Seçimlere bir ay kaldı ve partiler mitinglerde ve medyada “ne kadar daha fazla oy alırım” hesabıyla propagandalarına devam ediyorlar. Her ne kadar siyasi üslup biraz dozunu aşıyor olsa da, ortalıkta kasetler dolaşıyor olsa da, neticede 12 Haziran’da bu seçim yapılacak ve Meclis tablosu yeniden şekillenecek.

Evet, Meclis tablosu yeniden şekillenecek ama bu şekillenme daha çok milletvekillerinin isimlerine yönelik olacak. Yani şimdi aday olmayanların yerine yeni isimler gelecek, o kadar… Meclis aritmetiği ise çok fazla değişmeyecek. Yani tablo yine aynı kalacak ve haliyle bu seçim de formaliteden öteye gitmeyecek.

Tablo nasıl mı aynı kalacak? Şöyle: Birinci parti yine Ak Parti olacak; ikincilik yine CHP’nin, üçüncülük de MHP’nin… Bunlara DTP’li bağımsızları da ekleyin, bugünkü tablo yine benzer şekilde ortaya çıkmış olacak.

Ben kamuoyu araştırmalarına ve anketlere pek güvenmem; onların ortaya çıkardığı rakamlara ve oy oranlarına itibar etmem. Çünkü bunların bir çoğu manipüle edilmektedir ve kimin ve kime yaptırdığına göre farklı sonuçlar sergilerler.

Yine de taraflı ya da tarafsız araştırmalar da gösteriyor ki bu seçimin galibi, yani birincisi belli. İkincisi de belli. Bunun tersi bir durumun ortaya çıkmayacağı da hemen hemen aşikar. Böyle olunca Meclis’te sandalye dağılımı bugünkünden pek farklı olmayacak. Kaset skandallarına rağmen MHP de barajı aşıp Meclis’e gireceğine göre 13 Haziran sabahı Türkiye bugünkü manzaranın aynısıyla uyanacak.

Hani, sonucu önceden belli olan maçlar olur ya, aynı hesap, bu seçimin de galibi baştan belli. Yine de prosedürü tamamlamak adına bu seçim yapılacak ve her partiden değişik isimler Meclis’teki yerlerine alacaklar. Dolayısıyla, söylenecek olan şu: Bu maç bitti, önümüzdeki maçlara bakalım…