bununla birlikte Şabanözü Belediyesinin şehrin belirli yerlerinde astığı "İlçemizin altyapı sorunu çözülüyor" afişleri de ilçedeki Ak Parti üstünlüğünü net olarak ortaya koyuyordu. Cumartesi (bugün) ilçeye gelecek olan CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun da merakla beklendiğini belirtmeden geçmeyelim.

ORTA'DA KURU FASULYE PARTİSİ ÖNDE!

Şabanözü'nden ayrılırken rotamız üzerindeki Orta ilçesine geçmeden Şabanözü Organize Sanayi bölgesindeki kısa turumuzda HasTürk Gıda'nın yeni tesislerini ziyaret ediyoruz. Şirket ortaklarından ve genel müdür Cumhur Beyin izinli olması "bal" konusunu işlememizi engelliyor! "Bir dahaki sefere" derken bölgeye girişte bacalardan çıkan manzara doğrusu içimize kurt düşürmüyor değil! Organize Sanayi tamam da, çevre kirliliği hangi boyutta, bunu da başka bir zamana erteleyerek Orta ilçesine doğru yolumuza devam ediyoruz.

Sabah kahvaltısı sonrası geçen zaman yaklaşık 6 saati aştığından doğal olarak boşalan midelerimizi de doldurmak zorundaydık. Orta ilçe meydanında kararan hava kendisini iyiden iyiye gösterdi ve sağanak yağış altında fotoğraf çekme işini de tamamladıktan sonra kendimizi pideciden içeriye atma düşüncemiz hızlı bir operasyonla gerçekleşti!

Siparişler kuru fasulye ve pilav ile gerçekleşirken, genç işletmecinin "tuhaf adamları" göz ucuyla takibi de yaşlı kurtlardan kaçmıyordu! Ancak öncelik sıramız mide ile sıcak temas olduğundan önümüze konulan bol kepçeli porsiyonların da verdiği mutlulukla dışarıdaki karanlık havaya sırtımızı dönerek meşguliyetimizle başbaşa kalmak tercihimizi yaşıyorduk.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.

Seçim 2011 Haberleri