Onu yaşarken bilemedik amma! Hiç değilse...

O'nu yaşarken bilemedik amma! Hiç değilse...

Son aylarda Mardinli Sultan Köse (arkadaşın soyadı da çok ilginç! İyi ki ‘köse’ olmuş, ya bir

de 'uzun' olaydı!) ile ilgili haberleri bolca okuma ve seyretme şansımız oldu!

2.47’lik boyu ile “dünyanın en uzun boylu insanı” olarak Guinnes Dünya Rekorlar kitabına girmeyi başaran Sultan Köse, sadece Türk insanının değil, dünya insanlarının da yakından tanıdığı bir “fenomen” olma yolunda hızla ilerliyor…

Son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “dünyanın en uzun boylu adamına” Ankara – Pursaklar’da bir daire verdiğini öğrendik… Hatta hatta verilen dairelerin kapılarının da değiştirilme talimatı bizatihi Başbakan Erdoğan tarafından yetkililere iletilmiş!

Yani anlayacağınız, “dünyanın en uzun boylu adamı” olmak, Sultan Köse’ye bazı kapıların “kendiliğinden” açılmasını da beraberinde getiriyor. Öylesine ki, İngiliz TV kanalı Sultan Köse için bir de belgesel film çekecek!

Yani sizin anlayacağınız Mardinli Sultan Köse “dünyanın en uzun boylu adamı” olma avantajını çok daha uzun yıllar kendisini gündemde bırakacak malzemeleri de beraberinde yaşatıyor…

GELELİM ÇANKIRILI SATILMIŞ SEVER’İN HİKAYESİNE…
Sözcü18.com yazı ailesinin önemli isimlerinden İbrahim Zencirci ile Şubat 2010 ayı içerisinde birlikte gerçekleştirdiğimiz Çankırı ziyaretimizde, her zamanki gibi yine Arasta yollarında gezerken “Bak sana ne göstereceğim” uyarısıyla mola verme ihtiyacı hissetmiştim.

Durduğumuz yer bir ayakkabıcı dükkanının önüydü… Dışarıda da çoğunlukla lastik ve spor ayakkabılar sergileniyordu! Ancak lastik ayakkabıların içerisinde bir hayli dikkat çekecek ebatta tek lastik ayakkabı bulunuyordu!

“Bunun sahibini biliyor musun?” diye karşılaştığım soruya hangi cevabı vermeliydim ki? Doğal olarak “hayır” dedim! Ve bu cevapla birlikte karşımda “tebessüm eden” bir İbrahim Zencirci portresi bulmam hiç de zor olmadı!

İşte, Seydiköyü’nde Hamdi'den olma, Fatma'dan doğma ve evin tek oğlu, Ankara – Gençlik Parkının çadırlarında 3 yıl, vatandaşa “Dev adam” sloganları ile sergilenmiş ve 23 yaşında hayata veda etmiş Satılmış Sever’le ilgili araştırmam o gün, Arasta’da İbrahim Zencirci’nin bana bakarak sergilediği “tebessüm” ile başladı.

Zencirci ile yine birlikte gerçekleştirdiğimiz Çankırı ziyaretinde, ilk durağımız Eldivan’a bağlı Seydiköy’dü…

7’sinden 70’ine kadar her Çankırılı’nın Hacı Murad-ı Veli’nin köyü olarak yakından bildiği Seydiköy’e vardığımızda güneş tepeden ayrılmış, batışa doğru hızla yol alıyordu.

Köyün içinden geçerek dışına doğru, yani ulaşmaya çalıştığımız mezarlık merhum Hacı Murad-ı Veli hazretlerinin türbesine çok yakın olması, aradığımız ve hayata çoktan veda etmiş olan Satılmış Sever’in mezarını da bulmamızı kolaylaştırdı.

Seydiköy muhtarı Mehmet Karadut’un yardımları ile kendimizi 2.40 m boyunda ve 195 kg ağırlığında yaşama veda eden Satılmış Sever’in mezarının başında buluverdik.

Mezar taşındaki bilgilere göre 15 Şubat 1936’da doğan ve 9 Aralık 1959 yılında vefat eden Satılmış Sever’le ilgili ilk bilgileri köy muhtarı Karadut’tan alırken, ilk etapta aktarılanlar beni “tatmin edecek düzeyden” çok uzakta bilgilerdi…

Ancak, yine de Seydiköy muhtarı Mehmet Karadut’un konuyla ilgili katkılarını yadsımak istemem. Satılmış Sever’in İstanbul’da yaşayan akrabası ile ilgili verdiği telefon numarası, bu yazının sizlere ulaşmasında adeta “kilit” rolünü oynadığını da itiraf etmeliyim.

ÇANKIRI’YI TANITIM İÇİN HANGİ FIRSATLAR KAÇMIŞ!
Seydiköy'den ayrılırken İbrahim Zencirci ile birlikte garip duygular içerisindeydik! Geride bıraktığımız köyün ismi Hacı Murad-ı Veli ile biliniyordu… Ama ne gariptir ki, 1940 ve 50’li yıllarda yaşamış, boyu ve kilosu ile (tahminimiz o ki) zamanının “dünyanın en uzun boylu adamı” ünvanını elinde tutan Satılmış Sever’in varlığından, köy muhtarının dahi “kırıntı bilgilere” sahip olması taşıdığımız “garip duyguların” başlangıcını teşkil ediyordu!

Çankırı’yı tanıtmak için yıllardır “gösterilmeyen” çabaların altında, 3 yıl gibi bir süre Ankara – Gençlik Parkının panayır çadırında sergilenen “Dev Adam”, zamanının ve daha sonraki kuşakların kaçırdıkları “tarihi fırsatın” hangi boyutlarda olduğunu da hissediyor olmak, Zencirci ile birlikte benim de “ruh halimizin” sür’atli bir şekilde bozulması için önemli gerekçeler olsa gerek…

Çankırı’ya kadar tek kelime konuşmadan geldik!

ŞAKİR SEVER: MEZARINI BEN YAPTIRDIM!
Ankara’ya dönüşümde yapmam gereken ilk iş Milli Kütüphane’nin arşivlerine girerek Satılmış Sever’le ilgili 1955-58 arasında başta Ulus gazetesi olmak üzere Güneş ve Adalet gazetelerinin sayfalarını taramak oldu!

Ya benim beceriksizliğim ya da o günkü gazete idarecilerinin “görmezliği”, 3 yıl gibi uzun bir süre Gençlik Parkı çadırında sergilenen “Dev Adam” Satılmış Sever’le ilgili tek kare fotoğraf ya da habere ulaşma şansını bulamadım!

Bu arada notlarım arasına aldığım “akraba” Şakir Sever’e telefonla ulaştım. Kendisiyle yaptığım ilk görüşmede Şakir Beyin oldukça heyecanlandığını hatırlıyorum! Cep telefonunda resmini taşıdığı ve “amca oğlu” olan Satılmış Sever’le ilgili araştırma yaptığımı öğrenen Şakir Bey “Yıllar sonra amca oğlum ile ilgili araştırma yapan bir gazeteciyle tanışmış olmak beni fazlasıyla mutlu etti. Sizlere her türlü yardıma hazırım!” cümlelerini duyarken, Milli Kütüphane’de yaşadığım mutsuzluğun yavaş yavaş tükendiğini ve yerine “umutlarımın” yeşerdiğini hissediyordum!

Şakir Sever beye, Seydiköyü’ne gittiğimi, mezarını gördüğümü ve kendisine de köy muhtarı Mehmet Karadut sayesinde ulaştığımı aktardıktan sonra, “O mezarı ben yaptırdım! Ama mezarı yapan mermerciler 2.40 boyunda mermer kesiti bulamayacaklarını söylediler. Farkındaysanız mezarın boyu, rahmetlinin boyuna göre oldukça kısadır” derken, ilk ziyarette hemen fark ettiğimiz “tuhaflığı” da açıklamış oluyordu.

Şakir Sever “Babamın kardeşinin oğlu olan merhum Satılmış Sever, babamın anlattığı kadarıyla söyleyeyim ki oldukça uzun boylu ve iri bir adammış! O zamanlarda Ankara'daki bir Alman doktor, geçirdiği hastalığa Fil hastalığı teşhisi koymuş! (fil adam hastalığı) Ve bu hastalık nedeniyle yaşamı kısa sürmüş! 3 yıl kadar Ankara’da Gülhane Parkında (Gençlik Parkı olacak) çadırda vatandaşlara, yanında bir cüce ile birlikte göstermişler. Daha sonra köye gelmiş ve hastalığı ilerlediğinden dolayı kısa bir süre sonra ölmüş” derken, elinde, daha doğrusu cep telefonundaki ve sayfalarımızda sizlerle paylaştığımız “tek kare” fotoğrafı da bana gönderebileceğini söylüyordu…

Ve Şakir Sever o fotoğrafı bana gönderdi…

Fotoğraf 1: Dünyanın en uzun boylu adamı Mardinli Sultan Köse. Fotoğraf 2: İbrahim Zencirci ve Seydiköy Muhtarı Mehmet Karadut ile birlikte Satılmış Sever'in kabri başında. Fotoğraf 3: Ve sağlığında çoğu kimsenin farkında olmadığı Satılmış Sever sağında amcası Bahri Sever ve solundaki eniştesi Mehmet Er arasında. Bir de arada küçük bir çocuk var! O da Mahir Sever bugün hayatta... (Not: Fotoğrafın bu derece kötü olması, orijinalinin de çok kötü olmasından kaynaklandı. Ancak üzülerek belirtelim ki, ailenin elinde Satılmış Sever ile ilgili ikinci bir fotoğraf karesi mevcut değil!) VEDAT BEKİ (ÖZEL HABER)

Devam edecek.
(2 Nisan 2010, “İlk karısı olan teyze kızı intihar etti!”)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler