Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Ömer Lütfi KANBUROĞLU

AKP'nin en büyük başarısı

 

Sovyet Birliği döneminin meşhur siyasi fıkrasıdır; Büyük İskender, Cengiz Han ve Napolyon Kızıl Meydan’da askeri tören izlerken tartışıyorlarmış. Büyük İskender “Böyle, tanklarım olsaydı dünyayı ele geçirirdim” demiş. Cengiz Han “Böyle füzelerim olsaydı, dünya benim olurdu” diye karşı çıkmış. Napolyon ise şöyle demiş: “Pravda gibi bir gazetem olsaydı, Waterloo savaşını kaybettiğimi kimse öğrenemezdi”… Bilindiği gibi Pravda Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin resmi yayın organıydı. Gazeteyi okuyan Sovyet vatandaşları dünyada SSCB dışındaki ülkelerde yaşayanların açlıktan kıvrandığını, büyük maddi sıkıntılar çektiklerini ve Sovyetler Birliği’nin dünyanın en gelişmiş ekonomisi olduğuna inanıyorlardı. O dönemde ülkede çok büyük bir baskı rejimi bulunduğu ve fikir hürriyeti olmadığı için gerçekler sadece Pravda’nın yazdıkları ile sınırlı idi. İşin en ironik yanı, Pravda kelime manası ile “gerçek” demekti. Yani, yalanları kitleye ulaştırmak için “gerçek” araç olarak kullanılıyordu.

Demokrasilerde, çıkar çevrelerinin, kanunlara kılıf uydurarak halkın parasını cebine indirenlerin en büyük kâbusudur özgür ve bağımsız basın. İşlemeyen sistemin düzeltilmesi, yolsuzluk yapanların ifşa edilmesi, haksızlığa uğrayanların mağduriyetinin giderilmesi, kanunların arkasından dolaşarak kamu malını eş, dost ve akrabalarına peşkeş çeken politikacıların gerçek yüzlerinin ortaya çıkarılması, ihalelerde dönen dolapların ifşa edilmesi sadece özgür medya kuruluşlarının varlığı ile mümkündür.

Adalet ve Kalkınma Partisi on yıllık iktidarında çok güzel şeyler yaptı, başarılara imza attı; fakat bir o kadar da başaramadığı, eline yüzüne bulaştırdığı birçok şey oldu. Söyleyip de tam tersini yaptığı o kadar çok sözler verdi ki artık bunları yazmak için kitap bile yetmez ama en büyük başarısı bütün bu fiyaskoları halka “başarı” gibi sunabilmesi oldu.

Bu başarısının temelinde yatan gerçek, Türkiye’deki bütün medyayı şu, ya da bu yöntemlerle Pravda haline getirmesidir.

 

Türkiye, hergün yayımlanan onlarca Pravda ile “ileri demokrasi” ışığında federatif bir devlet yapısına ve Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığına doğru adım adım ilerlemektedir. Sona yaklaştıkça isimler değişebilir, Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var işin içinde ama bu amaca hizmet edenler, pasta çok büyük olduğu için o riski de göze alıyorlar; Oysa havucu eşeğin önüne koyanların amacı başkanın ismi değil, başkanlık sistemi ile beraber federasyon…

Halkın bu gerçeği anlamasını beklemek boş bir hayaldir. Halk karnının tok olup olmadığına bakar, onu kimin doyurduğuna değil…

Haram lokma yemektense aç olarak ölmek halkın değil, şeref ve haysiyet sahibi insanların kitabında yazar ve onlara da

KAHRAMAN denir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
1 Yorum