Sözcü18 Haber Merkezi'nin dün gece yayımladığı "Mahalle 'enkaz' altında, 'bazı' Yaranlar göbek atmada!" başlıklı haberimize gelen olumlu-olumsuz tepkiler Çankırı'nın gündeminin ilk sırasına oturmasına neden oldu.

Özellikle yaran ocağını yakan Merkez'e bağlı ismini vermediğimiz köyde düzenlenen 'Yaran'a katılanların içinde bulundukları kötü durumdan çıkabilme adına 'çaresizlik' olarak adlandırabileceğimiz yorumlarını da anlayışla karşılayarak, konuyu Çankırı'da 'Yaranların Ağası' olan isim Ahmet Absarılıoğlu'nun önüne koyduk ve son yaşanılanları değerlendirmesini istedik.

Ahi Yaran Meclisi Gençlik, Eğitim, Kültür ve Dayanışma Derneği ile Anadolu Sohbet Gelenekleri Yaren Dernekleri Federasyonu Genel Başkanlığı görevini birlikte yürüten Ahmet Absarılıoğlu; Sözcü18'in "Yaran Ağalarının Ağası olarak; Geride bıraktığımız Cumartesi ve Pazar günleri size bağlı olan yaran derneklerinde yakılan 'yaran ocakları'nın programlarında sazlı-sözlü program yaşandı mı?" sorusuna bakın nasıl cevap verdi:

"Öncelikli olarak şunu ifade edeyim ki yaşadığımız bazı olaylar nedeniyle insanlarımızın milli ve manevi duygularına dokunamadığımızı görüyorum. Defalarca ifade etmemize karşın, bir ve beraber olabilme, sevinçleri paylaşabilmek kadar acıları da birlikte yaşayabilmeliyiz. Ancak bunu nedense başaramıyoruz. Biz Çankırı Merkez'de yaran ocağımızı yaktık. Gece duamızla birlikte deprem bölgesindeki kardeşlerimizin acılarını 'nasıl dindirebiliriz' sohbeti ile sürdürdük. İşin saz-eğlence kısmını iptal ettik ve dağıldık. Bizimle birlikte Elazığ ve Malatya'da yaşanan deprem sonrası Sakarya'daki derneğimiz de 1 Şubat tarihinde gerçekleştirecekleri programı dahi ileri bir tarihe ertelediler! Keza Afyon-Sandıklı'da cumartesi günü yapılacak program da ertelendi. Kütahya-Simav'daki derneğimiz yakacakları ocakların paralarını deprem bölgesine gönderme kararı aldı. Haberinizde yer verdiğiniz görüntüleri izledim. Biz derneklerimize bu günlerde böylesi davranışlardan uzak durulmasını defaatle söylüyor ve yapmayın-etmeyin diyoruz. Böylesi günlerde milli ve manevi duygularımızı samimi olarak aynı noktada buluşturamıyorsak burada bir eksiklik var demek ki! Bizler bir ve beraber olalım diye yola çıktık. Bu yolun da diken ve taşlarla dolu olduğunun farkındayız. Şunu net olarak söyleyebilirim ki Federasyonumuz çatısı altında hiçbir derneğimizde ocaklarımız geride bıraktığımız hafta yanan ocaklarımızda saz çalmadı, yaranlarımız oynamadı. Böylesi günlerde oynayarak-zıplayarak ocak yanmaz."