ÇANDEF Kongresinden notlar!

ÇANFED olağanüstü genel kurulu Ömer Lütfi Özenç'in "başkan adayı" olarak hazırlamış olduğu liste ile, delegeden "olur" aldı...

Geçtiğimiz Cumartesi gecesi İbrahim Zencirci'yi Ankara'da (!) bırakarak İstanbul'a geldim... Tatil sabahı İstanbul'un beni oldukça sakin bir şekilde karşılaması, öğleden sonra yapılacak kongrenin de ayak seslerini veriyordu...

Haftalar öncesinde Ömer Lütfi Özenç'in "kongrede başkan adayıyım" şeklinde yaptığı açıklama ve akabinde "ikinci bir adayın" ortaya çıkmayışı delege üzerinde "heyecanı" önemli ölçüde ortadan kaldıran nedenlerin başında geliyordu... Bunun yanısıra yine gerek liste hazırlığı döneminde gerekse kongre sonrasında yaşanan "anti Mehmet Dereli"ciliği de kongrenin "örtülü sancısı" olarak gözlemlemek hiç de zor olmadı!

ANCAAAAK...
Mehmet Dereli
ile ilgili yaşanan tartışmaları bir kenara koyarak, kongre salonunda yaşanan diğer "tuhaflıkları" öne alma düşüncesindeyim. Konuklar arasında bulunan Rektör Prof. Dr. Ali İbrahim Savaş (takdim eden görevli, salondaki misafirleri teker teker sayma düşüncesiyle kürsüdeyken) adının ilk okunması ile birlikte kendisine yakışmayacak bir şekilde kürsüye çıktı ve delegeden "üniversiteye yardım" talebinde bulundu!

Doğaldır ki öncelikle göreve geldiği günden bu yana yaptıklarını da "kısaca" anlatarak!

Zahir, nerede olduğunun farkında olmasa gerek! Onun da ötesinde ilk kez bir federasyon genel kuruluna konuk olan Rektör Savaş, "Üniversite olarak İstanbul'da yaşayan Çankırılı için hayli önemli olan böylesi bir stk'ya üniversite olarak gerek proje gerekse mevcut projelerin hayata geçirilmesi konusunda her türlü yardıma hazırız" (!) mesajı vermesi gerekirken, "göreve geldikten 1 hafta sonra kaçacaktım" (!) cümlesiyle söze başlayıp, işi "yardımlarınızı bekliyoruz"a getirmesi, günün birinci komedisiydi!

ADEM CAN'IN SÖZCÜ18 RAHATSIZLIĞI!
Rektör Savaş'la "kürsüde söz alma" yolu açılmıştı! Bu kez sahneye Ankara'dan gelen Çankırı Dernekler Federasyonu (!) Başkanı Adem Can çıktı... Kürsünün de biraz ufalmasıyla (!) boyunun çok rahat görüldüğünü ifade ederek söze başlayan Can, Çankırı Caddesindeki federasyon binasının dış cephesi için belediyenin 7 milyar 300 milyon vergi çıkardığını, ancak bunu 3 yıldan bu yana yaptıkları girişimlerle ödenmemesi yolunda karar aldırdıklarını belirterek "Biz o duvar üzerinden her yıl bir trilyon liralık tanıtım yapıyoruz" diyerek başka bir iş yapmalarına gerek kalmadığını belirtti!

Adem Can, siyasi parti genel başkanları ve genel merkezleri hedef alan "Önümüzdeki seçimlerde listelerde kazanılacak yerlerde Çankırılı isimler olmazsa, Ankara'da bağımsız adaylar çıkaracağız! Bakalım gücümüz neymiş. Hep birlikte göreceğiz" (!) diyerek salona heyecan getirme gayretine girdi!

Ve sözlerini "Elden dost olmaz. El bugün parasını kazanır yarın gider. Bizler içeride birbirimizle çok ser kavga yaparız. Ama bizi yabancı eleştiremez. Dışarıdan bizlere gelecek her türlü eleştiriye de yekvücut olarak karşı durmasını biliriz. Elalemin lafına bakmayın" (!) diyerek Sözcü18'i ve şahsımı hedef alan cümleleri sarfetmekten nedense imtina etmedi! (Toplantı sonrası aldığım bilgiye göre "Önüme 'kısa kesiniz' notu gelmeseydi daha devam edecektim" şeklinde sözlerini de sarfetmiş)

Doğaldır ki, "ötegeçeli" olduğumdan dolayı sataşmaya "yanıt hakkımı" kullanamadım! Ancak, Çerkeş Belediye Başkanı sayın Şükrü Tarhan "benim yerime" kibar bir şekilde Adem Can'a öylesine bir "çaktı" ki, "tabela federasyon başkanı" olarak çatının başına yıkıldığını anlamıştır! (pişkinliğinden dolayı ihtimal vermiyorum ama en azından salondakiler anladı!)

KONGREYE HEYECAN GETİREN İSİM: MUSTAFA ÖZDEMİR
Olağanüstü kongrede Divan'a verilen listelerle birlikte, salondaki hareketlilik kendisini gösterdi. Delegeler, ellerindeki listeleri incelediğinde "kendilerini" bulamayanların homurtuları ile varlıklarını belli etmeye başladılar!

Divan Başkanı Şaban Odabaşı'nın "Faaliyet raporu üzerinde söz almak isteyen var mı?" şeklindeki sorusuna delegelerden işadamı Mustafa Özdemir'in söz istemesi ve kürsüde "Genel kurulun havası çok farklılaştı. Geçtiğimiz 9 aylık süre içerisinde bu farklılaşma kendisini daha çok gösterdi. Çankırılı insanın davasının formatının oturması gerekir. Ancak gördüğüm hava yanlışa gidiyor. Beni karabasanlar basıyor" (!) sözleri "gündem dışı" olarak değerlendirilerek Divan Başkanı tarafından kesildi!

Özdemir "dilek ve temenniler" bölümünde ikinci kez söz alarak "Ben görev alacak yeni yönetimin vaatlerini en yakından takip edeceğim! Şayet verilen vaatlerden en ufak bir sapma olursa gerekeni hem vallahi hem billahi yapmaktan çekinmeyeceğim" (!) diyerek, başta da belirttiğimiz "Mehmet Dereli" fenomenliğine göndermeler yapmaktan geri durmuyordu!

SEN NE DÜŞÜNÜYORSUN!
Kongre salonundan aktardığım bu notlar çerçevesinde birçok dostumun "Sen ne düşünüyorsun?" sorusunu da sorduğunun farkındayım...

İfade edeyim ki; ÇANDEF'in bugünkü hali (yeni yönetim) uzun zamandır yaşanan kan kaybını telafi edecek ve gecikmiş projelerin hayata geçirilebilmesi açısından önemli bir şanstır. Ve yeni yönetimin de bu şansı olabildiğince verimli bir şekilde değerlendireceğine yürekten inanıyorum.

Ancak, ÇANFED ve ÇASOYAF olarak ayrı ayrı mahallerde yapılan kavgaların bundan böyle çok daha belirgin bir şekilde ve sadece Mehmet Dereli ismi üzerinde sürdürüleceğini düşünüyorum! Her ne kadar Ömer Lütfi Özenç olası kavgaları önleme yolunda çok çok gayret gösterecektir! Ancak bu gayretin ne derece başarılı ya da etkin olacağını hep birlikte yaşayarak göreceğiz.

Mehmet Dereli, bugüne kadar kendisi üzerinde yapılan bunca tartışmaya "kapalı kapılar ardında" bazı yanıtlar vermiş olabilir! Verdi de! Ancak, bunu "kamuoyu önünde" nedense yerine getirmedi!

Mehmet Dereli, günler öncesinden başlayan tartışmaları bir şekilde sonlandırmak zorundadır! Bunun yöntemi de "Sayın Dereli..." ile başlayan köşe yazıları ile olmaz! Ya kendi köşesinden ya da kendisinin uygun gördüğü sayfalardan bu tartışmaları bitirecek açıklamayı yapmak zorundadır...

Benim ÇANDEF kongresi ile ilgili notlarım doğaldır ki bu yazdıklarımla sınırlı değil. Özellikle Çankırı Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Eşref Harmandar'ın "2011 yılı Vakfımızın 25. kuruluş yılına tekabül ediyor. 25. Yıl etkinlikleri Çankırı insanına yakışır şekilde kutlanacaktır" mesajı, salondakileri ne kadar heyecanlandırdı bilemem ama, ben hayli heyecanlandım... Hele hele Vakıflar Genel Müdürlüğünden tahsis edilen yerin ihalesinin de tamamlandığı haberi ile birlikte bu mesaj, soğuk pazar gününde içimi ısıtmayı becerebilmişti...

YENİ SAYFAMIZ HAYIRLI OLSUN...
Öte yandan günler öncesinden sizlere duyurduğum yeni imajımızla ilgili çalışmalar, benim yoğun programım yüzünden biraz gecikti. Yaklaşık bir haftadır sizleri Sözcü18'den mahrum bıraktık. Yaşanılan bu durum için derin hoşgörünüze sığındığımı bilmenizi isterim. Ancak, sizler de hak verirsiniz ki, "teknik değişim" de biraz ter akıtmak istiyor. Ancak şunu da  belirteyim, verdiğimiz arayı önümüzdeki 48 saat içerisinde telafi edecek haberlerle kaldığımız yerden devam ettiğimizi sizler de göreceksiniz.

Bununla birlikte Sözcü18 yazı ailesine katılan Serdar Yalçın, Ömer Lütfi Kanburoğlu ve İstanbul Çankırılılar Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Eşref Harmandar'a "hoş geldiniz" diyor, yeni sürprizlerimizin hız kesmeden devam edeceğini müjdelemek istiyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.