Çankırı'nın ilk kadın milletvekili: Hatice Özgener

Çankırı'nın ilk kadın milletvekili: Hatice Özgener

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle sizlere, Çankırı'nın ilk kadın milletvekili olan Hatice Özgener'i hatırlatmak istiyoruz. 1936 yılında yapılan seçimler sonucunda TBMM'nin 5'inci döneminde yeralan 18 kadın milletvekilinden birisiydi Hatice Özgener...

1865 yılında Selanik'te dünyaya gelen Hatice Özgener, Türkiye'nin ilk kadın milletvekillerindendir. 1878-1924 yıllarında ortaokul, öğretmen okulu ve yetim yurtlarında öğretmen ve idareci olarak görev yaptı. 1935 genel seçimlerinden sonra, boşalan milletvekillikleri için 1936'da yapılan ara seçimlerde Çankırı milletvekili seçildi; Böylece 5. dönem TBMM'deki 18 kadın milletvekilinden biri oldu.

HAYATI

1865 yılında Selanik'te doğdu. Babası Şeyh Mustafa Efendi, annesi Fatma Hanımdır. İlkokulu Selanik'te, Kırmızı Mektep'te okudu. İleride modern Türkiye'nin kurucusu olacak Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile, komşu olmaları nedeniyle ilk gençlik yıllarında tanıştı.

Kızların öğrenim görmesi için Selanik İnâs Rüşdiye'sinin açılması üzerine bu okula devam etti.14 Ekim 1878'de Selanik İnâs Rüşdiye Mektebi öğretmen yardımcılığına atandı. 1885 Eylül'ü sonuna kadar bu görevi sürdürdü. Bebek İnâs Rüşdîsi öğretmen yardımcılığı yaparken 1894 Eylül'ü sonunda istifa etti. Selanik Gümrük Müdürü Cemal Bey'le evendi; Mevhibe (d. 1896), Mahmut Kemal (d.1898), Fatimatüzzehra (d. 1901) ve Zeynep adını verdikleri dört çocukları oldu.

14 Ağustos 1900'de Bebek İnâs Rüşdîsi'ne muallim-i ulâ (başöğretmen) olarak atandı. 14 Ağustos 1911'de bu göreve resim öğretmenliği de eklendi. 1911 Kasım ayı sonuna kadar görevini sürdürdü. Selanik'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi dolayısıyla 14 Aralık 1912 - 19 Mart 1913 arasında menâtık-ı harbiye maaşı (savaş devam eden beldedeki devlet memurlarına ödenen mağduriyet maaşı) aldı.

Öğretmenlik mesleğini İstanbul'da sürdürdü. 20 Mart 1913'te İstanbul Kız Öğretmen Okulu (Dârül Muallimât) tarih öğretmenliğine, 22 Mart 1914'te Süleymaniye İnâs Rüşdiyesi 9 Aralık 1914'te İstanbul Kız Sanayi Mektebi, 30 Mart 1915'te Kadıköy Kız Yetim Yurdu (İnâs Darüleytâm) Müdür Yardımcılığına, 9 Eylül 1916'da Bebek Kız Yetim Yurdu, 1 Şubat 1919'da Çağlayan Kız Yetim Yurdu müdürlüğüne, 1 Temmuz 1924'te Beykoz Kız Yetim Yurdu öğretmenliğine atandı. 24 Ağustos 1924'de emekliye ayrıldı.

Emekli olduktan sonra eşi ile birlikte, o sırada Hermann Spierer Tütün Şirketi muhasebecisi olarak İzmit'te bulunan oğulları ziraat mühendisi Mahmut Bey'in yanına yerleştiler. Zehra Hanım eşi Mahmut Bey'in 1928 yılında ölümünden sonra İzmit'te yaşamaya devam etti.

1935 yılında Türkiye'de kadınlar seçme ve seçilme hakkını elde etti ve kadınların da milletvekili adayı olabildikleri ilk genel seçimler yapıldı. 17 kadın milletvekilinin de meclise girdiği 1935 genel seçimlerinden sonra, boşalan milletvekillikleri için 1936 yılında gerçekleştirilen ara seçimlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün isteği ile Çankırı milletvekili seçildi.

