Oktay KILIÇASLAN

Oktay KILIÇASLAN

Ay'a dört şeritli duble yol yapacağız (!)

Kim inanır?!

Aşiretler, kabineler, cemaatler ve de tarikatlar adı altında örgütlenen bütün yapıların içerisinde, biat ve itaat kültürü hâkimdir. Biat etmek, çoğunlukla kişinin kendi rızası ile kabul ettiği bir yaşam şekli olsa da, zor ile, korku ile, tehdit ile biat ve itaat ettirilen kişileri de görmüyor değiliz.

Arap ülkelerinin tamamında olmasa da büyük bir çoğunluğunda biat kültürü ile yönetim şekli egemen sayılır. Ülkemizde ise, biat kültürü her ne kadar geçerli olmasa da! Bahsetmiş olduğumuz örgütlenmelerde hatta ve hatta, Devlet yapılanmasında, kamu kurum ve kuruluşlarında, bakanlıklar da, asayiş ile ilgili emniyet kuruluşları içerisinde bile bu kültürün hâkim olmaya çalıştığını veya insanların bu kültüre alışmasının sağlandığı, aynı zamanda zorlandığı da görülmektedir.

İtaat et rahat et!

Taraf olan bertaraf olur! 

Pejmürde ederiz!

Yok ederiz! 

Haddini bileceksin!  

İşten mi? Attıralım…

Sözleri ile birlikte, ötekileştirerek, ayrıştırarak, tehdit ederek, korkutarak İnsanları bir kaosa sürükleyecek şekilde yapılan açıklamaların ve de davranışların tamamı, bu kültürün hâkim olma çabasını göstermektedir.

Biat kültüründe, biat etmiş olduğunuz kişinin görüşlerine veya inançlarına, doğru veya yanlış fark etmez! Harfiyen uymak zorundasınızdır. 

Aksi!

Zinhar kabul edilemez. 

Her ne koşulda olursanız olun!

Sorgulamayan…

Araştırmayan…

Düşünmeyen…

Gelişmeyen…

Eleştirmeyen…

Sürekli gerileyen…

İtiraz edemeyen…

Baş kaldıramayan…

Mantık yürütemeyen…

Vicdani muhasebesi ve iradesi yok sayılan insanlar haline geliriz.

Bir kişinin üstünlüğünü ve egemenliğini kabul ederek! O kişinin düşüncelerine ve yaşam tarzına teslim olmuş, kendi hak ve özgürlüklerimizden vazgeçmiş, tamamen karşınızda ki yapının inisiyatifine bağlı olarak yaşayan, öz varlığını yitirmiş insanlar oluruz. 

Anlayacağınız! O dakikadan sonra köle ve kul oluruz… 

Sonrasında ise! Diktatörlük ile yönetilen bir topluma dönüştüğünüzü fark edersiniz. 

Orta Doğu'da bulunan İslam devletlerindeki akan kanın ve savaşların tek sebebi, devlet yönetimlerinde bulunan, biat ve itaat kültürünün varoluşudur.

Sorgulamayan, gelişmeyen, merak etmeyen, üretmeyen, sanayileşmeyen, icat etmeyen, teknolojiyi, ilimi, bilimi, çağdaş ve sosyal yaşamı desteklemeyen bütün yapılar yok olmaya ve parçalanmaya mahkumdurlar.

Bu yapıya maruz kalmamak için!

Ülkemizde; Profesörlerin, öğretmenlerin, velilerin hatta öğrencilerin bile şikâyetçi olduğu, eğitim sisteminin ciddi bir şekilde elden geçmesi gerekmektedir.

İcat eden, sanayileşen, teknoloji üreten, marka değerlerini sürekli artıran bir toplum yaratmak istiyor isek!  Bunu, ancak ve ancak bilime dayalı bir eğitim sistemi ile gerçekleştirebiliriz. 

Sonuç!

Hiç kimse; Bir ülkenin, biat ve itaat kültürü ile kalkınmasını, gelişmesini, sanayileşerek devleşen dünyada birinci sınıf ekonomiye sahip bir ülke olmasını, beklemesin.

Bilimselliğe ve teknolojiye önem vererek yaşayan toplumlar, Dünyamızın 100’lerce ışık yılı uzaklığında, “BU EVRENDE DÜNYA BİR TANE Mİ?” sorusuna cevap ararken!

Bizler ise; Ay'a dört şeritli duble yol yapılacağına inanarak yaşayan toplum haline geliriz.

40 Milyon hektarlık tarım arazilerimiz dururken!

Saman ithal eden,

Çok özür dilerim!

Gübre ithal eden, toplum oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar