Ömer Faruk Eminağaoğlu: CHP yönetiminin hukuken karar alma yetkisi yoktur

Ömer Faruk Eminağaoğlu: CHP yönetiminin hukuken karar alma yetkisi yoktur

Yarsav ve Yargıçlar Sendikası kurucu başkanı emekli Yargıç Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu, CHP yönetiminin hukuken karar alma yetkisinin olmadığını iddia etti.

Cumhuriyet Halk Partisi’nde olağan ve olağanüstü kurultay tartışmaları başladı. Olağanüstü Kurultay’ın toplanması için ilk imzalar dün atılmaya başlandı. Bu kez de, olağanüstü kurultay için gerekli imzanın toplanması durumunda Olağan Kurultay’ın ne zaman yapılacağı tartışması alevlendi.

CHP’li Ömer Faruk Eminağaoğlu, partinin bir kez ertelediği Olağan Kurultay’ı yeniden erteleyemeyeceğini ve yasal bir zorunluluk olarak 17 Temmuz 2015’e kadar Olağan Kurultay’ı toplaması gerektiği halde bu tarihe kadar toplamadığı için, Mevcut Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve parti yönetiminin kongrelerin tarihlerinin değiştirilmesi, hatta Olağan Kurultay için tarih belirlemesinin mümkün olmadığını kaydetti.

Olağanüstü Kurultay için gerekli imzaların toplanması halinde, Genel Merkez yönetiminin olağan ve olağanüstü kurultayı birleştirme imkanının bulunmadığının altını çizen CHP’li Eminağaoğlu, “CHP yönetiminin artık 17 Temmuz 2015 tarihi sonrasında işlem yapma yetkisi kalmamıştır. Buna ilişkin bir çok yargı kararı ve de Anayasa Mahkemesi kararı da bulunmaktadır” ifadelerinde bulundu.

Seçim öncesi alelacele gerçekleştirilen İl Kongrelerinde, Genel Merkez’in beklentisi doğrultusunda masabaşında kendilerini seçtirtecek delegelerin yazıldığını belirten Eminağaoğlu; partinin tarihi boyunca ilk kez böyle hukuksuz uygulamalarla muhatap edildiğinin altını çizdi.

İşte o röportaj:

-CHP Parti Sözcüsü Haluk Koç olağan kurultayın 1-15 Ocak arasında yapılacağını söyledi. Olağan kurultay için yasal olarak bu tarih olanaklı mı?

Siyasi Partiler Yasası ve Türk Medeni Yasası uyarınca, kurultayın 2 ila 3 yıl arasında yapılması, sadece bir kez ve  de en çok bir yıl için ertelenebilmesi olanaklıdır. CHP Tüzüğünde, kurultayın 2 yılda bir yapılacağı ifade edilmiştir. 17-18 Temmuz 2012 tarihinde 34 üncü olağan kurultay yapılmıştır. Bundan sonra iki yıl içinde bir olağan kurultay yapılmamıştır.

CHP PM, 23 Haziran 2014 tarihli toplantısında 35 inci olağan kurultayın bir yıl için ertelenmesi kararını almıştır. Bir kez erteleme kararı alınabildiği ve bu karar da bu şekilde alındığı için, bir daha 35 inci olağan kurultayın ertelenmesi yolunda karar alınması olanaklı değildir. Böylece bu kararı da gözetince 35 inci olağan kurultayın 17-18 Temmuz 2015 tarihine kadar yapılma zorunluluğu ortaya çıkmıştır.

Bu arada CHP, 05-06 Eylül 2014 tarihinde seçimli bir olağanüstü kurultay yapmış ve Kemal Kılıçdaroğlu tekrar genel başkanlığa seçilmiş olup, olağanüstü kurultaylardaki seçim süreleri, tamamlama niteliğindeki sürelerdir. Dolayısıyla, bu seçim yeni bir 2 ila 3 yıllık dönem yaratmamakta, sadece 17-18 temmuz 2015 tarihine kadar görev yapmak üzere seçilerek güven tazeleme durumunu ortaya çıkarmaktadır ve de hukuksal olarak da öyle olmuştur.

CHP, 7 Haziran seçimleri nedeniyle, bu seçim öncesi süreçte kurultayı gündemine almamış ve genel seçimlere yoğunlaşmış, 35 nci olağan kurultayını bu seçim sonrasına bırakmıştır. Bunu yaparken 35 inci olağan kurultay için azami süre 17 Temmuz 2015 tarihi olup, 17 Temmuz 2015 tarihine kadar bu kurultayın yapılması, o koşulların yaratılması gerekmekte iken, bundan da uzak durulmuştur.

7 Haziran'dan sonra 17 Temmuz tarihine kadar 35 inci olağan kurultayın yapılmayarak, partinin bu duruma düşürülmesi, CHP tarihinde bir ilki oluşturmaktadır.

CHP GENEL MERKEZ YÖNETİMİNİN
17 TEMMUZ'DAN SONRA HUKUKEN YETKİSİ KALMAMIŞTIR

17 Temmuz tarihinden sonra, parti genel merkez organlarının olağan kurultay yapma ve bunun için de çağrı yapma, karar alma yetkisi hukuken kalmamıştır. Çünkü bu genel merkez organları, yani genel başkan ve parti meclisi, en çok üç yıl için seçilmişlerdir. İki olağan kurultay arasında görev yapmak üzere seçilmişlerdir. O iki olağan kurultay süresi de en çok üç yıldır. Bu süre de 17 temmuz 2015 tarihinde dolmuştur. 

Bu durum karşısında 17 Temmuz tarihinden sonra hangi tarihte yapılırsa yapılsın, isterse 2016 Ocak ayında yapılsın, genel merkezin böyle bir kurultay toplama yetkisi kalmamıştır. Olağan kurultay için söylenen bu tarih itibarıyla genel merkezin kurultay toplama yetkisi yasal olarak olanaklı değildir. Dolayısıyla 17 Temmuz tarihinden sonra hangi tarih olursa olsun, genel merkez yönünden bu durum söz konusudur. İki olağan kurultay arasında yapılan tüm kurultaylar, olağanüstü kurultay niteliğindedir. Yeni delegeler seçilip, delege seçim süreci tamamlanıncaya kadar, mevcut delegelerle yapılacak ve yapılan tüm kurultaylar da, olağanüstü kurultay niteliğindedir. Şu an yeni delege seçim süreci tamamlanmadığından, ancak olağanüstü kurultay olanaklıdır.

-Olağanüstü kurultay için imzalar toplanırsa, Genel Merkez “Takvim işliyor, bu yüzden olağanüstü kurultaya gerek yok” diyebilir mi?

Olağanüstü kurultay koşulları tamamlandığında, genel merkez olağan kurultay takviminin işlediğini belirterek, bu isteği geri çeviremez. 

Her iki kurultayın sonuçları farklıdır. Olağanüstü kurultay, kendi gündemiyle veya mevcut bir aykırılığı gidermek amacıyla toplanmakta ve yapılan seçimler, olağan kurultaya kadar sonuç doğurmaktadır. 

İMZALAR TOPLANIRSA OLAĞANÜSTÜ KURULTAY ENGELLENEMEZ

Olağanüstü kurultay koşullarının oluşması durumunda, olağan kurultay takviminin işlediği gerekçesi bu sürecin durdurulmayacağı yolunda, bir çok yargı kararı ve Anayasa Mahkemesi kararı dahi bulunmaktadır.

Kaldı ki genel merkezin, artık 17 Temmuz 2015 tarihi sonrasında işlem yapma yetkisi de kalmamıştır. Buna ilişkin bir çok yargı kararı ve de Anayasa Mahkemesi kararı da bulunmaktadır.

Olağanüstü kurultay için yasa ve tüzüğe uygun biçimde koşullar tamamlandığında, olağanüstü kurultay toplanmak durumundadır. Bunun devamında da yeni hukuksal boyutlar ortaya çıkmaktadır.

-Seçim döneminde 12 ilde yapılan il kongreleri geçerli mi? Yasalara uygun mu?

O konularda yaratılan hukuka aykırılıklar bambaşka sorunlar ortaya çıkarmıştır. Yönetim veya başkanları görevden alınan ilçelerde 30, illerde 45 gün içinde, eski delegelerle olağanüstü kongrelerin yapılması ve başkan ve yönetimlerin oluşturulması gerekirken, hiç bir yerde bu durum gözetilmemiştir. hangi ile bakarsanız durum böyle... Dolayısıyla seçilen bu başkan ve yönetimler kongre sürecini yürütecekken, görevleri dolmuş eski yönetim ve başkanlar iş başında tutulmuş ve bu seçimler onların görev dönemimde gerçekleştirilmiştir. halen de aynı tutum sürdürülmektedir.

ALELACELE YAPILAN KONGRELERDE MASA BAŞINDA DELEGELER YAZILDI

Öte yandan bu illerde neden ve niçin olduğu bilinmeyen biçimde ilçe ve il kongreleri takvimi değiştirilmiştir. Gerekli duyuru ve diğer koşullar da sağlanmadan alelacele ilçe ve il kongreleri yapılmış, genel merkezin beklentisine uygun biçimde masabaşı delegeler yaratılmıştır.

Bizzat benim yaşadığım bir konu olarak, il ilçe kongre sürecinde memleketim Şavşat'tan ilçe delegesi ve bilahare ilden kurultay delegesi olma irademi açıkladığımda, bu süreçte doğu ve güneydoğu anadoludaki illerdeki kongrelerin erkene alınma durumu ortaya çıkmış, bu karar kapsamına daha sonra doğu ve güneydoğu anadolu dışında kalan, Artvin ve bir kaç il de alınarak, yasal yöntemlere uygun biçimde kongre duyuru koşulları bile sağlanmadan, erkene alınan bu il ve ilçe kongreleri tamamlanmıştır. Bu yolla delege seçim sürecine dahil olmam bile engellenerek ilçemde, ilim de dışarda bırakıldım. Son derece üzücü bir durum. Bu durumu yaşayan elbette sadece ben değilim, bunu yaşayan kişi sayısı oldukça fazla. Çünkü yeni delege yapılanmasında, genel merkez kendi beklentilerine uygun bir yapıyı arzulamakta. Şimdi ısrarla olağan kurultay söyleminin kullanılması, kalan illerde de bu uygulamayı sürdürmek ve kalan il delegelerinde de etkili olabilmek amacına dayanmakta. 

2012 yılında yapılan kurultayda, delegelerle ilgili tüzük hükmü değiştirilmiş, delegelerin iki kurultay arasında görev yapacağı, yeni delege seçilinceye kadar eskisinin görevinin süreceği hükmü getirilmiştir. Bu hüküm karşısında, bir kısım il kongreleri tamamlanmış, bir kısım il kongreleri tamamlanmamış bir durumda, olağanüstü kurultaya gidildiğinde, olağanüstü kurultayın bu iki karma delege ile yapılması durumu asla söylenemez. 

Özdetle kongreleri yapılmamış il delegelerinin yanında, kongreleri yapılmış illerden yeni değil önceki delegeler yer alacaktır. Çünkü delege yapısı bir bütündür. Tüm delegeler seçilince, öncekilerin görevi sona erecektir. Ancak bakıldığında, yeni seçilenlerde bir çok hukuka aykırılıklarda söz konusudur.

OLAĞANÜSTÜ KURULTAY KONGRE SÜRECİNİ DURDURMAZ

- Olağanüstü Kurultay kararı alınırsa kongreler devam edecek mi?

Olağanüstü kurultay kararı alınması, kongreleri kendiliğinden durdurmaz. Kongreleri durdurmak için ayrı bir işlem gereklidir. Ancak öte yandan dediğim gibi, genel merkezin 17 Temmuz'dan sonra ne kongre öne alma, ne durdurma, ne erteleme, ne de kurultay tarihini belirleme yetkisi kalmamıştır. Siyasi partiler hukuku ve bu konudaki mevzuat ve uygulama her yönüyle ortadadır. Şu an yürüyen kongrelerle ilgili işlem yapma yetkisi olmayan bir genel merkez ile karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu süreçte yapılan veya yapılacak kongreler, o kongrelerde yaşanacak sorunlar söz konusu olduğunda, yetkisiz bir genel merkez nedeniyle, yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır.

- Olağanüstü Kurultay için noterden imza veren bir kurultay delegesinin yerine kongrelerde başka delegeler seçildiğinde, Genel Merkez 'Sen delege değilsin, senin imzan geçerli değil' diyebilir mi?

Genel merkezin 17 Temmuz sonrası bu konuda söz söyleme yetkisi kalmamıştır.

2012 tüzük değişikliğindeki hüküm de gözetildiğinde, tüm il kongreleri bütünlüğü içinde konuya yaklaşılıp, tüm il kongreleri tamamlanana kadar, önceki delegelerin bütünlük içinde hareket etmesi söz konusudur. Kongreleri yapmamış illerin yanına, kongrelerini yapmış il delegeleri eklenemez. Kongrelerini yapmış olanlarda da, önceki delegeler esas alınmalıdır.

Anayasa Mahkemesinin açık kararı da karşısında, ortaya çıkmış ve kullanılmış bir irade, bu yolla asla yok sayılamaz.

Burada esas alınan da delege tamsayısı değil, delege sayısıdır. Bu da mevcut olan, seçilmiş ve de doğal delegelerin sayısıdır. Bu olağanüstü kurultay için söz konusu olan seçilmiş delegeler 2012 olağan kurultayı için seçilmiş olan delegelerdir. Çünkü bu kurultaydan sonra delegelerin değişmesini sağlayacak henüz bir başka olağan kurultay yapılmamıştır. 35 nci olağan kurultayı için tüm delege seçimleri tamamlanana kadar durum bu şekildedir. Doğal delegeler ise, kurultayca seçilenlerin biten süresi karşısında, sadece 1 Kasım seçimlerinde seçilen milletvekillerinden oluşmaktadır.

- 2012 tüzük değişikliği bu konuda sorunları ortadan kaldıran değil, sorun yaratan hükümler mi içeriyor? 

Bir kere olağanüstü kongre toplanması konusunda Tüzükte, yasaya aykırı olarak seçimli veya seçimsiz diye iki ayrım yaparak, bu ikisi için de ayrı toplanma yetersayısı öngörülmesi, hukuk dışıdır. 

Yasa bu konuda delegelerle ilgili olarak, mevcut delegelerin üye "tamsayısının" değil, her durumda üye "sayısının" beşte birini yeterli görmüş iken, 2012 tüzük değişikliğinde, eğer olağanüstü kongre talebi seçimli değilse üye tamsayısının beşte biri, seçimli olacaksa bu seferde üye tamsayısının salt çoğunluğu koşulu aranmıştır. Bu hüküm, seçimli olağanüstü kurultay taleplerini engelleyen, yasaya aykırı ve genel merkez hakimiyetini ve mutlakiyetini artıran, CHP'ye yakışmayan bir hüküm olmuştur. Açık yasa hükmüne rağmen, böyle aykırı bir tüzük hükmü konulabilmesi, parti içi demokrasiyi ağır derecede zedeleyen bir durumdur.

2012 tüzük değişikliğinde, kurultay delegelerinin, iki kurultay arasında görev yapacağı, yenileri seçilince eskilerinin görevinin sona ereceği hükmü konulmuştur. İllerin bir kısmı tamamlanıp bir kısmının tamamlanmadığı durumda, tamlanmayan yerlerden haliyle eski, tamamlanan yerlerden de yeni delegelerin katılımıyla karma bir durum yaratılması düşünülemez. Her durumda, bütünlüklü bakışla, eski delegelerin esas alınması gerekmektedir. 

Görevden alınma üzerine atanan ilçe başkan ve yönetimleri yerine 30 gün, il başkan ve yönetimi yerine 45 gün içinde "eski delegelerle" kongre yapılması durumu yasada açıkça ifade edilmiştir. Burada da, olağanüstü kurultay zamanında yapılsaydı, hangi seçilmiş delegeler esas alınacaksa, onların dikkate alınması gerekmektedir. 

TÜM İLLER BİTENE KADAR ESKİ DELEGELER ESAS ALINIR
Delege seçimlerinde illerin kısmen tamamlanması, yani bazı illerin bitirilmesi bazı illerin henüz bitirilmemesi durumunda, bu yeni tamamlanan yerlerde, tüzüğe 2012 de eklenen "yenileri seçilmekle eskilerinin görevinin sona ereceği" kuralının, eskileri sona erdiren biçimde algılanıp, öte yandan yeni seçilen delegelerin de, tüm delegelerle birlikte bütünlük içinde değerlendirilme kuralı uyarınca gözetilmeyecek olması karşısında, bu gibi kısmi tamamlanma durumunda, her ne kadar tüzük hükmü karışık ve belirsiz bir ifade yöntemi içermekte ise de, böyle bir tabloda, tamamlanan illerin bu durumda hiç gözetilemeyeceği gibi bir sonuca da asla varılamaz. Tüm iller bitirilene kadar, eski delegeler esas alınır. 2012 tüzüğü, neresinden bakarsanız, bam başka sorunlara yol açan bir tüzük metni...   

- Genel Merkez olağanüstü kurultay için delegelerin imza verememesi amacıyla il kongrelerini öne çekebilir mi? Kongrelerin ilanı için tüzüğün hükmettiği süre bu duruma engel mi? 

Genel merkezin, 18 Temmuz 2015 tarihi itibariyle, il kongrelerini, durdurma, erteleme, öne alma yetkisi kalmamıştır. Yapacağı böyle bir işlem, hukuken sakat olacaktır. Öte yandan, yasalarda öngörülen süreler asla ve asla alınacak kararlarla kısaltılamaz. Bu konuya yönelik çok açık Anayasa Mahkemesi kararları da söz konusudur. Tüzükteki sürelerde yasaya uygun olarak öngörülmüş sürelerdir. İl ve ilçe kongre için yasa ve tüzükte öngörülen ilan ve kongre süresi, her durumda gözetilmek durumundadır, böyle bir kararla bertaraf edilemez. Aksi durum parti içi demokrasi kurallarına da ayrıca aykırılık yaratacaktır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler