Üç bakan rüşvetle suçlanıyor

Üç bakan rüşvetle suçlanıyor

Türkiye'yi sarsan operasyonun en önemli ayağı, Reza Zarrab merkezli 'para aklama ve altın kaçakçılığı'. Bağış, Güler ve Çağlayan da dosyada.

Türkiye dün gözaltına alınan şüpheliler arasında bakan çocukları, üst düzey bürokratlar ve ünlü işadamlarının bulunduğu ‘yolsuzluk operasyonu’yla sarsılırken, soruşturma dosyasında bazı bakanların isimleri de rüşvet suçlamalarıyla birlikte yer aldı. 
 
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yaklaşık bir yıllık teknik takiple sürdürdüğü üç ayrı soruşturma, dün sabah, bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’a da uzanabilecek bir operasyona dönüştü. Polis ekipleri ünlü sanatçı Ebru Gündeş’in eşi İranlı işadamı Reza Zarrab, işadamı Ali Ağaoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Erdoğan Bayraktar’ın danışmanı Sadık Soylu, Taşyapı’nın sahibi Emrullah Turanlı, Yorum İnşaat’ın sahibi Osman Ağca, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de aralarında bulunduğu 50’yi aşkın kişiyi gözaltına aldı. Gözaltındaki isimlerin ‘rüşvet, ihaleye fesat karıştırmak, altın kaçakçılığı ve Kültür ve Tabiat Varlıkları’na zarar vermek’le suçlandıkları öne sürüldü. Bakanlar hakkında fezleke hazırlığı yapıldığı iddiası var. 
 
İstanbul Mali Şube’nin yaptığı üç ayaklı operasyonun merkezinde İran asıllı Reza Zarrab liderliğindeki çeteye yönelik soruşturma yer alıyor. 
 
10 milyar dolarlık havale 
Zarrab’ın bürokraside üç bakanla geliştirdiği ilişkiler ve rüşvet çarkı sayesinde Halkbank üzerinden İran’a kaynağı belirsiz yüksek meblağlı para transferleri ve altın kaçakçılığı yapıldığı savunuldu. Bu soruşturmada İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış’ın adı geçiyor. Operasyonun daha ileri bir tarihte yapılmasının planlandığı ancak İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun da dosyada yer almasından çekinilerek öne alındığı iddia edildi. İddiaya göre İran’a yapılan usulsüz havalelerin toplamı 10 milyar doları buluyor. 3 ayaklı operasyonun sadece bu ayağında 32 kişi gözaltına alındı. Radikal’in ulaştığı soruşturma dosyasındaki iddialar şöyle: 
 
Usulsüz havaleler karşılığında binde 3-4 oranında Bakan A.’ya rüşvet verildiği tespit edildi. Soruşturmada, İran’a yapılan usulsüz havalelerin 10 milyar doları bulduğu savunuluyor. Zarrab liderliğindeki suç örgütüne yönelik soruşturmanın 2008 yılında MASAK’ın hazırladığı ‘Kara Para Raporu’nda Zarrab’ın ‘şüpheliler’ arasında yer almasından sonra başladığı, 2012 yılında ise adli çalışmaya dönüştürüldüğü öğrenildi. 
 
‘İki yöntemle para transferi’ 
Zarrab liderliğindeki suç örgütünün iki yöntemle para transferi gerçekleştirdiği, ilk yöntemin kuryelerle bavulla para transfer edilerek yapıldığı, 2011 yılında kuryelerle Türkiye’den bavullarla illegal olarak Rusya’ya sokulmak istenen 150 milyon doların ele geçirilmesine kadar bu yöntemin kullanıldığı iddialar arasında. İkinci yöntemin ise Halk Bankası’ndan yapılan havaleler olduğu, Rusya’ya bavulla taşınan 150 milyon doların ele geçirilmesi üzerine Bakan A.’nın organizesinde Halk Bankası üzerinden İran’a yüksek meblağların rüşvet karşılığında transfer edildiği öne sürüldü. 
 
‘Rüşvetin tarifesi binde 3-4’ 
Halkbankası’ndan Bakan A. organizesinde yapılan para transferlerinde binde 3-4 oranında Bakan A.’ya rüşvet verildiği iddia edildi. Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a verildiği öne sürülen rüşvetler ise Bakan A.’ya verildiği iddia edilen rüşvetlerden düşüldü. Bakan A.’ya 103 milyon TL, Halkbank Genel Müdürü’ne ise 16 milyon TL rüşvet verildiğinin tespit edildiği savunuldu. 
 
Neden Halkbank seçildi? 
Halkbank’ın ABD’de şubesi bulunmuyor. ABD’de şubesi bulunan bankalar ise ABD’nin İran’a yaptırımlarından dolayı Kara Liste’ye girme riski taşıyor. Bu nedenle iddiaya göre, şüpheli para transferleri tespit edilmesi halinde Kara Liste’ye girme riski bulunmayan Halkbank tercih edildi. Halk Bankası’ndan yapılan havalelerle suç örgütünün Çin, Türkiye ve Dubai üçgenindeki bu trafiğiyle Türkiye’nin milyonlarca dolar vergi ve nakit kaybına uğradığı, karşılığında ise milyonlarca dolar rüşvet dağıtıldığı iddia edildi. 
 
‘Üç bakana 123 milyon lira rüşvet’ iddiası 
Soruşturmada rüşvet aldığı tespit edilen üç bakandan en büyük payı Bakan A.’nın aldığı iddia edildi. Bakan A.’ya 103 milyon lira, (36 milyon Euro, 3.5 milyon dolar ve 4 milyon lira halinde) rüşvet verildiği, ayrıca Bakan A.’nın talimatıyla alınan mücevher ve lüks saatler için 200 bin Euro ve 5.426.761 doların da Reza Zarrab tarafından ödendiğinin anlaşıldığı öne sürüldü. 
 
Ayrıca Bakan B.’nin 20 milyon lira, Bakan C.’nin ise 3 milyon TL rüşvet aldığı iddia edildi. Bu rakamın Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a verilen 16 milyon lira rüşvetle toplam 139 milyon liraya ulaştığı, dosyadaki suçlamalar arasında. 
 
‘Bakan oğlunda kırmızı hat’ 
Suç örgütünün olası takipten kurtulmak amacıyla sahte kimliklerle alınmış birebir telefonlarla birlikte ‘kırmızı hat’ geliştirdikleri de dosyada yer aldı. İddiaya göre bu kırmızı hatlardan birini Bakan A.’nın oğlu kullanıyordu, Bakan A.’ya verilen rüşvetler de oğluna teslim edildi. 
 
Soruşturmada Bakan A., Süleyman Aslan ve Reza Zarrab’ın Halk Bankası’nın para transferinde kullanılmasıyla ilgili lüks otellerde buluşarak toplantı yaptıkları iddia ediliyor. Çin’den gerçekte olmayan ihracatın bedeli olarak gelen havaleler, sorgulanmaksızın ve uluslararası bankacılık esaslarına aykırı olarak Halkbank’ı ve ülkeyi zor durumda bırakma pahasına rüşvet karşılığında gerçekleştirildiği iddialardan biri. Reza Zarrab’ın otel projesi için Halk Bankası’ndan çekeceği 42 milyon dolarlık kredi için Süleyman Aslan’a 500 bin dolar rüşvet verdiği de iddia ediliyor. 
 
‘Bakan B.’ye 20 milyon lira rüşvet’ iddiası 
Bürokraside karşılaştığı her türlü sorunu rüşvet ile çözdüğü iddia edilen Reza Zarrab’ın isteklerinin, rüşvet karşılığında Bakan B. tarafından yerine getirildiği iddia ediliyor. Zarrab’ın bu çerçevede 20 milyon 500 bin lira karşılığında euro ve dolar rüşvet verdiğinin tespit edildiği iddia edildi. Zarrab’ın isteklerini Bakan B.’nin oğlunun takip ettiği, sonuçlarını Zarrab’a bildirdiği iddialar arasında. İddiaya göre bakanın oğlu, rüşvet ilişkisini maskelemek amacıyla Reza Zarrab ile danışmanlık sözleşmesi bile imzaladı. Danışmanlık hizmet alımı için 720 bin dolara anlaşılmasına karşılık Bakan B.’ye teslim edilen rüşvetin 20 milyon 500 bin TL’yi bulduğu iddia edildi. 
 
Bakan C.’ye 3 milyon lira mı? 
Soruşturma dosyasında Bakan C.’nin Reza Zarrab’ın bürokratik işlemlerini takip ettiği, bunun karşılığında ise 3 milyon TL karşılığında (dolar bazında 1.5 milyon dolar) rüşvet aldığı iddia edildi.
 
Gana’dan gelen 1.5 ton altın
Soruşturma dosyasına göre 1 Ocak 2013’te Atatürk Havalimanı’na inen ULS Havayolları’na ait uçakta 1.5 ton altın bulundu. İddiaya göre olay şöyle gelişti: 
“Gana’da bulunan Omanye Gold Mining LTD. şirketi tarafından 500 kilogramlık kısmı Sabiha Gökçen Havalimanı’nda bulunan Duru Döviz ve Kıymetli Madenler Şirketi’ne, geri kalanının ise İran’da bulunan Sorinet Holding isimli şirkete gönderileceğini ifade eden çete üyeleri, kargonun Türkiye’ye girişi için gerekli hiçbir evrakı ibraz edemedi. Evraksız olarak 1.5 ton altını Türkiye’ye sokmaya çalışan çete üyelerinden şüphelenen yetkililer uçağı mühürledi, ancak çete üyeleri alternatif planı devreye soktu. Reza Zarrab, Bakan A. ile irtibata geçerek devreye girmesini istedi. 
 
Bakan A.’nın devreye girmesi sonucunda ikinci bir dilekçe istendi ve Türkiye devre dışı bırakılarak altınların Dubai’ye gitmesinin önünü açacak değişiklikler yapıldı. Evraklarda kargonun alıcı adresi Dubai, içeriği de doğal taş olarak değiştirildi. Uçağı mühürleyen yetkililer kargonun altın olduğunu, alıcı adresinin Türkiye olarak göründüğünü, eksik evraklarla Türkiye’ye sokulmaya çalışıldığını ve altınların bulunduğu kasalarda Beylikdüzü’nde Master Turizm isimli şirketin künye bilgilerinin yazılı olduğunu, kayıt altına aldılar. 
 
Ancak tüm bu usulsüzlüklere rağmen, düzenlenen sahte evraklarla 18 Ocak günü hiçbir adli işlem yapılmadan 1.5 ton altın bulunan kargo uçak Dubai’ye hareket etti. Bakan A.’ya, uçağın Türkiye’den çıkması sonrasında 1.5 milyon euronun rüşvet olarak verildiği belirlendi.” (Radikal - Fatih Yağmur)
 
Editör'ün notu: Haber metni içerisinde bulunan 'Rıza Zarrab' isminin doğrusu 'Reza Zarrab' olduğu için isim değişikliğine gidilmiştir. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler