
Metin YILMAZ
Çankırı’nın unutulmaz müvezzii: Turhan Nergiz
Müvezzi, Arapça "tevzi eden" yani "dağıtan" sözcüğünden Türkçemize geçmiş, gazete dağıtan-satan kişiler için kullanılmıştır. Günlük gazeteleri ve haftalık dergileri bayilerden alarak semtlere, mahallelere götürerek sokaklarda, meydanlarda satanlara verile gelmiş unvandır. Tarihçeleri 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzanan müvezziler, 1980’li yıllara kadar gazete dağıtımında önemli bir rol oynadı. Kemal Tahir, gazeteciliğin gelişiminde müvezzileri basın camiasının sacayaklarından biri olarak görmüştür. Gazetecilik işkolundaki teknolojik gelişmeler ve dağıtım şirketlerinin kurulmasıyla birlikte, müvezziler tarihe karışmıştır.
Ulusal gazeteler, 1952 yılından itibaren posta treniyle gelmeye başlar Çankırı’ya... Çankırı’da ilk gazete dağıtımını berber esnafından Hüseyin Nergiz (1) başlatır. Manifaturacılar Caddesindeki dükkânlarına Hüseyin Nergiz ve Mahdumları Gazeteler Bayii tabelası asıldıktan sonra büyük oğlu Kenan, Land Rover cipiyle her gün Ankara Ulus Rüzgârlı Sokak’tan aldığı gazeteleri Çankırı’ya getirir. Kenan ve Turhan Nergiz kardeşler, babalarından devraldıkları bayrağı 1980’lerin sonuna kadar taşımayı başarırlar...
Bazı insanlar bir şehrin gözü, kulağı, rengi ve sesi olarak hafızalardaki yerlerini korurlar hep... Turhan Nergiz’de bu ikonik insanlardan biridir. Gür sesiyle pozitif enerjisini her gün şehre yayardı rahmetli. Onun peltek aksanıyla gazete isimlerini tek tek sayarak, gök gürültüsünü andıran "Gaste bugünün, yazıyooooorrrr!" haykırışı, Çankırılıların kulaklarında çınlar hala...
Gazete satışına çıkan müvezzi çocuklar, işin inceliklerini Turhan Abilerinden öğrenirlerdi. Ortaokul öğrencisi iken, ben de Nergizler’de gazete müvezziliği yaptım ve onun rahle-i tedrisinden geçtim. Turhan abi çok çalışkan, heyecanlı, yüksek sesle konuşan, neşeli, sempatik bir adamdı ve o dönemin bir numaralı müvezzii idi. O; koşan bir gazete bayii idi adeta... Turhan Nergiz’in sabah ezanıyla başlayan mesaisi, yatsı ezanına kadar sürer, epilepsi rahatsızlığına rağmen coşkulu günlük koşuşturmasını aynı tempoyla sürdürürdü. Koltukları altındaki matris denen ve tipo baskı kalıbı almakta kullanılan kalın kartonlara gazeteleri koyar, kartonu deri bir kayışla omzuna yerleştirir, dükkândan uçarcasına çıkarak göz açıp kapayıncaya kadar Atatürk anıtına inerdi. Herkesin gazetesini bilir, tek tek evlerine ya da dükkânlarına bırakırdı. Gazetelerin ağırlığından bazen düşer, bu yüzden dizleri hep yara bere olurdu. Turhan Abi bir taraftan gazeteleri dağıtırken, diğer yandan da her yaştan Çankırılı'yla şakalaşırdı.
Hani fırından taze çıkan ekmeğe "dumanı üzerinde..." denir ya, gazeteler de neredeyse "mürekkebi kurumadan..." gelir; balyalar açılıp tek tek sayıldıktan sonra karılan gazeteleri sırayla koltuğumuzun altına koyar, manşetlere hızlıca göz atarak, seçtiğimiz başlıkları avazımızın çıktığı kadar Turhan abiyi taklit ederek: "Gaste bugünün, yazıyooo!" diye, Çankırı’nın cadde ve sokaklarında bağıra çağıra satardık. Aşırı bağırmaktan kimi zaman sesimiz kısılırdı. Gazete satışını bitirdikten sonra cebimizdeki paraları teslim eder, ücretimizi de peşin alırdık.
Turhan Nergiz 1952’de Zeliha (Muazzez) Hanımla evlenir. Bu evlilikten Hüseyin, Ayşe ve Ahmet dünyaya gelir.
70’li, 80’li yıllarda Çankırı’nın en hareketli noktalarından biri olan Nergizler'in gazete bayii, ağabey Kenan Nergiz 1988 yılında emekliye ayrılarak ticari faaliyetine son verince satılır. Dükkânı kapatınca, 2 kardeş eşleriyle birlikte 1992 yılında Hacca giderler...
Kenan Nergiz, 19 Ocak 2012’de vefat eder. Dükkân kapanıp emekli olunca Turhan Nergiz’in hareketli hayatının yerini de durağanlık alır. Vücudunu zor taşımaya ve güçlükle yürümeye başlar. Bu sürecin sonunda Alzheimer olur, 4 yıla yakın yatalak kalır. 10 Temmuz 2014 yılında vefat eder, Sarı Baba’da sonsuzluğa uğurlanır…
(1) Hüseyin Nergiz, Çankırı halk kültürünün son dönem temsilcilerinden Rıza Nergiz’le kardeştir.