İdris Şahin: Fezlekeye geçici madde çare değil

İdris Şahin: Fezlekeye geçici madde çare değil

AKP Çankırı eski milletvekili Av. İdris Şahin, KARAR gazetesinin 'Görüşler' sayfasında gündemi değerlendirdi. İşte o yazı

Dokunulmazlık tartışmaları bir kez daha gündemde. AK Parti, Meclis’teki dosyaların tek seferde ele alınmasını teklif etti, muhalefet alternatif önerdi. Peki, çözüm ne? AKP eski Çankırı Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu eski Başkan Vekili İdris Şahin kaleme aldı: Fezlekeye geçici madde çare değil

"Yasama dokunulmazlığı milletvekilleri ve dışarıdan atanan bakanlara vazifelerini bir baskı altında kalmadan serbestçe ifa edebilmelerini sağlamak için verilmiş bir imtiyaz olup, 1982 Anayasası’nın 83. maddesinde düzenlenmiştir. Günümüzde her ülke anayasası konu ile ilgili farklı bir sistemi benimsemekle birlikte çoğunluğu yasama dokunulmazlığına yer vermektedir. Bunun istisnası, Hollanda ve Yeni Zelanda ülkeleridir. Yasama dokunulmazlığı mutlak ve geçici olmak üzere iki türlüdür. Mutlak dokunulmazlığa yasama sorumsuzluğu da denir. Buna göre milletvekilleri, Meclis çalışmaları sırasındaki oy ve sözlerinden dolayı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Bu dokunulmazlık milletvekilliği görev süresi sona erse dahi devam eder. Geçici dokunulmazlık ise milletvekillerini görev yaptıkları süre içerisinde koruyan ve parlamento üyeleri hakkında suç işlediklerinden bahisle parlamentonun izni olmadan tutulamayacağı, sorgulanamayacağı, tutuklanamayacağı ve yargılanamayacağını içeren bir durum olup, buradaki amaç ise milletvekilinin keyfi kovuşturma ve cezaya maruz kalmasını önlemektir. Bu dokunulmazlık, milletvekilliği sona erince kaldırılan bir dokunulmazlık olup, bu halin görev süresi içerisinde mevcut Anayasa’ya göre iki istisnası vardır. Bunlar;

Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrasında ifade edilen ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ( ölüm, ağır hapis ve 10 seneden fazla hapis cezasının gerektiren suçlar ağır cezayı gerektiren suçlardandır.) Suçüstü hali ise “ işlenmekte olan suç” olarak tarif edilmektedir.

Seçimlerden önce soruşturulmasına başlanmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesinde ifade edilen devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyet’i ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler, Anayasa ile tanımlanan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini sağlamaya çalışmak bu kapsamdadır. Kısacası hiçbir koşulda milletvekilliği dokunulmazlığına sahip kişiler Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrasında sayılan suç tipleri nedeniyle dokunulmazlık zırhından istifade edemeyeceklerdir.

 Ne dokonulmazlık dosyalarının bir seferde geçici Anayasa değişikliğiyle çözümü, ne de sadece HDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırmak siyaseten doğru bir tercih değildir. 

Anayasa Mahkemesi de, yasama dokunulmazlığının bir amaç olmadığını, milletvekillerinin halkın iradesini Meclis’e tam olarak yansıtması, milli iradenin eksiksiz gerçekleşmesini sağlama aracı olduğunu ifade etmektedir. Anayasa koyucunun 83. maddede yasama dokunulmazlığına yer vermesindeki güttüğü saikin, hiç şüphesiz milletvekillerini keyfi ve asılsız ceza kavuşturmalarından ve tutuklamalarından korumak olduğu açıktır. Bu kurum, milletvekillerinin iktidar tarafından tahrik edilebilecek keyfi, zamansız ve esassız suç isnadı altında bırakarak, ceza kovuşturmalarıyla geçici bir süre için de olsa yasama çalışmalarından alıkonmasını önlemek, milletin temsilcilerine görevlerini yapabilmeleri için tam bir güven ve hürriyet sağlamak amaçlarını gütmektedir. Bu nedenle parlamenter demokrasilerde, milletvekili dokunulmazlığının mutlaka bulunması zarureti vardır. Kapsamı ve uygulaması ise her ülkede farklılık gösterir. Türkiye’de zaman zaman dokunulmazlıkların kaldırılması gündeme gelmiş olmakla beraber, hiçbir zaman doğru bir zeminde ve suhuletle tartışabilme imkânı bulamamıştır. Maalesef bugün de benzer bir duruma tanıklık etmekteyiz.

Dokunulmazlığın kaldırılması gündemi, özellikle 7 Haziran sonrası HDP’li vekillerin terör örgütü PKK’ya yönelik eylem ve söylemlerinde gösterdikleri tavır nedeniyle yüksek tonla konuşulur hale gelmiştir. Zira terörle mücadelede yüzlerce şehit verdiğimiz, Ankara ve İstanbul başta olmak üzere canlı bomba şeklinde onlarca insanımızın hayatına mal olan saldırıları üstlenen teröristlerin cenazeleri ve sonrasında kurulan taziye çadırlarındaki görüntüler toplumun kahir ekseriyetini derinden yaralamış, bir o kadar da milli birlik ve kardeşliği zedeleyen, sağduyu duvarımızın çatladığını gösteren görüntülere sahne olmuştur. Bu nedenle toplumda oluşan infiale göre Ülkeyi yöneten siyasi iktidar ve Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerin dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda gündemi meşgul eden açıklamaları olmuştur. Ancak yukarıda da ifade ettiğim gibi bu konu tarihsel gelişimi dikkatle incelendiği üzere anayasalara konulurken çok titiz bir çalışma ve öngörü ile dercedilmiş olup, yeniden yapılacak bir düzenlemede de kılı kırk yarmak suretiyle bir değişikliğin tesis edilmesi gerekmektedir.

Bana göre öncelikle, terör konusunda teröre yardım ve yataklık eden milletvekilleri yönünden, Anayasa’nın 14. maddesi kapsamına ilaveten açık bir tanımlama yapılarak, Anayasa’nın 83. maddesinin 2. fıkrasında bir değişiklik yapılmak kaydı ile suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili Meclis’in kararı olmadıkça, tutulamaz, aracı ve adresinde arama yapılamaz, hakkında tutuklama kararı verilemez. Ağır cezayı gerektiren suçüstü ve terör suçlarına veya terör amacıyla işlenen suçlara katılma ile Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır, şeklinde değiştirilmelidir. Milletvekili hakkında, bu istisna dışında, seçimden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi ancak üyelik sıfatının son bulması veya Meclis tarafından dokunulmazlığın kaldırılması ile infaz edilebilir. Dokunulmazlığın devam ettiği sürede dava ve ceza zamanaşımı işlemez.

Yapılacak değişiklikle, geçmişte yaşadığımız tutuklu milletvekilleri sorununu bir daha yaşamayacağımız gibi terör suçlarına destek olanların yargılanmalarının önündeki dokunulmazlık engeli de ortadan kaldırılmış olacaktır. Düzenleme ile, bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili hakkında, soruşturmanın yapılabilmesinin önü açılacak, ancak milli iradenin parlamentoya tam yansımasını engelleyecek olan milletvekilinin gözaltına alınması, tutuklanması, aracının ve evinin aranması gibi parlamentonun işlevsel fonksiyonunun yerine getirilmesini engelleme, kısıtlama ve tehdit gibi baskılardan uzak, tam ve bağımsız yasama faaliyeti imkanı tanımaktadır. Yine bu düzenleme ile milletvekilinin yargılanmasının, görev süresinin bitimine ertelenmesi de ortadan kalkacak, milletvekili bağımsız yargı önünde suç işlemiş ise yargılanabilecek ancak cezasının kesinleşmesi halinde, infazı milletvekilliği görevinin sonuna bırakılacaktır.

Bahsettiğimiz değişiklikler ancak Anayasa’da yapılabilecek değişiklikle mümkün olması nedeniyle parlamentoda nitelikli bir çoğunluk aranacaktır. Yani en az 367 milletvekilinin desteği ile mümkün olan bu değişiklik gündemimizi meşgul eden bu sorunun çözümünü sağlayacaktır. Kamuoyunda tartışılan sadece HDP’lilerin dokunulmazlığının Meclis tarafından mevcut Anayasamıza göre kaldırılması fikri, teknik olarak mümkün ise de siyaseten doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Yine ana muhalefet partisinin tüm dokunulmazlıkların kaldırılması talebi de dayanaksız, bir o kadar da yersiz ve parlamenter sistemle örtüşmeyen bir taleptir.

Yargının tam bağımsız olmadığı parlamenter sistemlerde dokunulmazlıkların kaldırılması muhalefet için açık bir tehdittir. Her koşulda ülkede yargı bağımsızlığı olmadığını iddia eden ana muhalefet partisi bu talebi ile kendi topuğuna kurşun sıktığının ya farkında değil ya da sadece iktidar partisini siyaseten zor durumda bırakmak için böyle bir söylem geliştirmektedir. Burada asıl görev iktidar partisine düşmektedir. Çözüm yolları ararken demokrasiden taviz vermeden terörle mücadele etmenin meşru yollarını bulmak ve en uygun çözüm formülünü parlamentodan geçirmek iktidarın görevidir. Ancak ne kamuoyuna yansıyan tüm dokunulmazlık dosyalarının bir seferde geçici Anayasa değişikliği yapmak suretiyle çözümü, ne de muhalefet partisinin yani MHP’nin talebi gibi sadece HDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmak siyaseten doğru bir tercih değildir.

Dokunulmazlıklar konusunda parlamentoda yapılacak her hareket ve değişikliğin millet nezdinde yaratacağı etki iyi düşünülmelidir.

Çare demokratik sistem içerisinde bana göre var olan Anayasa’nın 14. maddesindeki düzenleme Cumhuriyet savcılarına terör suçlarını işleyenlerin “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü” bozmayı hedeflediklerinden bahisle soruşturma başlatabilme imkanı tanımaktadır. Zira ülkemizde faaliyet gösteren PKK terör örgütü ve türevlerinin bir tek gayesi vardır, o da ülkenin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaktır. Hal böyle olmasına rağmen Cumhuriyet savcılarımız yeni bir terör tarifi yapılmasını istiyorlarsa bunun yolu da Anayasa değişikliği ile mevcut Anayasa’nın 14. maddesine terör suçları ve terörü desteklemek amacıyla işlenen suçları somutlaştırmak ve 83. maddenin ikinci fıkrasını da buna göre düzenlemek gerekir.

Bu düzenlemenin zamanı da hiç şüphesiz AK Parti’nin 1 ay içerisinde Meclis’e sunmayı düşündüğü yeni Anayasa teklifi içinde olmalıdır. Bakalım muhalefet partileri bu düzenlemeye hangi oranda destek vereceklerdir. Hatırlatmak isterim 24. Dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na AK Parti’nin sunmuş olduğu Anayasa teklifinde de mevcut dokunulmazlık maddesinde değişiklik öngörülüyordu. Bu nedenle AK Parti’nin yeni Anayasa taslağında dokunulmazlıklar konusunda yapacağı düzenleme son derece önemli olup, atacağı her adımda bir sonraki aşamayı görmesi gerekir. Dokunulmazlıklar konusunda parlamentoda yapılacak her hareket ve yapılacak değişikliklerin millet nezdinde yaratacağı etki çok iyi düşünülmeli, pişman olacağımız bir adım ise asla atılmamalıdır."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler