Doğruyu unuttuk, yalan kanımıza girdi...

Bir ülke düşünün ki; yalanı yaşam biçimine sokmuş; "YALANCI" olmuş...

Siyasilerin beyinlerine sanki yalan söyleme, gerçekleri saklama bantları yerleştirilmiş...

Başbakan saklıyor, bakanlar da öyle...

Sporu yönetenler, yerel yönetimler, vatandaşın nabzını tutanlar, araştırmacılar, reytingciler ve ne yazık ki; bazı aile reisleri bile kapılmış gidiyorlar yalanların rüzgarına...

Esnaf yalan söylüyor, işlerinin iyi olduğunu iddia ederek...

Sanayici sıfırları yalanlarla orantılayarak bir konfeti gibi serpiyor, satış portföylerine... Hindi gibi kabardığı öne sürülen dış satımlar yalanını inandırmak için ciltlere sığmayan raporlar sunuluyor...

Merkez Bankası'nda döviz birikimlerinin oniki yıl öncesine oranla dokuz kat arttığı; yalanların en büyüğü gibi duruyor karşımızda...

Oy'larını !!!!! satarak yardım alanlar bile, bakliyat ve kömürün kilolarını aşağılara çekerek yalancılar katarına vagon ilave ediyorlar...

Bir arkadaşım vardı, şimdi rahmetli olan... Yalanı mükemmele varan bir kurgu ile toparlar ve zaman zaman kendisininde inandığı bir söylem şekliyle sunardı... O kadar yalan söyledi ki; ölmeden önce de itiraf etti...

Şöyle demişti;

''Yalanlarımın günün birinde, düzenimi bozacağının ayırdında olamadım... Ben kendimi kandırdım ve bunun faturasını da çok acı bir şekilde ödemeye başladım.. Artık yolun sonundayım...''

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.