Hayatı ötelemek

Gelişerek değişen dünya düzeni ve ülkemizin de bu değişimi bir yerlerden yakalayabilme telaşı içerisinde yapmak ya da yaşamak istediğimiz birçok şeyi bugüne kadar hep ötelemedik mi? İnşallah bir dahaki sefere, gelecek yaz’a, gelecek ay’a, gelecek kış’a, önümüzdeki hafta’ya ya da emekli olduktan sonra diyerek yıllarımızı geçirmedik mi? Çocukluğumuzdan bu tarafa gerçekleşmesini istediğimiz hayallerimizi, umutlarımızı bazen yetiştirilme, bazen ise içinde bulunduğumuz toplumsal şartlardan ötürü ötelemedik mi?

Kocaman adamlar şişme botların içerisinde kürek çekerek olası balık bölgelerine ulaştıktan sonra oltanın ucundaki yapay yemleri havada savurarak su ile buluşturuyor. Yaralı küçük balık süsü verilen yemi belirli bir düzen ve ahenk içerisinde tekrar oltalarını sararak kendilerine doğru çekiyorlar. Bazıları ise aynı şeyi tarihi Çeşnigir Köprüsü üzerinden yapıyorlar. İçlerinden birkaçı ise oturdukları yerden başları hafif geride olmak üzere ufuk çizgisinde ki güneşin kızıllığının suyun üzerine olan yansıması ile adeta kendilerinden geçmiş durumdalar. Öyle dalmışlar ki ne parmaklarının arasında sönmüş olan sigaralarının, nede ellerini yakan çay bardaklarının farkındalar. Bazıları ise kendilerini biraz daha şanslı görür gibiler, sanırım hayallerini çok ötelemeden yaşamalarının hazzını yaşıyorlar.

Yapacağız dedik kimse inanmadı, yapıyoruz dedik güldüler, yaptık dedik hele bir görelim dediler, gelin bir omuzda siz verin dedik bakarız dediler. İnanmadılar, alay ettiler, öyle ki Çanakkale şehitleri anma etkinleri kapsamında Karatekin Parkında hoşaf-ekmek dağıtılırken utanmadan dedikodumuzu yaptılar. Kırıkkale İli Keskin/Köprüköy Beldesinde bulunan tarihi Çeşnigir Köprüsü üzerinde çekilen fotoğraf onlara kapak olsun. Üç kişinin bir araya gelip çay içmeye bile korktuğu şu dönemde tam otuz kişi bir araya gelip kimisi ötelediği yaşamı için kimisi ise ötelemek istemediği yaşamı için 1 Mayıs 2011 tarihli o resim karesinde ki yerini aldı. Kavgasız, kıskançlıklar olmadan, saygı ve sevgi asla göz ardı edilmeden…

ismail-canobder-yazi-resim-03.jpg

Aslında bu resim karesi birçok şey ifade etmekte, öncelikle sivil toplum kuruluşu olarak, tamamen amatör ruhla yola çıkmış insanların bilgilerini birbirlerine aktararak olta balıkçılığını geniş kitlelere sevdirmek, ilgili yasalar çerçevesinde amatör olta balıkçılığının bilinçli olarak yapılarak öğretilmesini sağlamak ve ötelenen hayatı yaşamak adına çıkartılacak çok mana var.
Şair Aysun Paksoy’un dizelerinde söylediği gibi;

“Yeniden yaşatabilir miyiz?
Yarım kalmış şiirleri tamamlayabilir miyiz?
Yaşanmamış gençliği yeniden yaşatabilir miyiz?
Başlasak bir yerden koşmaya yetişebilir miyiz? ”

Evet, bir yerlerinden yakalayabiliriz ya da en azından deneyip kıyısından tutunabiliriz. Kendimizi ispat kavgası içerisinde iken ötelediğimiz umutlarımızı, hayallerimizi, aksattığımız şeyleri yeniden gözden geçirme zamanı geldi hem de önümüzdeki günlerde…

Sadece balık tutmayı bilenler ile bir arada değiliz, aynı zamanda da nasıl balık tutulabileceğini öğretenlerdeniz. Yaklaşık kırk gün sonra yeni küskün ve emekliler kervanına katılacaklara güzel terapi olacağı düşüncesindeyim. Ulaşsınlar bana, olta atmanın detaylarını öğreteyim, öteledikleri hayatlarında neleri geciktirmiş olduklarının farkında lığını yaşasınlar. Yeryüzünde sadece çalışmanın, bürokrasinin, talimat verip, talimat almanın, insanlara tepeden bakmanın olmadığının kısacası hayatımızda sıcak renkler kadar SİYAH rengin de var olduğunu hep birlikte yaşayalım. Bu güne kadar kendimizle ne kadar az kaldığımızın farkına birlikte varalım. Yine, şair Aysun Paksoy;

“Yol aldım gidiyorum,
Parklarda yürüyorum
Yaşlandım diyorum
Ellerim nasırlı, gözlerimde çizgiler
Artık sonbahar kendini anlatıyor bana bende ona
Dökülüyor yapraklar birer, birer
Ne çabuk akıp geçti zaman “

Diyerek, hayatın içinde ötelemekten dolayı kaybettiklerimizi anlatmış dizelerinde, elbette ki anlayabilenler için

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
2 Yorum