Kutlama ayıbı...

Şöyle ağız tadıyla Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünü kutlayamayacağız. Üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm.

Gönül isterdi ki, devletimiz bütün gücüyle unutulmaz bir kutlama programı yapsın. Milletin tümünü kucaklayan, Türklüğün ve Türk olmanın gururunu hepimize yaşatan, birlik ve beraberlik içinde bir Türkiye’ye kimsenin meydan okuyamayacağını dosta düşmana gösteren görkemli bir kutlama olmalıydı bu... Ne yazık ki Cumhuriyetimizle, Atatürk’ümüzle, devrim ve inkılaplarla kavgalı bir iktidarın yönetimindeyiz. Milli bayramlarımız ne kadar sönük geçerse, o kadar mutlu oluyor iktidar. Bilmiyor ki, bu tutum milleti birbirine daha kenetliyor, Atatürk sevgisini doruğa tırmandırıyor, iyice hırpalanan devrim ve inkılaplarına sahip çıkanların sayısını, günümüzde çığ gibi arttırıyor. Bu açıdan AKP yönetimine teşekkür borçluyuz.

Dualarında Atatürk yok, ona ve silah arkadaşlarının ruhuna fatiha bile okumuyorlar. Oysa varlıklarını ona, onun kurduğu Cumhuriyete borçlular. O olmasaydı demokrasi de olmayacaktı, partiler de, siyasetçiler de... Yıllarca beklediler, dini siyasete alet ederek iktidara geldiler ve inanılmaz gericiliklere imzalarını atıp, Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklediler. Araplaşmaya doğru hızla itiyorlar ümmet haline getirmek istedikleri milleti... Oysa biz Arap değiliz, bu toprakların üzerinde kardeşçe yaşamak isteyen Türkleriz biz. Araplar hep arkadan hançerlediler bizi. Ne güzel söylemiş atalarımız (Ne Arap’ın yüzü - ne Şam’ın şekeri) diye...

Kutlamaların önünü keselim diye, Gazze mitingi düzenliyorlar. Elbette insan olanın, yüreğinde merhametin ve üzüntünün kırıntısını taşıyanın Gazze’deki katliama ve zulme tepki duymaması mümkün değil. Ama Gazze mitinginin yeri de değeri de ayrı, Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamanın yeri, önemi ve değeri de apayrı değil mi? Neyi küçültmeye, gölgelemeye, bitirmeye çalışıyorlar? Bu çabaların AKP’ye çok büyük zararlar verdiğinin farkında bile değiller. Referansını dinden alanların ülkemize verdiği zararlar, tahmin edilebileceklerin çok ötesine geçti. Artık frenleri bile tutmuyor, ciddi uyarılara kulak bile asmıyorlar.

Konser yasakları, karma eğitime karşı çıkmalar, Cuma gününü tatil yapma arzuları, okullara imam atamalar, büyük önderimiz Ata’mızın heykellerine saldırılar, Anayasa’nın değişmez 4 maddesini değiştirmeye kalkışmalar, kadına şiddet,10 milyondan fazla Arap’ı içimize salıp, demografik yapımızı bozma gayretleri, hangi birini sayayım ki..? Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanan Türkiye’ye hiç yakışıyor mu bunlar? Artık bunları terk etmemiz, siyasi ayak oyunlarından ve milleti huzursuz eden davranış ve çağdışı inatlardan kaçınmamız lazım.

Dünya giderek karışıyor, etrafımız karmakarışık, müslüman ülkeler dâhil, ciddi bir dostumuz yok yanımızda. İki devlet tek millet dediğimiz Azerbaycan bile, hala tanımadı Kıbrıs’ı. Türk’e Türk’ten başka dost yok. Bunu bilerek hepimiz kardeşçe kenetlenmeli ve ülkemize yönelebilecek tehlikeleri milletçe göğüslemeliyiz. İç ve dış düşmanlarımız bizi giderek zorluyor. Yerli mafyamız yetmiyormuş gibi, dünyanın tüm güçlü mafyaları da Türkiye’ye yerleşti. 400 bin doları basıp ev alan mafya liderleri, şimdi Türk vatandaşı olarak aramızda dolaşıp duruyorlar.

Süratle silkinip kendimize gelmeliyiz. Ordumuzu güçlendirmeliyiz. Asker bir millettik, şimdi askere hasret bir millet haline geldik. Tecrübeli, donanımlı, liyakatli subay ve astsubaylarımızı, askeri vesayeti bitiriyoruz diye dağıttık. Askerliği bile tanınmaz hale getirdik. Gençlerimiz neredeyse ücretini verip evlerinde yapacaklar askerliği. 25 günlük askerlik olur mu? Bu sürede silahı bile tanıyamaz gençler, doğru dürüst harp eğitimi alamazlar. Bunları dikkate alıp, süratle toparlanmamız lazım. İşin şakaya gelir tarafı yok. Her şeyi özelleştirmek de doğru bir hareket değil. Devletin gücünü şirketlere devremeyiz. Burası Amerika mı? Hangi ciddi devlet bizim yaptığımız özelleştirmeleri yapıyor. Savunma, güvenlik, eğitim çok ciddi işlerdir. Bunlara siyaseti bulaştırdınız mı -ki bulaştırdık- o zaman pirincin taşını ayıklamakta çok zorluk çekeriz.

Diyeceksiniz ki, bunların Cumhuriyetin 100. Yılı kutlamalarıyla ne ilgisi var? Çok ilgisi var dostlarım çok ilgisi var. Doğru yaptığımız işler olduğu kadar, yanlış yaptığımız çok daha hayati işler var. Bunları artık fark edip, (zararın neresinden dönsek kardır) diyerek, süratle toparlanmalıyız. Son pişmanlık fayda etmez, fayda ettiği de görülmemiştir çünkü. Daha iyi, daha güçlü, daha birbirine kenetlenmiş milletiyle bugünlerden daha iyi ve güzel, seçkin ve saygın bir Türkiye’yi el ve gönül birliğiyle yüceltmeliyiz.

Ne mutlu Türk’üm diyene…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.