
Misafir Kalem
CHP kapanıp, örgütü dağılmadıkça, hayallerdeki "Yeni Türkiye" kurulamıyor
Uzunca dizi olacak. Okunmaya değer mi bilemiyorum. Kıt aklımın olaylara bakışını özetleyip, kişisel hesabımda kalacakları yazıyorum.
19 Mart 2003'ü hatırlıyor musunuz? 1 Mart 2003'ü hatırlayan çoktur da nedense bu unutulur. TSK'nın Irak'a gönderilebilmesine ve NATO uçaklarının Türk hava sahasını kullanmasına izin veren tezkeredir. Fidan'ın ABD'den izin alması ile yapılan 19 Mart 2025 darbesi ile güzel bir denk geliş.
Bence bugün yaşananlar, 1 Mart 2003'de Irak savaşında NATO birliklerinin, Türkiye topraklarında konuşlanmasına izin veren tezkerenin reddi ile başlayan sürecin, bugüne sarkan devamıdır. RTE'nin Bush'a verdiği söz, TSK'nın açık onayı olmadığından ve Deniz Baykal ile AKP içindeki bir grubun direnişi ile reddedilmişti.
Tezkerenin kabulü için propaganda yapanlar ve RTE, ihaleyi, TSK'ya ve CHP'ye kestiler.
Bugün ortada TSK yok, Deniz Baykal yok, o dönemde direnen AKP'nin kurucu kadrosu yok... O tezkereye direnenlerden ayakta kalanlar ve partileri CHP yoğun saldırı altında.
Birkaç gündür "siyaset mühendisliği" konusunda yazıyorum. Basit tanımı ile siyaset mühendisliği, "toplumun zaaflarını kullanarak; manipülasyon, algı yönetimi veya yanlış bilgi gibi tekniklerle, bireylerin oy tercihlerini, kabullerini, amaç doğrultusunda yönetmektir" diyebiliriz.
Siyaset mühendisliği ekipleri, geçmişte yazılı ve görsel basın, sinema, TV gibi araçları kullanılırken bugün faaliyetlerinin tamamına yakınını sosyal medya üzerinden yürütüyorlar.
Sosyal medyanın, eski araçlara kıyasla çok daha düşük maliyetle, çok daha geniş kitleye ulaşma gücü, siyaset mühendisliğini daha kolay hale getirdi.
Yaşadığımız basit iki örnek, ABD Başkanlık seçiminde Elon Musk'ın Twitter'ı neden satın aldığını gösteren "Trump'a seçimi ben kazandırdım" açıklaması ve engellenen @ekrem_imamoglu'nun X hesabı ile açtığı yeni @CBAdayOfisi hesabının baskı altına alınmasıdır.
Gündem gazete ya da TV'lerden değil; X, TikTok,IG 'den takip ediliyor
Türkiye, Fethullah Gülen Cemaati ile büyük bir siyaset mühendisliği denemesine sahne oldu: Müslüman Demokrat akım!
Cemaat'in ekonomik ve bürokratik gücü çoktu ama her zaman asıl sorun, bugün de Altun'un dilinden düşürmediği "kültürel hegemonya"nın aşılmasıydı. O işi de geleneksel liberal, eski solcu; gazeteci, akademisyen, yazar, kanaat önderlerini kullanarak aştılar.
Bu grubun, her dönemde, Cumhuriyet ve kurucuları ile sorunu oldu. Tamamı çok iyi okullarda ve yurt dışında eğitim görmüş, literatürü yutmuş bireylerden oluşur. Bu "birikim"den (!) yoksun olan siyasetçi ve siyasi kurumların yaşadığı yetersizlik kompleksi, onları onay makamı haline getirir. Ki okumuşlar arasında da bu gruplara bağlılık göstermek zorunluluktur çünkü kültürel alanda görünmeleri izinlerine bağlıdır.
Sınıfsal temele dayanmayan siyasi görüşleri, dünyanın ve ülkenin gidişatına hızla uyum sağlayacak şekilde, tekrar üretilir ve güçlü çevreleri tarafından hakimiyet kurmaları sağlanır.
Turgut Özal ile başlayan serbest piyasa döneminde hızla yeni ekonomik sistemi desteklemeleri ve normalde sohbet etmeyi gereksiz görecekleri Özal'dan "devrimci"
yaratma çabaları örnektir. Ki bugün de Şimşek'e verilen destek benzerdir. Bütün ekonomi kitaplarında yer alan, basit finansal araç oyunlarını, "mucizevi, katlanılırsa adeta ülkeye çağ atlatacak" görüşler olarak yansıtıyorlar ve yoksullaşma tabi ki umurlarında değil.
Cemaat, Liberallerle; Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Abant Toplantıları, Dinler Arası Diyalog faaliyetleri ile kurduğu ilişkinin semeresini, devleti yeniden kurgularken aldı.
Bugüne benzer sahte delilli, gizli tanıklı; Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davalarında, liberal tayfa, geçmişten gelen rövanşist duyguların da etkisi altında, cemaatin beklediğinden fazlasıyla tüm hukuksuzluklara göz yumdu.
Cemaat‘in yayın organı Zaman ve liberallerin yayın organı Taraf gazetesi ortaklığıyla yürütülen "yetmez ama evet" kampanyası sonucu kabul edilen 2010 anayasa değişikliklerinin ülkeye getirdikleri de hepimiz tarafından biliniyor.
ABD'nin tezkere kırıcı olarak gördüğü ilk hedef olan TSK bitirildi ve ülke denkleminden çıkartıldı. Cemaat'in siyaset mühendisliği denemesi, yerini almaya çalıştığı "müesses nizam" tarafından zorlandığı 15 Temmuz 2016 darbesi ile yıkıldı. Sonrasında, AKP-MHP ortaklığı ile kurulan Dinbaz-Irkbaz ortaklığı, ayakta kalan son "tezkere direnişçisini" yıkarak, yeni bir düzenin mühendisliğini yapmaya girişti.
Hedef CHP... 2022'de başlayan mücadelede, Cemaat'ten ağzı yanmış, tecrübeli liberal kanattan alamadıkları açık desteği üretmek için Özer Sencar'dan yardım istedikleri düşünülebilir.
Sencar'ın deyimi ile "saygın ve yetkin" genç liberal akademisyenler, tanınmış birkaç tecrübeli gazeteci, gelişmiş YouTube kanalı ile ilk raund Mayıs'23 kazanıldı.
Son ve ölüm kalım raundunu seyrediyoruz. Sorun hiç bir zaman Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş, Baykal, Özel... isimler değil. TSK'dan sonra ikinci ayağın da kırılması. CHP kapanıp, örgütü dağılmadıkça, hayallerdeki "Yeni Türkiye" kurulamıyor.
2022 projesine devam edeceğim...
Not: Bu yazı; Sn Selim Akmen'in X'te yeralan 'Arnavut Selim @DarlamaRadyosu isimli hesabında yer alan floodundan (Arka arkaya bir konu hakkında birbirini devamı olan cümleleri ayrı ayrı tweet olarak atmak) derlenmiştir.
SELİM AKMEN KİMDİR?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 1986 yılı mezunu.
MKS DevO A.Ş.'de Genel Müdür. Emekli.
Halen dokuz8haber.net'te köşe yazarı