Nuri Çelik Yazıcıoğlu'nun ardından...

Nuri Çelik Yazıcıoğlu'nun ardından...

Sözcü18 yazı ailesinin güçlü kalemlerinden Ömer Faruk Eryılmaz, geçtiğimiz günlerde yaşama veda eden CHP Çankırı Milletvekili Nuri Çelik Yazıcıoğlu anısına bir yazı kaleme aldı. Eryılmaz'ın yazısı şöyle...

Babamın dükkanının tezgah arkasında, üst kattaki evimizden gelen sininin/tepsinin içindeki taze soğanı, bazlama ekmeğe dolayıp kürek gibi yaparak yoğurt kasesine daldıran geniş kravatlı adamı getirdim gözümün önüne.
"Hasanoğlan Öğretmen Okulunun Müdürü" demişti babam. Ya da aradan geçen en az 55 yıllık aradan sonra ben öyle hatırlıyordum.

Sonra bir gün, bir piyes geldi ilçeye. Anonslar, tellallar, afişler falan filan...

Hasanoğlan Öğretmen Okulu öğrencileri piyes oynayacaklardı, Ortaokul’un koridorlarından bozma tiyatro sahnesinde...

Amcam bana da bir bilet almıştı. Ön sıralarda izlediğim oyunun son sahnesinde sanatçının (öğrencinin) kendisini sahneye atarak “PAYDOS” demesini ne bugün ne de ömrümün sonuna dek unutamayacağım...

Eser, Cevat Fehmi Başkut’un üç perdelik ‘PAYDOS’ oyunuydu.

Oyunun bitiminde, alkışlar sürerken kapanan perdenin önünde bitiveren adam da benim, Nuri Çelik abim idi. 

Tüm oyuncuları tek tek sahneye çağırırken, onların okul başarı sıralamalarını da kendi çocuklarınınkini bilir gibi bilerek anlatıyordu.

* * *

Gün geldi, milletvekili adayı oldu Nuri Çelik abi. Başta meslektaşları öğretmenler olmak üzere, esnafından çiftçisine, işçisinden köylüsüne herkes destek verdi O'na.

Parlementonun en çalışkan milletvekili oldu. Her gece saat 23:00'de yayımlanan, ‘Meclis Saati’ programını, sırf o "bugün ne demiş" diye bekleyen ve dinlemeden uyumayan bir takipçi kitlesi oluşmuştu.

Ülkenin sorunları kadar, vekili olduğu ilinde sorunlarını dile getirir, Ankara’nın burnunun dibindeki ilinin geri bırakılmışlığını haykırıp dururdu.

* * *

Bir sonraki dönem adaylığını koyduğunda ben de partisinin ilçe gençlik kolu başkanı olmuştum.

Partimizin ön seçim sınavını yine meslektaşları öğretmenler sayesinde kolaylıkla aşıp, ilin milletvekili adayı olmuştu.

Gittiğimiz her yerde, insanlara sadece isimleriyle hitap etmiyor, dedesinden, torununa kadar herkesi tek tek sayıp, hal hatır soruyordu. 

Zor olmadı seçilmesi.

Seçilmesi zor olmadı da, 12 Eylül faşizmi tüm ülkeye geldiği gibi, Nuri Çelik abimin üstüne de zorbaca geldi...

Darbe sabahı alınıp konulduğu “dil okulu"ndan çıktığında girdiği evinde, karşısında duran sevgili Müzeyyen ablamızın yanında, altı tane de çocuğu duruyordu.

Bir an bile düşünmedi, "bunları nasıl geçindireceğim" diye. Döndü köyüne ve ahırın dibinde duran boş arı kovanlarını çıkarttı ortaya.

Arıcı Nuri Çelik’ti o artık. Hem de gezginci arıcı.

Ilgaz dağının eteklerinde de, Muğla’nın çam ormanlarında da, "Erıcı Nuri Çelik Yazıcıoğlu" vardı. 

Ülke laf gelişi de olsa demokrasiye dönüp, seçimlerin yapılmasına izin çıkınca, beldesine ‘Belediye Başkan Adayı” oldu.

Şaşırmayın lütfen, iki dönem milletvekilliği yaptıktan sonra, küçücük beldesine belediye başkan adayı oldu.

Kazandı da... Türkiye demokrasisine ilk ve çok güzel bir örnek olarak, iki dönem yaptığı milletvekilliğinden sonra küçücük bir beldeye Belediye Başkanı oldu.

Güzel, çok güzel işler de yaptı beldesine. Sonrasında oğlu, sevgili kardeşim, okulda sıra arkadaşım, sırdaşım Erol da geldi o göreve.

Nuri Çelik abi, gencecik yaşta amansız hastalıktan yitirdiği kızı Ergül’den sonra, oğlu ve beldesinin belediye başkanı Erol’u da lanet trafik kazasında yitirdi. Bitmiyordu Nuri abimin acıları. Oğlu Av. Erdal’ı buldu lanet hastalık. 

Ergül, Erol, Erdal…. Kayıp kayıp gittiler Nuri Çelik abimin elinden.

Hani şairin dediği gibi, çarık değil ki, bu yürek dayansın. 

Dayanamadı ve gitti Nuri Çelik abim. Bu ülkeyi, bu insanları, bu coğrafyayı bilmem ama benim ondan öğreneceğim bir çok şey varken çekip gitti Nuri Çelik abim...

Ömer Faruk Eryılmaz / 26 Ağustos 2020, Ankara

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
28 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler