Milletvekili Şahin TBMMde konuştu

Milletvekili Şahin TBMM'de konuştu

CHP Grubunun araştırma önergesi aleyhine parti grubu adına söz alan Çankırı milletvekili Av. İdris Şahin...

AK Parti Çankırı Milletvekili Av. İdris Şahin, bugün (22 Ekim 2013) saat 15.00'de TBMM Genel Kurulu'nda CHP Grubu'nun araştırma önergesi aleyhine grubu adına bir konuşma yaptı. Milletvekili Şahin'in konuşma metni şöyle:

"Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi'nin 2011 genel seçimlerinde halk tarafından seçilmiş olmalarına rağmen değişik gerekçelerle 7 milletvekilinin cezaevinde tutulmaları, hukuki durumlarını araştırmak, gerekli yasal düzenlemeleri belirlemek ve en nihayetinde tutukluluk hâllerinin sonlandırılması ile Meclis çatısı altında temsil görevlerine başlamalarını sağlamak adına Meclis araştırması açılması talebini içeren araştırma önergesi aleyhinde söz almış bulunuyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, şunu ifade etmek istiyorum: Konuşmamın bir bölümünde tutukluluk durumu ve tutuklamaya ilişkin tedbirlerle alakalı görüşlerimi, devamında da sayın hatiplerin burada özellikle araştırma önergesinin muhtevası içerisinde ifade etmedikleri ancak siyasi bir söylem olarak burada zikrettiği bir kısım açıklamalara cevap vermek istiyorum.

Sayın Başkanım, öncelikle meclis araştırma önergesinin hangi hâllerde verileceği ve kapsamının ne olduğu Anayasa'mızda açık şekilde ifade edilmiş durumdadır. Anayasa'nın 98'inci maddesi ve İç Tüzük'ümüzün 104 ve 105'inci maddeleri çerçevesinde Meclis araştırma önergesi verilir ve komisyon ancak bu şekilde kurulabilir. Ve komisyonun da yapacağı hadise, inceleyeceği hususlar Anayasa'nın 98'inci maddesinde "Belirli bir konuda bilgi edinmek için yapılan incelemeden ibarettir." hükmünü içermektedir.

Buradaki hatiplerin ifade ettiği hususları öncelikle usul açısından bir değerlendirmemiz gerekiyor. Burada ifade edilen konu, tamamıyla bağımsız yargının görev alanına giren bir konuda konuşmalar cereyan ediyor ve hepimizin Anayasa'ya sadakatle bağlı olduğumuza dair bu kürsüden yemin içerek göreve başladığımız bu Meclis'te Anayasa'nın 138'inci maddesi unutuluyor ve Anayasa'nın 138'inci maddesinde yargının tam, tarafsız ve görev alanları net bir şekilde ifade ediliyor ve orada da görülmekte olan bir davayla alakalı yargıya kimsenin müdahale etmemesi gerektiğini, yargıya kimsenin talimat vermemesi gerektiği ifade ediliyor. Ancak, hatiplerimiz maalesef burada bu söylemleri ve Anayasa'nın amir hükümlerini unutarak konuşmalarını sürdürdüler.

Elbette ki tutuklama, bir tedbir niteliğindedir ve istisnai bir kuraldır.

Özellikle, değerli hatipler, şunu çok netliğiyle buradan ifade etmemiz lazımdır ki hiçbir şart ve koşulda, zor kalınmadığı müddetçe ve Türk Ceza Yasası'nın -CMK'nın- 100'üncü maddesinde belirtilen tipler dışında tutukluma tedbirine başvurulmamalıdır ve tutuklama tedbirine başvurulduktan sonra, amacına ulaşıldıktan sonra da bu tedbirden dönülmelidir.

Ancak, burada ifade edilen hususlara bakıldığı zaman, özellikle ifade ediyorum ki hepimizin, şu Meclisin kutsiyetini ve millî iradenin dokunulmazlığını savunması gereken bu Parlamentonun üyeleridir. Oysa kürsüde isimlerini de zikrederek özellikle onların, tutuksuz kalması talep edilen vatandaşların tamamının eylemleri bu Parlamentoyu askıya almak için yapılan teşebbüsten ibarettir ve onların yargılamaları bu suç tipinden yapılmaktadır. Bunu lütfen vicdanlarınıza bir danışın ve millet iradesinin ne kadar önemli olduğunu bir sefer daha düşünün.

Evet, milletin seçtikleri maalesef seçildiği tarihler itibarıyla da tutuklu idi ve buna ilişkin özellikle bu araştırma önergesini veren Cumhuriyet Halk Partisi'nin Sayın Genel Başkanına, 11 Haziran seçimleri öncesinde yapmış olduğu bir canlı yayın programında bir sunucu sorduğunda -Adem Yavuz'un programında- Sayın Kılıçdaroğlu aynen şu şekilde ifade ediyor: 'Söz konusu Ergenekon sanıklarının adaylıkları hakkında hukuki bir tartışma devam ediliyor.' deniliyor. Bugün itibarıyla bu konu da farklı açıklamalar var. Sayın Genel Başkan, siz bu hususta ne diyeceksiniz?' diye sorulduğunda, bunların milletvekili seçilseler dahi çıkarılamayabileceğine dair görüşlerin ortalıkta dolaştığı bir dönemde Sayın Genel Başkan şunu ifade ediyor: 'Evet, çıkamayabilirler; bunu daha önce Sabih Kanadoğlu da açıklamıştı. Sonuçta yargının takdirine bağlı.' diyor. Bunu söyleyen, ana muhalefet partisinin Genel Başkanı. Bir Genel Başkanın bu sözüne itibar etmek de Parlamentonun seçilmiş milletvekilleri olarak bizim hepimize düşer ve bu sözün üzerine, özellikle Kanadoğlu'nun benzer yöndeki açıklamaları da ifade edildiğinde, yargının vereceği karara her şekliyle saygı göstereceklerini ifade etmişlerdir.

