Parti genel başkanlarının sözünün kanun sayıldığı bir yerde en güzelinin susmak olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Haklı da olabilirsiniz; partiden atılmak var, azar yemek var, gözden düşmek var, var oğlu var... Fakat görünür olmanın yolu bu değil. Size oy veren eller, zaten fikirlerinizi uygulamanız, en azından buna çalışmanız için sizi seçiyor.

 

Tamam, görünür olmak için konuşmaya başladınız. İyi yoldasınız... Ama herkesin söylediği sıradan şeyleri söylüyorsanız, basın açıklaması tadında demeçler veriyorsanız, bu herkesin ilgisini çekmez. Yeteri kadar teorik bilgiye sahipseniz, ilginç şeyler söyleyebilirsiniz ya da absürdizme sarılabilirsiniz: 'Birileri saptırarak, kendine göre gerekçeler uydurarak teröre destek veriyor. Neyiyle veriyor, belki resim yaparak tuvale yansıtıyor, şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor.'

 

Gerekçesi fark etmez, Meclis kavgaları her zaman ilgi çeker. İster partinizi, ister genel başkanınızı, ister fikirlerinizi koruyun... Yeter ki kavga edin. alem vekil görsün, 'Şehrimizi iyi temsil ediyor bu vekil' desin!

 

'Yeteri kadar teorik bilgiye sahipseniz ilginç şeyler söyleyebilirsiniz' demiştik. Ama bundan da ötesi var: Slogan siyasetçisi olun. Teoriye gerek yok, bilgiye de gerek yok. Tek yapmanız gereken, mümkün olduğunca kısa iki-üç kelime bulmak ve ısrarla her yerde tekrar etmek, konuşmanın geri kalan metni önemli değil, ara başlıklar verin. Modası geçmiş olanlar bile hala moda, hala alkış alıyor...

 

Karneye bakıldığında imzanız olan veya sunduğunuz yazılı ve sözlü önerge, kanun tasarısı, genel görüşme önerisi, soruşturma önergesi, gensoru önergesi hanelerinde (0) 'yazıyla sıfır' yazıyorsa, biz sizi pek görememişiz demektir. Belki meclise gelip, bir arkadaşa bakıp çıkıyorsunuzdur ama biraz daha icraat gerekmez mi? Gittiğiniz davetlerde el öptürmek, geç kalanları azarlamak da başka bir seçenek.

 

Büyük şehrin trafiği bol olur tabii. Ama yine de size sökmez. Kırmızı ışıkta geçebilir, sireninizi sürekli çalıştırabilirsiniz. Suistimal etmek değil, bu tabii, 'bir yere yetişmeniz gerekiyor, memleket meseleleri beklemez!' Emniyet şeridinden hızla ilerleyebilirsiniz de. Mutlaka bir yeğeniniz de vardır. Yoksa kuzen falan da olur. Bir gün aşırı hız yaparken veya alkollüyken yakalanırsa, amcasının veya dayısının milletvekili olduğunu, polisleri sürdüreceğini anlatsın... Bunlar haber değeri taşıyan şeyler. 

 

Milletvekili oldunuz, yemin ettiniz. İşlem tamamlanmıyor, tabii. Hemen hemen gittiğiniz her yerde İstiklal Marşı okunuyor. Peki, İstiklal Marşı'nın kelimelerin yerlerini karıştırır, bir de el hareketleriyle milleti sizin gibi okumaya teşvik ederseniz, televizyonlarda defalarca dönen, Youtube'da binlerce kez tıklanan bir videonuz olur: 'Korkma sönmezlerde... şafak... yüzüyor... o be...'

 

- 'Milletvekili 100 düğüne gider. Küçücük bir altın bile 180 lira.'

- 'Her gün gelene gidene çay ikram etseniz maaşınız biter yahu.'

- 'Milletvekili karnını doyurmazsa iş takipçiliği yapar hem.'

Neden mi? Çünkü milletvekili maaşının kimseye yettiği görülmemiştir. Ama herkes buna şaşırır nedense!

 

Çiçek sulamak iyidir. Ama kimseye yakalanmayın. Kameralar peşinize düşerse, bahaneniz hazır. Gönül meseleleriniz her ne kadar özel hayatınız olsa da, özel hayatınızın olmadığı paradoksunu kabul etmiş durumdasınız zaten. Demek ki yaratıcı bahaneler en güzeli...

 

Son olarak hiçbiri işe yaramadı mı? Hala yeterince görünür olamadınız mı? O zaman yeni partilere transfer olmak işe yarayabilir. Bol bol parti değiştirdiğiniz ortaya çıkarsa, o zaman daha görünür olursunuz! Partiler arasında ideoloji, fikir, sağ-sol ayrımı yapmayın, değiştiriverin gitsin yahu, düşündüğünüz şeye bakın!

 

AKŞAM