‘Kabataş’ın şıracısına’ gazetesinden tepki: Özür dile Berkan

‘Kabataş’ın şıracısına’ gazetesinden tepki: Özür dile Berkan

Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, Kabataş’ta Zehra Develioğlu’nun saldırıya uğradığını savunan İsmet Berkan’ı köşesine taşıdı.Bildirici’nin yazısı şöyle:

“Günlerdir, Okur Temsilcisi olarak eleştiri sağanağı altındayım. Özellikle de sosyal medya üzerinden hem bana hem de Hürriyet’e eleştiriler, hatta tepkiler yağıyor.

Nedeni de Hürriyet yazarı İsmet Berkan’ın, Gezi olayları sırasında Zehra Develioğlu adlı başörtülü bir genç kadının Kabataş’ta tacize uğradığı iddiasının “gerçek” olduğunu savunan tweetler atmış olması. Berkan, 12 Haziran 2013 günü, “Çok ama çok acı bir öykü. Maalesef gerçek” diye yazmış; ardından da “Mobese görüntüleri dahil pek çok şey var, savunulur tarafı olmayan bir olay” tweeti atmıştı. “Siz izlediniz mi?” sorusuna da yine twitterda “evet” yanıtını vermişti.

Hatırlayalım, o günlerde Tayyip Erdoğan başta olmak üzere iktidar partisi ve destekçileri, bu iddiaları Gezi protestolarını karalama malzemesine dönüştürmüşlerdi. İktidar medyası ağız birliği etmişçesine hergün yeni abartılar da ekleyerek yinelediği bu iddiayı, eylemcilere yönelik polis şiddetini, ölümleri, yaralamaları perdelemek için kullanıyordu.

TV’DE DE TEKRARLADI
Bir Hürriyet yazarı olarak Berkan’ın o tweetleri atması Gezi eylemcilerinin itirazlarını geçersiz hale getirdi. Özellikle de “Görüntüleri gördüm” demesi, başörtülü kadına tacizin kanıtları olduğu izlenimi verdi.

Tweetlerle de kalmadı; Berkan, en son 6 Şubat 2014’te CnnTürk’te Enver Aysever’in programında tekrarladı Kabataş’taki taciz görüntülerini izlediğini:

“…Görüntüde tacize uğradığını söyleyen kadın kucağında bebeğiyle bir kalabalığın arasına giriyor. Sonra çocuk arabasının devrildiğini görüyorsunuz. Sonra kadın da çıkıyor dışarıya. Görüntü bu. Benim gördüğüm görüntülerden edindiğim kanaat orada bir şey olmuş.”

Fakat Berkan’ın bu sözlerinin üzerinden henüz bir hafta bile geçmeden Kanal D, 13 Şubat 2014’te, Zehra Develioğlu’nun Kabataş’ta bulunduğu süreye ilişkin güvenlik kamerası görüntülerini bulup yayınladı. Görüntülerde, Berkan’ın söylediği gibi bebek arabasının devrildiği görülmüyordu; genç kadına yönelik bir saldırı olduğuna dair tek bir belirti de yoktu.

Hatta tam tersine kadına bir saldırı olmadığını kanıtlıyordu bu görüntüler. Önce kadın bebek arabasını iterek yürüyordu. Sonra tam ağaçların arkasında kaldığı sırada küçük bir grup kadının yanından geçiyordu. Onlar geçerken kadın bebek arabasını iterek sakin bir şekilde yürümeye devam ediyordu. Hiçbir olağanüstülük göze çarpmıyordu. Saniyeler süren ağaç arkasından geçiş sırasında olsa olsa bir laf atma veya sözlü tacizden başka bir olayın yaşanamayacağı çok netti.

KANAL D GÖRÜNTÜLERİ YAYINLADI
Kanal D’nin bu görüntüleri yayınlamasının ardından İsmet Berkan hatalı olduğunu kabul etti. 15 Şubat 2014’te, Hürriyet’teki köşesinde “Kısa bir açıklama” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

“Bundan yedi ay önce kendimden o kadar da emin konuşmamalıydım, daha da önemlisi herhangi bir tarafında yer almadığım bir siyasi propaganda savaşının istemeden ortasında kalmamalıydım” dedi özetle. NTV’deki programda da hatalı olduğunu söyledi; Kanal D’deki görüntülerin tweetlerde sözünü ettiği görüntüler olduğunu belirterek, “..Bende öyle bir kanaat oluşmuştu, taciz olduğuna yönelik o dönemde izlediğim zaman” dedi. T24’deki bir söyleşide de “Hata yaptığımın farkına vardım. Teyit etmeden böyle bir şey dememeliydim” diye konuştu.
Ancak görüntülerin ortaya çıkması ve Berkan’ın geri adım atması, tartışmaları dindirmeye yetmedi. Tartışmaların yönünü değiştiren, Cumhuriyet gazetesinin 9 Mart’ta, polis raporunu yayımlaması oldu. Rapora göre, 8 Şube Müdürü, 20 polis timi kurup tanık aranmış; bölgedeki hemen herkes tek tek sorgulanmış; 2560 saatlik güvenlik kamerası kaydı izlenmiş; 161 kişi yakın takibe alınmıştı.

YAZAR KİMLİĞİNİN SORUMLULUĞU
Bu eşi görülmedik polis operasyonun amacı neydi? Zehra Develioğlu’nun, polis ifadesinde anlattığı “kimisinin kafasında siyah renkli bantlar olan, erkek şahısların büyük kısmı üst tarafı çıplak kalabalık bir grubun, 1 Haziran 2013 tarihinde Kabataş’ta kendisini tokatlayıp yerde tekmeledikleri, türbanını çekip aldıkları, üzerine işedikleri ve bebek arabasını devirdikleri” iddiasını kanıtlamak! Onca gayrete rağmen, ne bir kanıt bulunabilmiş ne de bir tanık.

Adına ne dersek diyelim, ister yalan, ister senaryo, ister genç bir kadının abartılı anlatımı. İddianın gerçek olmadığına dair bu kanıtların ortaya çıkması üzerine eleştiri okları, o dönem bu iddiayı savunan gazetecilere yöneldi.

Aslında İsmet Berkan’ın durumu farklı. Berkan, o gün yaptığını savunmuyor. Hata yaptığını söyleyerek, hala bu iddiayı destekleyen gazetecilerden ayrılıyor.

Buna rağmen okur eleştirilerinin devam etmesi, sanırım Berkan’ın açıklamalarını tatmin edici bulmamalarından kaynaklanıyor. Zira Berkan, bir yandan hata yaptığını söylerken, bir yandan da “Bu önemsediğim bir konu değil. Ama neden böyle olduğunu da anlamadım, iki tane tweet attım sonuçta” diyerek, yazdıklarının gereğinden fazla büyütüldüğünü savunuyor.

YÜZLEŞ VE ÖZÜR DİLE
Oysa bir gazetecinin tweetleri ile yazısı arasında okur nezdinde bir fark olmaz. Yazar kimliğinin sorumluluğu twitterda da devam eder. Yeterince araştırmadan yazmamak, iyi düşünmek, sözcükleri özenle seçmek zorunludur.

Kaldı ki, Berkan’ın attığı o tweetlerin ne denli etkili olduğu ortada. “İki tweet” deyip geçmek mümkün değil. Aksini söylemek, Berkan’ın yazar kimliğine ve yazdığı gazete olarak da Hürriyet’e haksızlık olur.

O yüzden Berkan’a düşen, toplumsal çalkantının zirve yaptığı o günlerde attığı iki tweetin önemini kabul edip, yüzleşmesi. O tweetleri neden, niçin, hangi görüntülere dayanarak yazdığını samimi bir dille okurlara açıklaması, yanlış yaptığına inanıyorsa da özür dilemesi en doğrusu…
Aksi halde bu eleştiriler sürüp gidecek. “

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler