Atatürk Kurtuluş İlkokulu’nun unutulmaz müdürü Tahir Selenay

O yıllarda okula ilk adımını atan her talebe gibi; ben de "Eti senin, kemiği benim taahhüdüyle..." kara önlüğüm, kolalı yakalığımla Çankırı Atatürk İlkokulu’na yazıldım.

İlkokul 4. sınıfa kadar öğretmenim Zahide İnal Akdere idi. Emekli olunca, 5. sınıfı Süheyla Yazıcı öğretmenimiz okuttu. Atatürk İlkokulu’nun hemen yanında Kurtuluş İlkokulu vardı. Ticaret Lisesi Atatürk ilkokuluna taşınınca, Atatürk ve Kurtuluş İlkokulu birlikte tedrisata başladı ve adı Atatürk Kurtuluş İlkokulu oldu. Okulun bahçesinde Merkez Ortaokulu duvarına bitişik bir de barakası vardı. 1970 yılında mezun olduğum Atatürk ve Kurtuluş İlkokulu diplomamda Müdür olarak Tahir Selenay’ın imzası var. Tahir beyle okulda karşı karşıya gelmekten korkardık, gözümüze bir dev gibi görünürdü. Otoriter bir müdürdü Tahir Bey, fiziki olarak da çok heybetliydi. Okulumuzun her şeyiyle ilgilenir; eğitimin yanı sıra sağlık ve temizlik konularında da çok titizdi. Andımız ve İstiklal Marşımızı coşkuyla okurken mutlaka başımızda olur, müthiş bir kalabalık bizleri dışarıdan izler ve bitince de alkışlardı.

İlkokul 3. sınıfta iken, “zatürre” nedeniyle iki hafta okula gidemedim ve gördüğüm iğne, ilaç tedavisi sonrası iyileşip okuluma döndüm. Çocukluk işte, teneffüste koridorda arkadaşlarımla kovalaşırken bir anda kendimi Tahir Beyin karşısında buldum. Sanki duvara toslamıştım, başımı kaldırıp bakınca küçük cüssemle onu bir dev gibi gördüm, korkup panikledim ve öylece kala kaldım. Eğildi ve iri elleriyle yanaklarımı kavrayarak “Çocuğum daha yeni iyileştin, koşup terleyeceksin, bak yine hastalanacaksın!” diyerek, şefkatle başımı okşadı. Ogün anladım ki; o sert görünümlü, dev cüsseli adamın altın gibi bir kalbi vardı ve çokta merhametliydi... Hastalığımızı takip edecek kadar da öğrencilerine düşkündü.

Onun bizleri çocuğu gibi sevdiğine arkadaşımız Kasım Ülker’i elim bir kazada kaybettiğimizde sınıfımıza gelerek yaptığı duygu yüklü konuşmada gözlerinde buz kesen yaşlarla bir kez daha şahit oldum.

Tahir Beyin müdürlük yaptığı dönemde Atatürk Kurtuluş İlkokulu, bugünkü tabirle Çankırı’da tam bir markaydı. Önlüklerimizdeki kırmızı-mavi havalı rozetlerimizde bunun kanıtıydı. Okulun öğretmen kadrosu da efsane öğretmenlerden oluşuyordu.

tahir-selenay-resim-01.jpg

Rahmetli Tahir Selenay’ın Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümünde görev yapan küçük oğlu Prof. Dr. Mehmet Fatih Selenay’ı Dışkapı’daki çalışma odasında ziyaret ettim. Fatih Hocam; gözleri rahmetli anne ve babası gibi sevgiyle parlayan güzel insanlardan… Ziraat Fakültesini kazandığı yıl, öğretmenim Zahide Hanımın Ankara Bahçelievler’deki evinde kalmış. Ağabeyi Yusuf Rahmi Bey1950, Mehmet Fatih Bey 1953 doğumlu. Mehmet Fatih ismi; halası Saime Hanım’ın eşi Çankırı’nın tanınmış müzik öğretmeni Şükrü Dölen’in “İstanbul’un fethinin 500. Yılı” nedeniyle önermesiyle verilmiş.

Prof. Dr. Mehmet Fatih Beyin anlatımıyla babası Tahir Selenay:

"24 Nisan 1919 doğumlu babam Tahir Selenay, Çankırılı Hacıyusuflar ailesinden. Babası öğretmen Yusuf Rahmi Bey, annesi Behiye Hanım. İlk mektebi Şabanözü Mart köyünde okurken, orada öğretmenlik yapan babasının tayini nedeniyle Bolu’ya giderler. Baba genç yaşta vefat edince, Bolu’dan Çankırı’ya dönerler. Ortaokula Çankırı’da gider. Liseyi Kastamonu Sanat Okulunda okur, Balıkesir Öğretmen Okulu’ndan mezun olur.

tahir-selenay-kardesleriyle-resim-02.jpg

El becerisi mükemmeldi, evde hemen her aleti ve gereci mevcuttu. Bugünde kullanılır durumda onun yadigârı olan bu aletler. İlk tayin yeri (o yıllarda Çankırı’nın ilçesi olan) Eskipazar. Eskipazar’dan Çankırı’ya dönüyor. Karataş ilkokulunda öğretmenlik yapıyor, sonra da Atatürk İlkokulu Müdürü oluyor. Atatürk ve Kurtuluş ilkokulları birleştirilince de Atatürk Kurtuluş İlkokulu müdürü oluyor.

Başarıyı artırmak için; müdür, öğretmen, öğrenci diyalogu ve iletişimini daha aktif hale getirmek maksadıyla planladığı sistemi o yılların Çankırı’sında elektronik deha olarak bilinen radyocu Ferit Akalın’a anlatır. Akalın’ın kurduğu diyafon sistemi bir elektronik kutuya monte edilen düğmeleri olan basit bir cihazdı ama o günkü eğitim teknolojisi adına çok önemli bir yenilikti. Sınıflara kurulan hoparlör mikrofon sistemiyle hem dinleyerek ders akışını takip ediyor, hem de gerekli uyarılarda bulunarak öğretmen ve öğrencilerle doğrudan iletişim kuruyordu. Öğretmenler dersinin okul müdürünce dinlendiğini bilirlerdi. Eğitim de başarılı olmanın ilk şartının disiplin olduğuna inanırdı. 80’li yılların başında emekli oldu ve Çankırı’dan ayrılarak Ankara’ya yerleşti. 16 Ağustos 1990 yılında vefat etti. Kabri, Sarı Baba’dadır.

Annem öğretmen Sıdıka Hanım Çankırılı Hanağasıoğullarından. 4 Mart 1916 doğumlu idi. 10 Mart 1984’de Ankara’da Hakkın rahmetine kavuştu.

Babam Çankırılı çocukların eğitimi için gösterdiği hassasiyeti dışarıdan gelen öğrencilere de gösterirdi. Kütahya’nın Şaphane ilçesinden o zamanki Çankırı Astsubay Sınıf Hazırlama Okuluna bir öğrenci yerleştirmiş… Zamanla 20 Şaphaneli çocuk babamın ilgi ve gayretiyle astsubay okulu öğrencisi olmuş. Şaphaneliler de bu nedenle babamı çok severler ve memleketlerine gelsin isterlermiş. O kadar ki; Şaphane belediye başkanlığına aday göstermek için ısrarcı oldular.

Yıl 1965 annemle okuldayız. O an da okulun kapısını açık gören bir hanımefendi yanında genç kız çocuğuyla içeri girer. Kısa bir tanışma faslından sonra “Ben de öğretmenim” deyince, muhabbet başlar ve git gide koyulaşır… Askeri Okulda öğrenci olan çocuklarını ziyaret amacıyla Çankırı’ya gelip, otele yerleşmişler. Babam durumdan haberdar olunca, otelden eşyalarını alıp evimizde misafir etmek üzere Çankırı turundan sonra okul komutanına telefon ederek özel izin alır, birkaç gün bizde misafir kalırlar. Ardından 2 aile arasında yazışmalar başlar. Daha sonra eşi de gelir, Çankırı’ya ailece tanışırlar. Bekir Çavuşoğlu babamın manevi evlatlarından biri idi. Anne babamın bir evladıydı, hayatlarının son deminde en büyük güvenceleri oldu ve hep yanlarında bulundu."

tahir-selenay-okul-ogretmenleri-resim-02.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
4 Yorum