Ancak, daha sonraki aşamada ise, özellikle, seçimler sonrasında bu beyanı kendisine hatırlattığında, tamamen yargının bir darbesi olarak bu tutum değerlendirilmektedir. - Değerli milletvekilleri, biz, asla ve asla burada AK PARTİ milletvekilleri olarak ifade etmemiz gereken şu.

Biz, Anayasa'ya sadakatle bağlı kalacağımıza burada yemin içtik ve bu sadakatimizin gereği olarak da yargının bağımsız olduğunu her fırsatta ifade ediyoruz. Ve yargının işleyişine dair bütün düzenlemelerde, tutuklamanın bir tedbir olması gerektiğini ve tutuklamanın bir cezalandırma aracı olarak kullanılmaması gerektiğini ifade ediyoruz.

Ve bu şekilde, dördüncü yargı paketinde de, özellikle, tutukluluk durumunun devamı veyahut da tutuklamaya karar verildiğinde niçin tutuklama kararı verildiğinin veya devam gerekçelerinin özellikle ayrıntılı olarak yazılması gerektiğine dair yasal düzenlemeyi de bu Parlamentodan bizler çıkardık.

İşte, AK Parti iktidarı olarak, yine, ceza kanunlarında yapmış olduğumuz, Ceza Usul Kanunu'nda yapmış olduğumuz düzenlemelerle, kanuna, Ceza Muhakemeleri Yasası'nın 109'uncu maddesi ve devamında 'adlî kontrol müessesi' diye bir müesseseyi de dercettiren ve bu düzenlemelerin hayata geçmesini sağlayan da AK Parti iktidarıdır.

Şimdi, buradan, bunların hepsini unutarak sadece içerideki tutuklu milletvekillerinin durumunu burada yargının görev alanına girerek araştırma önergesi kapsamında değerlendirmeyi talep etmenin yersiz ve gereksiz olduğunu düşünüyorum.

Çünkü, buradaki düzenlemeler, tamamen… Yasama, yargı ve yürütmenin görev alanlarının farklı farklı olduğunun bilinmesinde de yarar var. Bizler Parlamentonun üyeleri olarak, hiçbir şekilde yargının görev alanına giren bir konuda müdahaleci olamayız.

Ve özellikle bir hatip arkadaşımızın da buradan ifade ettiği bir hususu özellikle ifade ediyorum. Buradan, ben, arkadaşlarımın sözlerine cevap vermeyi emin olun çok isterim.

Ama bu kürsüde, milletin kürsüsünde darbeye teşebbüsten mahkûmiyet almış ve kararı kesinleşmiş bir kişinin mektubunu okuyarak onu olası ihtimallere karşı o kadar insancıl bir tavırla sergileyen birinin laf atmalarına buradan karşılık vermeyeceğim. Hele hele, bir diğerinin ifade ettiği gibi, millet iradesini parmak demokrasisi hâline getirerek bu milletin kutsiyetine ve bu milletin seçtiklerine saygı göstermeyen bir hatibe de buradan emin olun karşılık vermeyeceğim.

Ama şunu çok çok iyi bilmelisiniz: İşinize geldiği zaman yargıya sarılıp onların söylediklerine itibar ederek 'Yargı bağımsızdır, tarafsızdır, onların vereceği karara saygılıyız.' diyeceksiniz, işinize gelmediği anda da yargıyı burada topa tutacaksınız.

Yok öyle bir şey! Burada yapmamız gereken, her zaman ve her koşulda hukukun üstünlüğüne inanmak ve hukukun üstünlüğünün gereği olarak hareket etmek. Nedir? Anayasa'nın 138'inci maddesinde de ifade edildiği gibi, görülmekte olan bir dava hakkında, asla ve asla burada, Parlamentoda bir müdahalede bulunmamız doğru olmayacak.

Değerli hatipler özellikle şunu ifade edeyim. Ben arzu ediyordum ki bayram sonrasında, gündemimiz belli, önümüzdeki süreçte bütçe gelecek, farklı konular gelecek, ana muhalefet partisinin Türkiye'deki muhalefet yapan değerli mevkidaşlarımızın Parlamentonun gündemini çok daha anlamlı konularla ve ülkenin gerçek ihtiyaçlarını meşgul edecek konularla getirerek burada bu çalışmaları gündeme getirmeleriydi. Ama şunun özellikle bilinmesini istiyoruz: Bizler AK Parti iktidarı olarak ve Parlamento çoğunluğu olarak hiçbir zaman, kimsenin tutuklu kalmasından yana değiliz. Herkesin adil bir şekilde, tarafsız, bağımsız yargı önünde hesap vermesi gerektiğine inanıyoruz ama bize buradan siz 'Yargıya talimat verin, yasama organı olarak yargının işine müdahale edin ve yargıya yol gösterin.' diyorsanız, kusura bakmayın, bunu da yapmayacağız.

Çünkü bizim yaptığımız Anayasa'ya sadakattir, bizim yaptığımız milletin bizden istediklerinin gereğini yerine getirmektir.

Bu duygu ve düşüncelerle araştırma önergesinin aleyhinde oy kullanacağımızı bildiriyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler