Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Ömer Lütfi KANBUROĞLU

Milletvekili maaşları

TBMM geçtiğimiz günlerde milletvekillerinin maaşlarında yeniden düzenleme yaptı; özellikle emekli milletvekillerinin maaşları ile bir artışa gidildi ve milletvekilliği yaptığı halde hizmeti ve süresi dolmadığı için vekillikten emekli olamayanların durumlarında emekli olmayı kolaylaştırıcı tedbirler alındı.
 
Gelir düzeyinin çok düşük olduğu ülkemizde böyle bir uygulama doğal olarak kamuoyunun büyük tepkisini çekti.
 
Bu konuda yapılan savunmalar “milletvekillerinin aldıkları maaş yetmiyor” şeklinde özetlenebilir. Örneğin Meclis Başkanı milletvekillerinin “bir düğüne gittiğinde taktıkları altın”, Burhan Kuzu da “milletvekillerinin misafirlerinin Ankara’ya geldiğinde yatacak yer ve ağırlama giderlerinin yüksek” olmasını örnek gösterdi. Bunların hepsi doğrudur; doğru olan bir başka şey de ülkemizdeki milletvekilliği algısının ne kadar yozlaştığıdır.
 
Bir milletvekilinin görevi düğün dernek gezerek insanlara altın takmak, Ankara’ya gelen seçmenlerine yatacak yer ve iaşelerini temin etmek, hastanelerde yatak ayarlamak olmamalıdır. Eğer görevinizin bu olduğunu düşünüyorsanız size 11.000 lira değil 111.000 lira bile yetmez.
Kamuoyundaki tepkilerin sebebi milletvekillerinin “fazla maaş” alması değil, “hak etmedikleri” bir maaşı almalarıdır ve özellikle emekli olduktan sonra aldıkları maaş hususudur.
 
Bırakınız özel sektörü, kamuda öyle genel müdürler vardır ki milletvekili maaşından çok daha fazla ücret almaktadırlar. Hatta birçok kurumda daire başkanları bile milletvekili maaşına denk ücret almaktadırlar. Özel sektörden bahsetmiyorum; adam kazandığı parayı canı nasıl isterse harcar. İsterse yanında çalıştırdığı insana 100.000 dolar maaş verir buna karışamayız ama kamu öyle mi? Sizin benim vergilerimle ödeniyor bu maaşlar; mesela TRT’de insanlar maaş alsın diye hepimiz daha fazla elektrik parası ödüyoruz, bu adil bir durum mu?
 
Milletvekillerinin maaşları görev yaptıkları süre içerisinde hakikaten azdır, bence bu ücret 50.000 lira civarında olmalı ama sadece görev yaptıkları süre içerisinde…
 
Emeklilik ise farklı bir olaydır, emeklilik bir sigorta klozudur.
 
Satın almadığınız bir hasarı veya riski sigorta şirketinin size ödemesini bekleyemezsiniz. Nasıl ki otomobilinizin sigortası yoksa hasarı kendi cebinizden yaptırıyorsanız emekliliğin de bundan farkı yoktur. Sadece milletvekilleri için değil kamudaki bütün “ballı” emeklilikler için söylüyorum; emeklilik, hayatınız boyunca çalışarak ödediğiniz bütün primlerin ortalaması alınarak hesaplanmalı, öyle son iki sene genel müdürlük yaptım, iki sene milletvekilliği yaptım diye değil.
 
Asıl sıkıntı, prim ödeme gün süresi dolmadığı halde hasbelkader milletvekili olup daha sonra “ben milletvekilliğinden emekli olamıyorum” diyenler yüzünden çıkıyor.
 
Problemin adil çözümü, bu durumda olanları “Ali Cengiz oyunu” ile sisteme dâhil etmek değil, çarpık emeklilik sistemini düzeltmek olmalıdır.
 
Yani asker, polis, savcı, hâkim, genel müdür, müsteşar ayırım gözetmeksizin bütün kamu görevlilerini tüm çalıştıkları süre içerisinde ödedikleri pirim ortalaması üzerinden zamanı geldiğinde emekli etmektir. Yoksa bu general al sana şu kadar maaş, bu müsteşar al sana da bu kadar, bu milletvekili sana da bu kadar diyerek ulufe dağıtmak değil. Kimin parasını kime veriyorsun? Hak etmediği halde bir insana bu milletin alın terini nasıl dağıtırsın?
 
Eğer bu ulufeler “hayır” işlemek adına dağıtılıyorsa, lütfen hayır işlemek için kendi alın terinizle kazandığınız parayı kullanınız, milletin parasını değil. Bütün bunlara rağmen ama “bazı milletvekilleri emekli olamıyor, emekli olunca sıkıntı çekiyorlar” diyenler varsa onlara son sözüm “bir baltaya sap olamamış adamı da milletvekili yapmayın kardeşim” olacaktır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
2 Yorum