"Çankırı MHP 3 maymun'u oynuyor" başlıklı haberimiz mahkeme kararı ile yayından kaldırıldı

"Çankırı MHP 3 maymun'u oynuyor" başlıklı haberimiz mahkeme kararı ile yayından kaldırıldı

5 Temmuz tarihli "Çankırı MHP 3 maymun'u oynuyor" başlıklı haberimiz, T.C. Çankırı Sulh Ceza Hakimliği'nin 06.07.2022 tarihli kararı ile yayından kaldırılmıştır.

Çankırı Sulh Ceza Hakimliği'nin 2022/1384 Değişik İş No'lu ve 06.07.2022 tarihli kararına göre, "Çankırı MHP 3 maymun'u oynuyor" başlıklı haberimiz yayından kaldırıldı.

İLGİLİ MAHKEME KARARI

"Talepte bulunan Recep Yılmaz vekili Av. Murat Can Akkaya'nın 06/07/2022 havale tarihli erişimin engellenmesi talepli dilekçesi okundu ekleri incelendi.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:

Talep eden Recep Yılmaz vekili Av. Murat Can Akkaya'nın 06/07/2022 tarihli erişimin engellenmesi talepli dilekçesi ve ekleri incelendiğinde; Müvekkilinin Çankırı Belediye Başkanlığı'ndaki görevinden istifa ettiği. Her hangi bir şekilde bahse konu haber sitesinde bahsedildiği gibi bir zimmet olayının söz konusu olmadığı bu bakımdan müvekkili hakkında da herhangi bir şekilde ceza soruşturması başlatılmadığı anılan haberin ve içeriğinin kişilik haklarına ağır saldırı niteliği taşıdığı. Müvekkilinin kişilik haklarına saldırı da bulunulan ihlale konu URL bilgileri ve paylaşımları ekte sundukları adreslere yönelik olarak bu adreslere yönelik erişimin engellenmesi talibinde bulunulduğu belirtilmiştir.
Talepte bulunan Recep Yılmaz vekili Av. Murat Can Akkaya'nın dilekçesi ile ekindeki belgeler incelendiğinde; https://www.sozcu18.com-cankiri-mhp-3-maymunu-oynuyor-37048h.htm isimli web sitesinde müvekkili hakkında yayımlanan haber sebebiyle erişimin engellenmesi talebinde bulunulduğu, talebin incelenmesinde;

İfade özgürlüğü; insanın özgürce bilgi ve düşünce sahibi olabilme, zihninde oluşturduğu düşünce ve kanaatlerinden ötürü kınanmama, bunları meşru şekil ve yöntemlerle dışa vurma imkan ve özgürlüğüdür. İfadenin, genellikle dış dünyayı gören, duyan, yorumlamaya ve algılamaya çalışan bir kişi veya toplum gibi gerçek bir muhatabı, bazen de cansız varlıklar veya bizzat kendisi gibi muhatapları vardır. İfadeye anlam veren onun muhatabıdır.

Basın Özgürlüğü; ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olmak üzere, insanların bilgiye ulaşma ve fikir elde edebilme yönündeki en önemli araçlardan olan basının, yazılı, görsel veya işitsel araçlarla sunduğu ve kamu hizmetini gerçekleştirme yolunda sahip olduğu özgürlüktür. Basının, geniş imkanları olan bir organizasyon olması, ona bireylere nazaran daha büyük bir muhatap sayısı (kitlesi) sağlamaktadır. Bu nedenle basının ifade özgürlüğünü kullanırken muhatabı üzerinde yarattığı etkinin boyutları da düşünülerek yaptığı ise bir kamu hizmeti ayrıcalığı tanınmış, bu ayrıcalıkla birlikte bahşedilen güvenilirliği, yapılan işten doğan sorumluluğun da büyük olmasını beraberinde getirmiştir. Şüphesiz ifade ve basın özgürlüğü de diğer temel hak ve özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. İfade ve Basın Özgürlüğünün sınırlanması, başta AİHS'nin 10/2. maddesi olmak üzere uluslararası ve ulusal mevzuatta düzenleme altına alınmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "ifade özgürlüğü" başlıklı 10. maddesinde;

"1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.

2- Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, kanunla, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir."

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi ulusal makamların bu takdir yetkisini sözleşmenin 10. maddesiyle bağdaşır şekilde kullanıp kullanmadıklarını önüne gelen davalar aracılığıyla denetlemektedir. O halde, ulusal makamlar, ifade özgürlüğünün sınırlanması ile ilgili takdir yetkilerini kullanırken;

- Sınırlamanın kanunda öngörülüp öngörülmediği, açıkça tanımlanıp tanımlanmadığı,

- Sınırlamanın AİHS'nin 10/2. maddesinde yazılı veya yasada öngörülen meşru amaçlara uygun olup olmadığı,

- Sınırlamanın çağdaş demokratik toplumun gereklerine uygun olup olmadığı,

- Sınırlamada aşırıya gidilmemesi (orantılı ve ölçülü olunması), hususlarını gözetmek zorundadırlar.

Meşru amaç deyiminden; genellikle sözleşmenin 10/2. maddesinde yazılı kamu güvenliği, toplumsal ahlak ve ülkelerin yasalarında mevcut sair durumlar kastedilmektedir.

Çağdaş demokratik toplumun gerekleri tanımı ile anlatılmaya çalışılan ise; topluma sunulan, sınırlanmaması, kınanmaması, özgür bırakılması gereken ifadenin veya haberin; toplumun ilgisini çeken, güncel ve kamunun yararını güden bir tartışmayı içermesi ile halkı kin ve düşmanlığa sevketmemesi, şiddete teşvik etmemesi, nefret veya ayrımcılık içermemesi, suçu ve suçluyu övmemesi, terör veya ayrılıkçı hareketleri övmemesi, meşrulaştırıp yüceltmemesi, başkalarının kişilik haklarını, onur, şeref ve saygınlığını, hakaret, sövme veya benzer yollarla zedelememesi gibi gerekliliklerdir.

Her ne kadar doktrinde bu konuda üye devletlerin aynı ölçüleri benimsemeleri gerektiği savunulmakta ise de değer yargıları ülkeden ülkeye değişmektedir. Çağdaş ülkelerin çoğunda; iftira, onur, şeref ve saygınlığı zedeleyici söz ve beyanlar, müstehcen içerikli söz, yazı, resim ve açıklamalar, savaş kışkırtıcılığı, hukuk düzenini cebir yoluyla değiştirmeye yönelen, nefret, ayrımcılık, düşmanlık ve şiddet yaratmaya yönelik olan ifadeler düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmemekte, suç sayılmak suretiyle cezalandırılmaktadırlar.

Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaat açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli ve etkin yollarından birisi basındır. Basın özgürlüğü; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir. Düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğü, onu kullananlar açısından olduğu kadar gerçekleri öğrenmek özgürlüğüne sahip kişi ve kitleler açısından da temel hak niteliğindedir (Centro Europa 7 S.R.L. ve Di Stefano, & 131). Böylelikle, basın özgürlüğü bir yönüyle halkı ilgilendiren haber ve görüşleri iletme özgürlüğüdür, diğer yönüyle ise, bu özgürlük, halkın bu bilgi ve görüşleri alma hakkıdır. Bu şekilde basın kamuoyunun bilgi edinme hakkı bakımından birincil derecede önemi bulunan "halkın gözcülüğü" ya da "kamunun (kamu düzeninin) bekçisi" görevini yapabilir.

Çoğunlukçu, özgürlükçü, demokratik toplumlarda, düşünceyi açıklama özgürlüğü; sadece genel kabul gören ve zararsız veya önemsiz sayılan düşünceler yönünden değil, aynı zamanda halkın bir kısmı tarafından benimsenmeyen kural dışı, hatta rahatsız edici, endişe verici, sarsıcı düşünceler için de geçerlidir.

Toplumun ve insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek, doğru ve gerçeğe uygun bilgiler ile donatmak, yaşanan sorun, olay ve oluşumlar hakkında kamuoyunu nesnel bir biçimde aydınlatmak, düşünmeye yönlendirici tartışmalar açmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu suretle denetlemek durumunda olan basının sahip olduğu hakkı hukuka uygun bir biçimde kullandığının kabulü için; açıklama, eleştiri ve değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bağ bulunması, açıklamada küçültücü sözlerin kullanılmaması gerekmektedir. Ancak, basın özgürlüğünün bir dereceye kadar abartma hatta kışkırtmaya başvurma hakkını da içerdiği unutulmamalıdır.

Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.

Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin, dolayısıyla ifade ve basın özgürlüğünün de sınırlanmasında esas alınması gereken kurallar başta 13. maddesi olmak üzere Anayasa'da düzenlenmektedir. Buna göre temel hak ve hürriyetler;

- Özlerine dokunulmaksızın

- Yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak

- Ancak kanunla sınırlanabilir.

- Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

Ancak olağanüstü hal, sıkıyönetim veya savaş halinde dahi kişilerin sert çekirdek hakları olan; yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz, kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz, suç ve cezalar geçmişe yürütülemez, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.

T.C. Anayasası'nın "Düşünce ve kanaat hürriyeti başlıklı" 25. maddesinde;

"Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.

Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz".,

T.C. Anayasası'nın "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. maddesinde;

"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir.

Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.

Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir."

T.C. Anayasası'nın "Basın hürriyeti" başlıklı 28. maddesinde;

"Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak için alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz.

Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır..."

şeklinde ifade ve basın özgürlüğü kavramlarının içeriği, kapsamı, sınırları ve kullanılması düzenleme altına alınmıştır.

T.C. Anayasası'nın "Düzeltme ve cevap hakkı" başlıklı 32. maddesi;

"Düzeltme ve cevap hakkı, ancak kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması veya kendileriyle ilgili gerçeğe aykırı yayınlar yapılması hallerinde tanınır ve kanunla düzenlenir.

Düzeltme ve cevap yayımlanmazsa, yayımlanmasının gerekip gerekmediğine hâkim tarafından ilgilinin müracaat tarihinden itibaren en geç yedi gün içerisinde karar verilir."

5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi başlıklı 9. maddesi;

"(1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir.

(2) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılır.

(3) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebilir.

(4) Hâkim, bu madde kapsamında vereceği erişimin engellenmesi kararlarını esas olarak, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, hâkim URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi hâlinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir.

(5) Hâkimin bu madde kapsamında verdiği erişimin engellenmesi kararları doğrudan Birliğe gönderilir.

(6) Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karar karşı 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.

(7) Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.

(8) Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir.

(9) Bu madde kapsamında hâkimin verdiği erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır.

(10) Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresince yerine getirmeyen sorumlu kişi, beş yüz günden üç bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." hükmünü amirdir.

Buna göre, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"un "içeriğin yayından çıkarılması ve erişmin engellenmesi" başlıklı 9. maddesinin uygulanması şartları;

- İnternet ortamında yapılan bir yayın olması,

- Yapılan yayın içeriği nedeniyle, gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşların "kişilik haklarının" ihlal edilmesidir.

İlgili kanun maddesiyle, kişilik hakkı ihlal edilenlerin "erişimin engellenmesi" konulu taleplerini içerik veya yer sağlayıcısından veya bu hususta karar almaya görevli ve yetkili Sulh Ceza Hakimliğinden doğrudan isteyebileceği, alınan kararların mahkemece erişim sağlayıcıları birliğine gönderilerek derhal yerine getirileceği, erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından kaldırılması halinde hakim kararlarının da kendiliğinden ortadan kalkacağı ve bu husustaki hakim kararlarının yerine getirilmemesi halinde uygulanacak değişik ceza yaptırımları düzenlenmiştir.

Basın yoluyla işlenen suçlar nedeniyle görülen davalarda göz önünde bulundurulması gereken "basın özgürlüğü" kavramının içeriği ve hukuka uygunluk nedenlerine dair Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.02.2007 tarihli, 2007/7-28 E., 2007-34 K. sayılı kararında; "Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa'nın 28. vd maddelerinde alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada "küçültücü" sözlerin kullanılmaması gerekir."

Haber verme hakkının hukuka uygun bir biçimde kullanılabilmesi içni gereken ölçütler dört başlık altında toplanmaktadır.

Bunlar;

1- Haber gerçek olmalı,
2- Haber güncel olmalı,
3- Haberin verilmesinde kamu yararı bulunmalı,
4- Haberin veriliş biçimi ile özü arasında düşünsel bir bağ bulunmalıdır.

Bu unsurlar eleştiri hakkı yönünden de geçerlidir. Yani eleştirinin olabilmesi için, yazının gerçek olgulara dayanması, güncel bulunması ve bu haberin verilmesinde kamu yararı bulunması koşullarına bağlıdır..." şeklinde gözetilmesi gereken temel kriterlerden bahsedilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında talebe konu dosyadaki somut olay değerlendirildiğinde; haberin içeriğinde "Geçtiğimiz aylarda belediye başkanı İsmail Hakkı Esen'in kontenjanından ÇANKES'e iş başı yapan Recep Yılmaz iddialara göre çalıştığı birimte yaklaşık 35000 lira dolayında bir parayı zimmetine geçirdiği ve bu durumun ortaya çıkması ile birlikte Esen'in Yılmaz'ın iş akdini fesh ettiği günlerdir konuşulmaktadır" ibaresine yer verildiği, 06/07/2022 tarihinde yayınlanan 31888 sayılı basın ahlak esaslarına dair genel kurul kararı 8. maddesinde suçsuzluk ilkesine yer verildiği maddeye göre "hiç kimse suçlu olduğu kesin yargı kararı ile sabit olmadıkça suçlu olarak ilan edilemez; cezai soruşturma aşamasında veya devam eden davaların konusu olan olaylar ile ilgili haber veren yorumlarda suçsuzluk ilkesi ve lekelenmeme hakkı ihlal edilemez; soruşturma ve yargılama doğal ve yasal akışını özellikle hakimlerin kararlarını etkileyecek beyan ve yorumlarda bulunamaz, soruşturmanın gizliliği ihlal edilemez." ifadelerine yer verildiği haber metninde ise kişi hakkında zimmet suçu işlediği yönünde iddialarda bulunulduğu, lekelenmeme hakkı, suçsuzluk ilkesi göz önüne haber içeriklerinin başvuranın kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olduğu anlaşılmakla;
https://www.sozcu18.co/cankiri-mhp-3-maymunu-oynuyor-37048h.htm haber linkleri ve ilgili URL yönünden 5651 Sayılı Kanunun 9/1-6 maddeleri gereğince internet adreslerinin içeriğine erişimin engellenmesi talebi kabul edilmekle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
https://www.sozcu18.com/cankiri-mhp-3-maymunu-oynuyor-37048h.htm haber linki ve ilgili URL yönünden;

1- 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanunun 9. ve 9/A maddesi ve 5271 sayılı CMK 268/1 maddesi gereğince; talepte bulunan vekilinin dilekçeye konu TALEBİN KABULÜNE,

https://www.sozcu18.com/cankiri-mhp-3-maymunu-oynuyor-37048h.htm adlı sayfa İÇERİKLERİNE ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE,

2- Kararın 5651 Sayılı Yasanın 9/8 maddesi gereğince, doğrudan Erişim Sağlayıcı Birliğine gönderilmesine,

3- Kararın 5651 Sayılı Yasanın 9/8 maddesi gereğince derhal en geç 4 saat içerisinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilmesine,

4- Kararın talepte bulunan vekiline ve URL bağlantılarında isimleri geçen internet siteleri adreslerine ayrı ayrı tebliğine,

Dair, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı TCK ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun uyarınca 7 gün içinde Kırıkkale Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/07/2022

Katip - e-İmza                           Hakim - e-imza

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
5 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler