Çankırı’nın ilk pastanecisi 'Kazım Aydınoğlu'

1941 yılında askeri okulların Orta Anadolu'ya nakli üzerine, aynı yılın Mayıs ayında Atış Okulu Çankırı'ya taşınmıştır. 1939-1942 seneleri arasında yapımı tamamlanan Çankırı Atış Okulu binası Zincircizade İsmail Efendi ve iki oğlu Haşim ve Enver Beyler tarafından inşa edilmiştir. 1946 yılında okulun ismi "Piyade Okulu" olarak değiştirilmiştir. Piyade sınıfının komutanlarına ve subaylarına teknik ve taktik muharebe yöntemlerini öğretmek, konusunda uzman komutanlar yetiştirmek için gerekli eğitim ve öğretimde köklü değişiklikler yapılmıştır. Piyade Okulu 1 Haziran 1961’de Çankırı'dan İstanbul Tuzla'ya taşınmıştır. Çankırı Piyade Atış Okulu'nda Alpaslan Türkeş de 1950-1953 yılları arasında yüzbaşı rütbesiyle öğretmenlik yapmıştır.

cankiri-atis-okulu-metin-yilmaz-cankiri-resim-012.jpg

Makedonya Rekalar (1) doğumlu Kazım Aydınoğlu, malını mülkünü imza karşılığında vererek, Balkanlar'dan Anadolu’ya göç etmek zorunda kalan binlerce mağdur Türk ailesinden biri olan, Aydınoğulları sülalesinin evladır. Aydınoğluları’nın Anadolu’daki ilk ikamet durakları İstanbul’un Fatih semti olur. Kazım Aydınoğlu İstanbul’da Askeri Atış Okulu’nun kantin işletmeciliğini yaparken, okulun Çankırı’ya taşınması kararı alınır. Okul komutanı çok sevdiği Aydınoğlu’na, Çankırı’ya gelmesini teklif eder. O da bu teklifi kabul ederek, 1942 yılında okulla birlikte hiç kimsesinin olmadığı ve hiç kimseyi tanımadığı Çankırı’ya gelir.

Kazım Aydınoğlu askeri okulda yine kantincilik yaparken, küçük bir Anadolu şehri olan Çankırı’yı ve Çankırılılar'ı da kısa sürede tanımaya başlar... Çankırı’da 40’lı yıllarda çok fazla ticari mekân olmaması, Aydınoğlu’nun dikkatini çeker ve lokantacılıkla ticarete soyunur. Kısa bir süre sonra da İstanbul’dan malzeme ve kalfa getirterek, Çankırı’nın ilk pastanesini açmak için kollarını sıvar...

Kazım Bey İstanbul Karaköy yolcu istasyonu karşısında bulunan "pul dükkânı"nı devrederek tahta masasından sandalyesine, tabağından kaşığına pastanenin teşrifatını İstanbul’dan temin eder. Bugünde ayakta olan İstasyon caddesinin Pirinç Pazarı girişi köşesindeki bodrum+2 kat dükkâna Çankırı’nın ilk pastanesi olan Trakya Pastanesi’ni açar. Dükkânın içine dekor olarak büyük aynalar koyunca, Çankırılılar ilk zamanlar berber dükkânı sanarak tıraşa gelir...

kazim-mukerrem-aydinoglu-cankiri-metin-yilmaz-resim-066.jpg

Pastanede imalat pasta, kurabiye, börekle başlar. Ardından sütlü mamuller de eklenir üretime... Özel sipariş üzerine tavukgöğsü, su muhallebisi de yapılır. Keşkülü ve cam sürahiden servis edilen limonatası müthiş rağbet görür. Çankırılılar'ın ve askeri okul mensuplarının uğrak yeri olmaya başlayan pastane, her geçen gün daha iyi iş yapmaya başlar...

