
Misafir Kalem
Patron 'mutlu son' istiyor!
Yine sizi darlayacağım bir haftalık değerlendirme günü geldi. Bu haftanın başlığı "Patron 'Mutlu Son' İstiyor"
Yaşadıklarımız ABD'nin Cemaat aracılığı ile Türkiye'yi getirmek istediği pozisyon: Sünni Müslüman Demokrat (!), Batı ve İsrail ile uyumlu, minik Osmanlı devleti.
Saray'ın da hayali olan; Türk-Arap-Kürt "TAK Cumhuriyeti" dün RTE tarafından açıklandı.
Kim derdi ki 2002'de, ABD'nin Cemaat eliyle Sünni Türkiye Devleti'ni kurma macerasını, yine Bahçeli başlatacak, yine Erdoğan kurmaya kalkışacak ve sanki ibret-i alem olsun diye 15 Temmuz haftasına denk gelecek.
12 Eylül darbesi ardından MHP'nin dediği gibi, "Fikrimiz iktidarda, biz hapiste" durumunu yaşıyor Cemaat. Belki af paketinde onlara da birşeyler düşer.
Kuruluşu, Cemaat'in taktiklerini andıran 19 Mart darbesi ardından Öcalan ve Bahçeli'nin yola gelmesi ile tamamlamaya çalışacaklar.
İlk süreç de ABD'nin, Öcalan ile anlaşmaya izin vermemesi ve Cemaat eliyle operasyonlarla kesilmişti. Bu sefer aynısı olacaktı ama Türkler Suriye, Kürtler de Rojava ile kontrol altında tutulduğu için patronun istediği gibi bir sona doğru gidiyor.
Süreç Bahçeli-Öcalan ile başladı. ABD-İsrail 'in İran başarısızlığı, ABD'yi "Çin'e giden koridoru açmada Kürtler ve Azeriler yeterli olmayacak, mecbur "Sünni Türkiye, Şii İran'a karşı topa girmeli" fikrine dönmesine neden oldu ve 25 Haziran'da Trump-RTE görüşmesiyle rüzgâr döndü.
Rojova yaşasın, İsrail Suriye'yi işgal etmesin istiyorsanız; Osmanlı millet sistemine dönecek, Çin yolunu siz açacaksınız!
Dün yapılan açıklama yeni değildi. Saray zaten bunu uzun zamandır dillendiriyordu.
Hani parmağınızda cerahat toplanır, zonklar, patlatırsınız, cerahat akar ve rahatlarsınız ya, dünkü Erdoğan açıklaması tam da oydu. Sonunda DEM'in açıklayamadığı için kıvrandığı, Bahçeli'nin CHP'ye "getir şunu yerine" dediği "sorumluluğun" ne olduğunu herkes öğrendi: 1923'e veda et!
Ha nedir? RTE'nin "AKP-MHP-DEM olarak yürümeye karar verdik" tehdidi boştur. CHP'ye "Sen olmadan da yaparız" ucuz teklifidir ki: Yapamazsınız!
DEM, zaten ne kadar katılır şüpheli ama, tut ki Öcalan zoruyla katıldı, hepiniz biliyorsunuz ki CHP onay vermeden yapılacak hiç bir değişiklik uygulanamaz, sürdürülemez. Geçen hafta Adana ile ikinci aşaması başlatılan 19 Mart darbesi, CHP'nin bölünme olasılığının da kalmadığının göstergesiydi. Bugünkü gücüyle CHP'yi yok etmeniz olanaksız.
Özel'in "Biz Kürtlerle barış için DEM'le aynı yoldan yürümek zorunda değiliz" açıklamasının, Kürt halkı tarafından kabul edildiği miting katılımlarından belli.
İlan edilenin milli birlik değil, Sünni-Seküler mücadelesinin başlama vuruşu olduğunu herkes anladı.
Hedef bu olunca DEM'in ve Öcalan'ın da Kürt nüfusu kontrol altında tutması olanaksızdır. Durumun DEM tarafından bilindiğini, RTE sonrası açıklamalarından anlıyoruz. PKK içindeki Sosyalist kanadın da sert tepki vereceği düşünüldüğünde, TAK Cumhuriyeti'nin geleceği parlak görünmüyor.
Bundan sonra; DEM'in ve Öcalan'ın iki arada bir derede kaldığı, RTE'nin kabine değişikliği ile tabanını hareketlendirmeye çalıştığı, Bahçeli'nin oldu olan deyip kenara çekileceği günleri göreceğiz.
RTE'nin açıklamaları TBMM'de kurulacağı söylenen Komisyon'u daha şimdiden çukura indirdi. Önce yüzeye çıkartmak için uğraşılacak, ardından örülmeye başlanacak.
Bu Cumhur İttifakı ve gönülsüz DEM'in yer aldığı "Siz hepiniz" tarafı.
Bir de CHP ve yüzde 60'ın "ben tek başıma" tarafı var.
CHP, üstüne gidildikçe, küçülüp gevşemek yerine daha da büyüyen ve sertleşen yoksul kitlenin önünde yürüyor. Türk ve Kürt halklarının ABD için savaşmaya niyetli olmadıkları da düşünülürse, "siz hepiniz" tarafının işi çok zor.
Yakında: TAK Cumhuriyeti'ne tüm dünyanın hayran kaldığını,
Bankaların kredi vermek için yarıştığını,
Başkent'inin İstanbul olmasının çok yakışacağını,
AB'nin "Böyle bir cumhuriyet olur da nasıl bize katılmaz?" diye endişelendiğini,
BRICS'in, "AB kim? Önce biz gördük" dediğini,
Liberallerin, "Hrıstiyan Demokrat oluyor da neden Müslüman Demokrat olmasın? Yetmez ama evet!" yaygarasını...
TÜSİAD ve MÜSİAD'ın, "faizler düşmese de olur TAK bizi kurtarır" dualarını duyacağız.
CHP daha çok telef(!) olmaya, yoksullar daha çok sinirlenmeye, başlayacak.
Biz yoksullar kendi çamurumuzda yuvarlanırken, bu sefer yalanlarına kulaklarımızı tıkarsak; Türk, Kürt ve bilumum vatandaşlarla yola koyuluruz.
Patronun değil, bizim istediğimiz mutlu son olur.
Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber ya hiçbirimiz!
SELİM AKMEN KİMDİR?
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 1986 yılı mezunu.
MKS DevO A.Ş.'de Genel Müdür. Emekli.
Halen dokuz8haber.net'te köşe yazarı
X hesabı / @darlamaradyosu