5. dönem TBMM'deki 18 kadın milletvekilinden biri olan Özgener, milletvekilliği süresince Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Encümeni’nde çalıştı. Milletvekilliği dönemi sona erdikten kısa bir süre sonra 21 Şubat 1940'ta İzmit'te öldü ve Paç Mezarlığı'na defnedildi.

HATİCE ÖZGENER NASIL 'ÇANKIRI MİLLETVEKİLİ' OLDU?

İsterseniz gelin bunu da Sözcü18 yazı ailesinin önemli isimlerinden araştırmacı-yazar Metin Yılmaz'ın kaleminden sizlere aktaralım:

"Çankırı’dan milletvekili adayı gösterilmesini bizzat Atatürk istemiştir. Bu adaylığın arkasındaki öyküyü Münir Hayri Egeli’nin Atatürk’ten Bilinmeyen Hatıralar adlı kitabından nakledelim:

Mustafa Kemal Selanik'te öğrenci iken, Nadire adında bir komşu kızı Mustafa Kemal'e ilgi duyarmış. Ciğerlerinden hasta olan bu kız, aşkını diğer komşu kızı olan Hatice'ye açmış. Nadire ile Hatice bu gizli sevdayı, Mustafa'ya hissettirmeye karar vermişler... Hatice, komşuları Zübeyde hanımların evine girer çıkarmış. Bir cuma, ailece oturmaya gitmişler. Mustafa (Kemal) evde yokmuş. Hatice, üst kattan bir şey getirmesi istendiğinde, aklındaki planı uygulamaya koymuş. Sofadan geçerken, saksı içindeki kırmızı karanfillerden birini gizlice koparıp, Mustafa'nın üst katta soldaki yatak odasına dalmış. Karyolasının başucundaki masanın üzerinde açık duran tarih kitabının üzerine bırakmış...

Mustafa eve geldiğinde odasında masasına bırakılan bu güzel karanfili görünce çok şaşırmış ve karanfili eline alıp salona çıkmış. Gözlerini, Hatice'nin gözlerine dikmiş. Tabi tek kelime edilmemiş... Heyecanından ne yapacağını şaşıran Hatice, evden ayrılıp hemen bir koşu çıkıp olanları Nadire ablasına anlatmış. "Ölüyordum korkudan. Bir daha beni böyle işlere sokmayın!" diye yalvarmış. Bu hadisenin üzerinden epey bir zaman geçmiş. Bir gün Hatice, Zübeyde Teyze'sinin kendisini oğlu Mustafa'ya istediğini öğrenmiş. Ama Hatice'nin annesi, "Mustafa asker olup uzaklara gidecek..." diye bu izdivaca yanaşmamış. Konu kapanmış.

Mustafa Kemal, Harbiye'de okumak için İstanbul'a gitmiş. Lakin annesine gönderdiği her mektubun altına "Hemşiremiz Hatice Hanım'a da mahsus selamlar ederim..." cümlesini ekliyormuş. Mustafa Kemal işi zamana bırakmış, Harbiye'den Erkânı Harp Yüzbaşısı olarak çıktığında Hatice'yi yeniden istetmiş. Bu kez Hatice'nin ailesi razı olmak üzereyken sarayda çalışan bir ahbapları onları uyarmış: "Ben, onun hakkında saraya gelen jurnalleri okudum. İstikbali çok karanlık, aman uzak durun!" demiş. Hatice'nin annesi, kızını alelacele bir başkasıyla (Cemal Bey) evlendirmiş ve ardından da mahalleden ayrılmış...

Mustafa Kemal'in içindeki aşk ve Hatice'ye karşı duyduğu hisler uzun süre etkisini yitirmemiştir. Aradan yıllar geçer... Mustafa Kemal'in cephelerde aldığı görevler, sonra yaşananlar işgaller, savaşlar ve Mustafa Kemal'in önderliğinde yeni bir devletin kurulması... Bu süreçte Hatice yuvasını kuruyor... Gazi Paşa'nın iki defa evlenmek istediği, ancak ailesinin "geleceği karanlıktır, saraydan gizli belgeleri okudum" diyen yakın akrabalarının uyarısıyla vermedikleri Mustafa Kemal, şimdi yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin başındaki kişidir.

Gazi, Hatice Hanımı unutmaz ve yıllar sonra da olsa çocukluk aşkını Meclise giren ilk 18 kadın milletvekili arasına yazar. Böylece Hatice Özgener TBMM Çankırı Mebusu olarak Meclise girecektir... Evlenip çoluk çocuğa karışan Hatice, yaşadıklarını 1920'lerde bir kış günü, Kocaeli'nde Maarif Müdürü olan apartman komşusu Münir Hayri Bey'e anlatmış. Münir Hayri, daha sonra sinema tahsili için yurt dışına gitmiş. Döndüğünde, Atatürk kendisinden hayatını perdeye yansıtacak bir senaryo yazmasını istemiş. Senaryonun esaslarını da bizzat dikte ettirmiş. "Filme başka neler koymalıyız?" diye sorduğunda Münir Hayri, biraz da çekinerek, "Her filmde kadın ve aşk unsuru aranır, bilmem nasıl emredersiniz?" demiş ve yıllar önce Hatice'den dinlediği hikâyeyi Atatürk'e nakletmiş. Hatırlamış Atatürk; gülmüş: "Ben, Hatice'nin o karanfili kendi hesabına koyduğunu sanmıştım..." demiş. Ve devam etmiş: "Hatice zekâsı, güzelliği ve terbiyesiyle örnek bir kadındı. Her vakit hayatımın en değerli hatıraları arasında kalacaktır." Sonra Nadire'yi de hatırlamış: "O kızcağızı da bir kâtiple evlendirdiler. Sonra öldü."

Gazi birkaç gün düşündükten sonra Münir Hayri'yi yeniden çağırmış Gazi: "Tamam" demiş; "Bizim çocukluk hikâyesini filme koyalım. Yalnız Hatice'nin ismini koymayalım. Bu, çok masum ve hiç de şerefsiz olmayan bir hikâyedir, ama belki Hatice'nin torunları filan istemezler." Münir Hayri'nin senaryosu "Ben Bir İnkılâp Çocuğuyum" adını taşıyordu; Gazi, rahatsızlandığı için çekilemedi."

O TARİHTE SEÇME-SEÇİLME ŞARTLARI

Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkına Erişmesini Sağlayan Yasal Düzenlemeler
Kadınlar, 1580 sayılı 3 Nisan 1930 tarihli Belediye Kanunu‘nun kabulü ile birlikte kadınlar belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştu.

1930 yılında kabul edilen Belediye Kanunu’ndaki intihab (seçme, seçim) koşulları hakkındaki ilgili maddeler şu şekildeydi:

B) Belediye intihabı hakları

İntihap etmek şartları

Madde 23 - Belediye intihaplarında rey sahibi olmak için:

1 - Türk olmak,

2 - İntihap başlamadan evvel lâakal altı aydan beri beldede ikamet etmekte olduğunu vesaik ile ispat etmek,

3 - 18 yaşını bitirmiş olmak,

4 - Ağır hapis cezasına mahkûm olmamak,

5 - Hidematı ammeden memnu bulunmamak,

6 - Hırsızlık, dolandırıcılık, emniyeti sui istimal, iflâs gibi muhilli haysiyet suçlarla mahkûm bulunmamak lâzımdır.

7 - Silâh altında bulunan askerler, jandarmalar, zabitler ve polisler, askerî memurlar belediye intihabına karışmazlar.

İntihap olunmak şartları

Madde 24 - Belediye meclisine aza intihap olunmak için:

1 - Türk olmak,

2 - 23 üncü maddenin 2'nci fıkrasındaki evsafı haiz bulunmak,

3 - Hidematı ammeden mahcur olmamak,

4 - 25 yaşını bitirmiş olmak,

5 - Türkçe okur yazar olmak,

6 - 23'üncü maddenin 4, 5, 7'inci fıkralarında yazılan suçlardan biri ile mahkûm olmamak;

7 - Belediyeye ait bir işin mukavili, müteahhidi veya bunların kefil ve şeriki ve yahut bu cihetlerden borçlu bulunmamak lâzımdır.

8 - Silâh altında bulunan askerler, jandarmalar, zabitler, polisler, askerî memurlar belediyeye aza intihap olunmazlar. (Manevrada talim için ihtiyat zabitanının silâh altına alınması müstesnadır).

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
5 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler