Kesintisiz şapşallık

 

28 Şubat “postmodern” darbesinin en doğal ve etkili sonuçlarından biri de sekiz yıl kesintisiz eğitimin uygulamaya sokulmasıydı. Her işe burnunu sokmayı adet haline getirmiş omzu kalabalıkların dayatmasıyla devreye giren bu sekiz yıllık kesintisiz eğitimle birlikte, laikçi-ulusalcı-jakoben kesimin yüreklerine su serpiliyor ve derin bir oh çekiyorlardı. Çünkü onların korkulu rüyası olan imam-hatiplerin önü kesiliyor ve böylece ülke büyük bir tehlikeden korunmuş oluyordu. Öyle ya, imam hatip okulları bu ülkeye ait değillerdi; uzaydan gelmişlerdi. Bu okullarda okuyan gençler de birer uzaylıydı; onları bu okullara gönderen anne-babalar da uzaylıydı. Ne işi vardı uzaylıların ülkemizde? Maazallah, bu uzaylılar yarın ülkemizi ele geçirirlerse halimiz nice olurdu?

Bu kararı alanlar ve alınmasına destekler çıkanlar ve çıktıktan sonra da alkış tutanlar ne hikmetse bu kararı alırken halka sormadılar, halka danışmadılar, halkın görüşünü almadılar. Biz yaptık oldu, var mı itiraz eden dediler; postal, süngü ve silah karşısında zaten hep boyun büken halkımızın itiraz edecek hali olmadığından bu sistemi getirip millete dayattılar.

12 yıl kesintili eğitim gündeme gelince muhalefetin malum ve meşhur korosu “vay efendim, bu sistemi halka mı sordular, çocuklarımıza mı sordular, böyle şey mi olur?”diye zıpladılar ya, işte şimdi de birileri onlara aynı soruyu soruyor: “Siz sekiz yıllık kesintisiz eğitimin goygoyculuğuna soyunurken halka mı sordunuz? Çocuklarımıza mı sordunuz?”

Ana muhalefet lideri kendisine uzatılan mikrofona aynen şunları söylüyor: “12 yıl kesintili eğitimin ne olduğunu kimse bilmiyor. Anne babalar bilmiyor. Çocuklar bilmiyor. Biz bilmiyoruz.” Adam haklı ise, gerçekten bilmiyor ise bu kadar yaygara ve “istemezük”çülük niye? Neden Ankara’da ve diğer şehirlerde alakalı alakasız onca kişi toplanıp gösteriler yapıyorlar, polisle çatışıyorlar? Eğer Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi, kimse bu sistemin ne olduğunu, ne getirdiğini ne götürdüğünü bilmiyorsa, meydanları hayır nidalarıyla dolduranlar ne diye yırtınıyorlar; bilmedikleri bir sistemi niye protesto ediyorlar? Ya da bu meydandakiler bir şeyler biliyorlarsa niye gidip Kılıçdaroğlu’nu aydınlatmıyorlar da adamı cahil bırakıyorlar?

Eğer bilmeyen varsa basitçe söylüyorum: 4+4+4, eskiden bildiğimiz 5+3+3’ün tekrar geri getirilmesidir. Eskiden ilkokul, ortaokul, lise vardı. İsteyen beş yıl ilkokul okur, isterse ortaokula, daha sonra isterse liseye devam ederdi. Şimdi de benzer sistem sözkonusu. Lakin bu kez eğitim “kesintisiz.” Buradaki husus, ilk dört yılın ardından çocuklar ikinci dönemde ilgi ve isteklerine göre okulları tercih edecekler.

Muhalefetin kaygısı ve sıkıntısı, ikinci dönemde, imam hatiplerin tekrar devreye girecek olması. Ya çocuklar yine imam hatip okullarını tercih ederse? Ya ülke irtica tehlikesiyle karşı karşıya gelirse? Türkiye ya İran olursa? Vs.vs.. Yani bildik teraneler.

Başbakan’ın “onlar sekiz yıl kesintisiz eğitimi tanklarla getirdiler biz oniki  yılı demokrasiyle getiriyoruz” sözü bazı kesimleri rahatsız etmiş olabilir. Bu bazı kesimleri tahmin etmek zor değil. Bunlar, seçim sandığıyla, demokrasiyle iktidara bir türlü gelemeyen ve sıkıştıkça askeri göreve davet eden, demokrasiden ve millet iradesinden nasibi almamış kişiler. Bu gidişle de asla iktidar olamayacağı aşikar olan bu kesimin, şimdiki iktidarın uygulamalarından tırsmasını bu açıdan normal karşılamak lazım.

İster beğenin ister beğenmeyin, bu iktidardakiler halkın oylarıyla geliyorlar ve millet iradesinin tecelli ettiği Meclis’te çoğunluğu elde bulunduruyorlar. Halkın kendisine verdiği icazetle de kendi program ve vaatleri doğrultusunda karar alıyorlar ve uyguluyorlar. Bundan gocunabilir, tepki gösterebilir, kızabilir, eleştirebilirsiniz ama bunlar mevcut durumu ve gerçeği değiştirmez. Meydanlara çıkıp izinsiz gösterilerle tepki göstermenin tek doğal sonucu olur, o da soğuk kış gününde polisin sıktığı suyla donmak, biber gazıyla zehirlenmek..

Çözüm, neyi bile protesto ettiğini tam olarak bilmeden meydanlara çıkıp trafiği felç etmek değildir. Çözüm,  rakibinizden çok daha iyi plan ve projeler üretmek, bunları siyasi programa dökmek, bu programla halkın huzuruna çıkmak, halkın teveccühünü alarak iktidara gelmek ve “daha güzel” olduğuna inandığınız bir icraat sergilemektir. Gerisi boştur, boş teneke gibi tıngırdamaktır.

Her şeyden önce de, insanlar önce neye karşı olduğunu ve niçin karşı olduğunu iyice araştırıp, öğrenmeli, sonra bilinçli şekilde karşı koyacaksa koymalı, destekleyecekse desteklemeli.. Körü körüne, sırf bu iktidar yapıyor diye bir şeye karşı çıkmak şapşallıktan öte bir şey değildir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
1 Yorum