Daha sonra Sümer Pastanesi’nin sahibi olacak Yusuf Gündüz’ü de kalfa olarak yanına alan Aydınoğlu, Ahmet Çakır’la ortak olur. Ahmet Çakır’ın semercilik yapan kardeşi İsmail’e “Bu mesleğin geleceği yok, sen de yanımıza gel..." deyince o da, onlara katılır ve böylece 3 ortak olurlar. 1944’te dükkânın mülkiyetini alan Kazım Aydınoğlu, ortağı olan Çakır kardeşleri de pastanenin mülkiyetine bedelsiz ortak eder. İlerleyen senelerde pastanenin Çakır’ın Pastanesi olarak anılması, bu ortaklıkta yer alan Ahmet ve İsmail Çakır’dan dolayıdır. Kazım Aydınoğlu’nun o zamanki koşullarda tahta fıçılarda imal edilen dondurması büyük ilgi görür ve çok tutulur. Sade dondurmasının yanında meyveli dondurması da müthiş tadıyla döneme damga vurur. Çankırı’nın isim yapan dükkânlarından biri olarak şehre gelenlerin de uğrak yeri olan pastanenin ünlü konukları arasında Zeki Müren, Safiye Ayla, Türkan Şoray, Göksel Arsoy, Suna Pekuysal… gibi isimler bulunmakta.

cakirin-pastanesi-metin-yilmaz-cankiri-resim-033.jpg

Kalfası Yusuf Gündüz’e “Ne zamana kadar benle çalışacaksın? Gel, sana da dükkân açalım…” diye teklif ve teşvikte bulunur... Onu, İstanbul’da o dönem iyi ahbap olduğu Uğur Dondurmaları’nın sahibine götürür. “Benim ortağım geldiğinde mal verin...” diyerek, Sümerbank’ın üzerinde meşhur Sümer Pastanesi’ni Çankırı’nın ikinci pastanesi olarak açılmasını sağlar. Dükkânını kurmakla kalmaz, müşterinin ayağı alışsın diye bir hafta da kasasında oturur.

Çankırı’nın üçüncü pastanesi olan Dilek Pastanesini de Yusuf Gündüz’ün yakınları açar. Kazım Aydınoğlu, belediyede çalışan oğlu Tülay adına da Bahar Pastanesini açar. Oğlu 1973’te trafik kazasında vefat edince de devreder.

İş ahlakı ve disiplini yüksek, çalışkan, çok temiz ve örnek bir esnaf olan Kazım Aydınoğlu, sabah namazından önce kalkıp dükkânına gelir, camiden çıkanlara sıcak süt, bal, tereyağı peynirden oluşan kahvaltılık ikram eder. Atış Okulu’nu ziyarete gelen misafirlere yemek ikram eder, askerlere çok yardımcı olur. 1944 yılında Mükerrem Hanımla evlenir, bu evlilikten 4 çocuğu Tülay, Nuray, Gülay, Asuman dünyaya gelir.

Demokrat Partili olan Aydınoğlu, milletvekilliği adaylığı için de teklif alır ama aktif siyasete girmez. Kazım Baba namıyla Çankırı’da kendini çok sevdiren herkesin yardımına koşan Aydınoğlu, açık yeşil gözleri, saç stili ve yüzüyle dönemin ünlü Amerikalı aktörü Kirk Douglas’a benzerliği nedeniyle Çankırı’da yediden yetmişe herkesin tanınıp sevdiği bir şahsiyettir. Daima giyimine kuşamına özenli, temiz ve şık, modayı takip eder, elbiselerini Çankırı’nın gözde terzisi İhsan Yaprak’a diktirir. Güzel sesiyle farklı dillerde şarkılar söyleyen Kazım Aydınoğlu; Arnavutça, Bulgarca ve Sırpçayı tercümanlık düzeyinde bilirdi. Ailesine düşkün, yardımsever, çalıştırdığı insanların hakkını titizlikle gözeten, girişimci, paraya değil insana değer veren bir insan olan Aydınoğlu; Çankırı’da Çakır’ın Pastanesi olarak hafızalarda kazınan dükkânını 1982 yılında devrederek aktif ticari hayatına da nokta koydu.

Kazım Aydınoğlu 17 Ekim 1991 de vefat etti, kabri İstanbul Karaca Ahmet mezarlığındadır.

(1) Osmanlı Döneminin en eski nahiye ve kaymakamlık merkezi olan Bistra Dağı, Şardağ, Korab, Deşat, Kırçin ve Stogovo Dağları arasında sıkışmış irili ufaklı çok sayıda Müslüman - Türk köylerini barındıran bu bölge ''Rekalar Bölgesi'' olarak bilinir. Reka, ırmak demektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
10 Yorum