Metin YILMAZ
Çankırılı yazar Eftal Yıldız’ın 3'üncü kitabı 'Pencere' raflarda
Siyaset ve seçim odaklı gündemimizin hayat akışımızda yol açtığı anafor yüzünden birçok güzellik, ne yazık ki arada kaynayıp gitti. Çankırılı yazar, sanatçı ve şairleri saymaya kalksak, iki elin parmaklarını bile geçmiyor... İşte o sayılı hemşehrilerimizden biri olan Eftal Yıldız; Alakır (2020) ve Hayat Cetveli (2021) kitaplarının ardından 3'üncü kitabı Pencere’yi yayınladı.
1950’lerde başlayan köyden şehre göçü ve sonrasında şehir hayatına adapte olmanın zorluklarını Çankırı, Kızılırmak güzergâhında büyük ustalıkla anlatan Pencere romanı, yazarın ilk kitabı olan Alakır’ın da devamı niteliğinde. Eftal Yıldız’ın ilk romanına adını veren Alakır bir sevdadır, bir aşktır yöresinde. Sıcağı, yazı, karı, ayazı, yağmuruyla vazgeçilmezdir... Alakır’ı, şu cümlelerle bitirmişti Yıldız:
"Göç artık bir umut olmuştu köylerde. Göç başlamıştı şehirlere... Köyün güzellikleri, köyün gençleri şehre göç ediyordu artık. Yeni bir yaşam macerasıydı şehirler artık..."
Köyüne ve şehrine olan sevgisini ve ahde vefasını ikinci romanıyla taçlandıran Yıldız; yeni kitabıyla, bir anlamda köyden şehre bir pencere açarak "Köyden şehre göç etmenin, şehirli olmayı sağlamadığını ve o kültüre erişebilmek için bir süreç gerektiğini ve kültürel değişimi hızla yaşayabilmek için, de kültürel gelişimi hızlandırmak gerektiğini..." vurguluyor. Köyünü, şehrini ve çevresini keskin bir gözle inceleyerek, kimlikleri, realist bir perspektifle roman karakterlerine dönüştüren Eftal Yıldız, köye dair birçok bileşeni, ağalardan eşkıyalara uzanan bir yelpazede erkekleri, kadınları ve çocukları, köyden hiç çıkmamış yaşlılarla küçük yaşta evini terk edenleri okuyucuyla buluşturmayı da başarmış. Köydeki ekonomik yaşamı ve dönüşümü romanlarına yansıtma biçimiyle, modernleşmenin önemli bir boyutunu da mercek altına almış. Ayrıca Çankırı’nın sosyolojik kodlarını taşıyan romanında, gelenek diye dayatılan bazı tuhaf adetlerin, köyde de aslında düzenin çarkını çevirenlerin dayattığı işler olduğunu da harika resmetmiş.
1950’de Mahmut Makal’ın Bizim Köy’ü ile başlatabileceğimiz köy romanı geleneği, sadece bir roman türü olarak değil, edebiyat ve siyaset ilişkisinin o güne kadarki seyri bakımından da birçok yeniliğe vesile olmuştur. Tanzimat’tan II. Dünya Savaşı’na kadar olan zaman diliminde dar bir şehirli kesime has yazarlık misyonunun coğrafi olarak genişlemesi bu dönemle mümkün olmuş, çok partili yaşamın ilk yılları parlamenter sistem kadar edebiyat dünyasının da okur, yazar ve konu öğeleri çerçevesinde demokratikleşmesine tanıklık etmiştir. Köy romanı, köylünün durumunu, sıkıntılarını, kırsal bölgedeki ekonomik sorunları, eşitsizlikleri yansıtma işlevini yerine getirebilmiştir. Kemal Tahir, köyü ve köylüyü, sosyal ve siyasal yapının tümüyle ilişkilendirir ve böylece Anadolu insanının ortak ve bütünlüklü yapısını ortaya çıkarmak ister. Kemal Tahir, "Köyü yazan romancılardan beklediğimiz bir şey, bence, Türk milletinin müşterek, yani birleşik ruhunu, davranışını keşfetmeye çalışmaktır." diyerek, köylülüğün durağan ve değişmeyen bir yapı olmadığını, onu, farklı açılardan ele almak gerektiğini söyler... Eftal Yıldız’ın yaptığı da tam olarak budur.
Çankırı’ya 65 km. uzaklıktaki Karadibek, Çorum ilinin İskilip ilçesine bağlı bir köy iken, 3 Mart 1947'de Çankırı Merkez ilçeye bağlandı. 1987 yılında da, yeni kurulan Kızılırmak ilçemize bağlandı. Yıldız ailesi, Kızılırmak Karadibek köyünden, Çankırı Merkez'e ilk geldiklerinde uzunca yıllar oturdukları Sarı Baba Mahallesine yerleşirler. Çankırı İş Bankası’nda müvezzi olarak görev yapan Ali beyle, ev hanımı Meryem Hanımın evliliklerinden dünyaya gelen dört evladından ikincisi olan Eftal Yıldız’da Sarı Baba’da açar gözlerini dünyaya... Nüfus kaydında "30 Aralık" yazsa da, gerçek doğum tarihi "12 Aralık 1957"dir.
Eftal Yıldız, Sarı Baba İlkokulu’nda okur. Ortaokula Taş Mektep’de başlar. Sarıbaba Atatürk Ortaokulu’na nakledilerek, buradan mezun olur. Edebiyata olan ilgisi de burada başlar. Lisede edebiyat öğretmeni Afife Salepçi’nin etkisiyle ve kompozisyon ödevlerinden aldığı yüksek notlar sayesinde tam bir edebiyat tutkunu olur. Daha coşkulu şiir ve makaleler yazar. Kardeşi Erdal’ın da teşvikiyle kurulan 'karadibek.com' sitesine köşe yazıları yazar. Köşe yazılarını, torunu Berke’ye ithaf ettiği "Dede Haydi Oynayalım" kitabında toplar. İzmir Duruş Gazetesine makaleler yazar. Kendi ifadesiyle; “Bir büyüğünün kitap yazarak memleketine, yörene olan borcunu ödeyeceksin..." sözü, onun ilk romanının yolunu açar. Çok düşünür, yazabilir miyim, diye. Çocuklarının yardımıyla ilk göz ağrısı Alakır, böylece çıkar ortaya.
1979’da Leyla Kaplan hemşire ile yaptığı evliliğinden kızı Suna Efsun (Ziraat Müh.) ve oğlu İrfan İnanç, (Makine Mühendisi - CHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı yaptı) dünyaya gelir.
Benim gibi Sarı Baba Çankırı Atatürk Ortaokulu’nun ilk mezunlarından olan Eftal Yıldız kardeşimizin romanlarını büyük beğeniyle okudum ve kuşağımız adına gurur duydum. Mürekkebin Kızılırmak gibi bereketli, yolun yeni kitaplarına hep açık olsun sevgili kardeşim...