Yeni Başkandan ilk mesaj

Yeni Başkandan ilk mesaj

Diyanet İşleri Başkanı Prof.

Dr. Mehmet Görmez, "Cumhuriyetle yaşıt olan Diyanet İşleri Başkanlığı, yerleşik geleneği, kurumsal devamlılığı, gündelik politikalarının dışında kalan siyaset üstü duruşu ve herkesi kuşatan hizmet anlayışıyla daima milletimizin teveccüh ve takdirini kazanmıştır. Bu yöndeki ilkesel kararlılığı bundan böyle de devam edecektir" dedi.

Görmez, göreve başlaması dolayısıyla yayımladığı mesajda, çok ağır ama onurlu, çok büyük ve şerefli bir emanet olan Diyanet İşleri Başkanlığı görevinin kendisine tevdi edildiğini belirtti.

Bu ulvi yolda en büyük temennisinin istikamet üzere ayağı sürçmeden Allah'ın rızasına uygun olarak görevini layıkıyla yapmak olduğunu belirten Görmez, şunları kaydetti:

"Bu vesileyle Cumhuriyet tarihi boyunca Diyanet İşleri Başkanlığı görevini ifa eden ve bize zengin bir miras bırakan bütün saygıdeğer başkanlarımızı rahmetle, şükranla ve minnetle yad ediyor, ülke sathında olduğu gibi dünyanın dört bir yanında insanlığa hizmet eden teşkilat mensuplarımızı ve aziz milletimizi gönülden selamlıyorum.

Diyanet İşleri Başkanlığı Anayasa'nın 136. maddesi ve özel kanununda yer alan hükümler gereği laiklik ilkesi doğrultusunda bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle yükümlüdür. Başkanlığımız bu görevin getirdiği sorumlulukları müdrik olarak sunduğu din hizmetini İslam'ın temel kaynakları olan yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin sünneti ışığına, yüzyıllar içinde oluşan dini bilgi birikimi eşliğinde, bütün insanlığın ulaştığı kazanımları da dikkate alarak, bütün mensuplarının özverili gayretleriyle ve toplumun her kesimini kuşatacak şekilde sürdürme azim ve kararlılığındadır."

DİN, TOPLUM VE DEVLET ARASINDAKİ İLETİŞİM
Görmez, dinin insanların özgür iradeleriyle tercih ettikleri, kendilerine dünyada esenlik içinde yaşamayı, ahirette de ebedi kurtuluşa ermeyi temin eden ilahı bir çağrı olduğunu belirterek, dolayısıyla temel görevlerinin İslam dininin bu aydınlık çağrısıyla 21. yüzyıl insanını buluşturmak için var güçleriyle çalışmak olduğunu kaydetti.

Ezeli ve ebedi hakikat adına topluma manevi yönden rehberlik etmenin, bütün mahlukata karşı sorumluluk duymayı gerektirdiğini ifade eden Mehmet Görmez, bu yüzden din hizmeti görevini sadece mihrap, minber ve kürsüyle sınırlandırmanın bir yanılsama olduğunu, çünkü dinin kişinin varlığını anlamlandıran ve ona hayata ve ölüme dair nihai anlam haritası sunan en doğru ve en yetkin kılavuz olduğunu bildirdi.

Görmez, dinin doğumundan ölümüne kadar insan hayatının her evresinde zorunlu olarak bulunduğunu belirterek, dinin insana iç huzuru ve yaşama sevinci vermesinin ise ancak bilgiye dayanan ahlak eksenli bir dini aydınlanma ve yüksek insani erdemleri kazanmakla mümkün olabileceğini ifade etti. Görmez, bunun sağlanmasının da aynı nitelikleri taşıyan din gönüllüsü görevlilerle mümkün olabileceğini bildirdi.

Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşundan bu yana din, toplum ve devlet arasındaki iletişim ve etkileşim konusunda son derece hassas olduğunu belirten Görmez, mesajında şu ifadelere yer verdi:

"Bu bağlamda her zaman İslam'ın temel sabiteleri ve kaynaklarına bağlılığı ilke edinirken, dinin ve dini bilginin özgünlüğü ve özgürlüğünün sürdürülmesi hususunu ön planda tutmuştur. Aynı zamanda toplumun gelenekleri, gerçekleri, ihtiyaçları ve değişimi konusunu da göz ardı etmemiştir.

Cumhuriyetle yaşıt olan Diyanet İşleri Başkanlığı, yerleşik geleneği, kurumsal devamlılığı, gündelik politikalarının dışında kalan siyaset üstü duruşu ve herkesi kuşatan hizmet anlayışıyla daima milletimizin teveccüh ve takdirini kazanmıştır. Bu yöndeki ilkesel kararlılığı bundan böyle de devam edecektir. Başkanlığımızın halkımız karşısındaki saygınlık ve etkinliğini artırmak ve teşkilatımıza toplumun ihtiyaçlarına paralel olarak yeni ufuklar ve derinlikler kazandırmak öncelikli ödevimizdir.

Yüzyıllar boyu bu topraklarda seher vaktinde Ezan-ı Muhammedi ile başlayan gün, yatsı vakti yine Ezan-ı Muhammedi ile tamamlanmıştır. Mabetleri, mihrapları, minberleri, kürsüleri hep ilahi rahmet çağrısının yankılandığı yerler olmuştur. Allah'ın izniyle sonsuza kadar bu böyle olacaktır. Bize düşen bu çağrıyı yenilemektir. Bize düşen bu çağrıyı bugünün insanlığına duyurmaktır.

Diyanet İşleri Başkanlığı mensupları olarak biliyoruz ki bu ulvi çağrının, bu mukaddes davetin bugün her zamankinden daha estetik, daha nezih bir dil ve sada ile duyurulması gerekmektedir.

Ancak şerefelerden, kürsülerden, mihraplardan, minberlerden yükselen çağrıya insanların karşılık vermesini istiyorsak, yani insanın hakikate kulak vermesini ve davete icabet etmesini arzu ediyorsak, öncelikle çağrımıza ne kadar sahip çıktığımızı, insanları neye, niçin davet ettiğimizi bilmek, hesaba çekilmeden kendimizi hesaba çekmek durumundayız. Müftü olarak, vaiz olarak, imam-hatip olarak, müezzin olarak, Kur'an öğreticisi ya da Kur'an talebesi olarak, erkek ya da kadın cemaat olarak. Aksi halde bu nefis muhasebesini, bu öz eleştiriyi yapmazsak, neden aramızda bu kadar kalbi kırık insan olduğunu, mesela mübarek gün ve gecelerimizi, bayramlarımızı bile neden bir ruh şölenine çeviremediğimizi, anlamsız kin ve öfkelerle neden kardeşliğimizi yaraladığımızın cevabını bulamayız."

''MİLLETİMİZ DİNİN FARKLI YORUMLARINA
SAYGIYLA YAKLAŞIYOR''
Çağın sivil inisiyatifin ve bireyin özgürlük alanının olabildiğince genişlediği bir çağ olduğunu belirten Görmez, dinin de özü ve tabiatı itibariyle sivil olduğunu, dini müesseselerin ise din hizmetlerini planlı, programlı ve organize biçimde topluma sunulabilmesinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıktığını bildirdi.

Görmez, Diyanet İşler Başkanlığının halkın din hizmeti taleplerine cevap vermek için var olduğunun bilinciyle din alanındaki sivilliği dikkate alacağını belirtti. Bunun tarihi gelenekleriyle de uyumlu olduğunu kaydeden Görmez, İslam öğretisinde ne dini kurumlar, ne de din adamlarının dinin mutlak otoritesi olduğunu, asıl otoritenin dinin asli kaynakları ve bu kaynakların güvenilir bir yöntemle anlaşılması ve yorumlanması sonucu elde edilen bilgi olduğunu aktardı.

Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığının bu bilginin toplumun her kesimiyle paylaşılması konusunda üzerine düşeni yapacağını bildirdi.

Milletin yıllar boyunca İslam'ın farklı yorumlarına saygı çerçevesinde yaklaştığını, diğer din mensuplarıyla da barış ve güvene dayalı bir yaşamın tesisine önemli katkı sağladığını anlatan Mehmet Görmez, mesajında şu ifadelere yer verdi:

"Başkanlığımız dini ve tarihi kültürümüzden tevarüs ettiğimiz bu anlayışın bugün de sürdürülmesine katkı sağlama iradesindedir. Bugün her zamankinden daha fazla şefkat ve merhamete muhtaç bir dünyada yaşıyoruz. Daha çok maddi refah, daha ölümcül silahlar, daha çok gürültü, aşırı bilgi kirliliği, başta aile olmak üzere çocuk, kadın, gençlik ve toplumun diğer kesimlerini tahrip eden zehirli aygıtlar, ahlaki değerleri çürüten etkili ağlar ve acımasız menfaat savaşları günümüz insanını birbirine düşman ediyor, güçsüzleştiriyor ve yalnızlaştırıyor. Manevi değerlerin olabildiğince örselenip çöktüğü, dinin diriltici nefesinin hayata değmediği ve merhamet yüklü sesinin yankılanmadığı bir dünyada ne birey, ne aile, ne de toplum ayakta kalabilir. Çağın zayi ettiği bu yitik, güçsüz ve himayeye muhtaç kesimlere dinin merhametli ve diriltici soluğunu ulaştırmak dini olduğu kadar insani görevlerimizdendir.

İslam'ı korku ve şiddet ile özdeşleştirmek isteyenler, Allah'ın dini ve insanlar arasında duvarlak örerek sadece biz Müslümanlara değil, bütün insanlığa çok büyük bir kötülük yapıyorlar. Buna karşılık İslam alemi ise maruz kaldığı haksızlıklara rağmen bir an evvel nifak ateşini söndürmek, İslam'a mensubiyetin hakkını vermek ve barış ikliminin teminatı olmak zorundadır. Zira İslam, ezelden ebede barışın ve esenliğin dinidir.

Çağlar boyu bir çınar gibi yeryüzünün kalp merkezini, Mekke'den İstanbul'a, Buhara'dan Üsküp'e, Kahire'den Cakarta'ya kadar geniş bir coğrafyayı himayesine alarak medeniyetler inşa eden Müslümanlar, bugün bir kez daha adalet isteyen insanlığın umudu olmak durumundadır. Esasen bu umut sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın hasreti ve özlemidir."

"BİLGİNİN ULAŞMADIĞI YER KALMADI"
Küresel ölçekte yaşanan gelişmelerin toplumlar arası ilişkilerde olağanüstü yeni durumlar ortaya çıkardığını belirten Görmez, iletişimin ve insani ilişkilerin yaygınlaştığı günümüzde dünyada bilginin ulaşmadığı bir yer kalmadığını, ilişkilerde şeffaflığın yaygınlaştığı ve dünyada açık toplum anlayışının hakim olduğunu ifade etti.

Diyanet İşleri Başkanlığının insanlık camiasıyla ortak inanç, tarih, coğrafya, insani ve ahlaki değerlerden kaynaklanan ilişkilerinin söz konusu olduğunu vurgulayan Mehmet Görmez, hizmet alanında sahip oldukları tecrübe ve birikimi herkesle paylaşmayı, ortak bağların güçlendirilmesi ve bugün insanlığın sorun alanlarına ilişkin çözüm arayışlarına katkı olarak gördüklerini kaydetti.

Görmez, teşkilatın din hizmeti sunarken Türkiye'nin din alanındaki bilgi birikimi yanında, İslam aleminin ve dünyanın sahip olduğu zengin tecrübeden de yararlanmayı önemsediğini aktardı.

Mehmet Görmez, mesajını şu ifadelerle tamamladı:

"Bu ağır ve onurla vazifeyi samimiyetle ifa ederken, ön yargılarımızı aşarak ve eksiklerimizi görerek insanların vicdanlarını uyandırmak, gönüllerine giden yolu bulmak durumundayız. Sesimizi duyuramadığımız ve dinin rahmet iklimini ulaştıramadığımız hiç kimse bırakmamalıyız. Bu uğurda olanca gücümüzle çalışırken Cenab-ı Hakk'ın inayetinin hep bizimle birlikte olmasını diliyor, Kurban Bayramı'nın İslam dünyası ve bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyorum." (Kaynak: haberturk.com-aa)
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler