Kıt aklımdan uyduruyorum!

Bugün 2 Kasım, haftalık Darlama Seansı X'in "takibi bırak/engelle" seçeneklerinin ideal hedeflerinden biri olabilecek hesabımda; kişisel görüşlerden oluşan, uzun bir özet dizi daha. Bence, aylardır yazdığım "Ekim sonu her şey değişir" temalı tahminlerim pek de hatalı çıkmadı.

Uzun süredir takip edenler ne kadar hatırlar bilmem ama "Kürt sorunu tüm sorunlarının kaynağıdır, o çözülmeden ilerleme sağlanamaz" görüşüne katıldığımı defalarca yazdım. Bu düşünceme "Kürt sorunu, Suriye ile birlikte, artık Türkiye'nin değil Orta Doğu'nun sorunudur" eklemiştim.

Madem canınızı sıkmakta yeni bir dönem açıyorum Biraz geri gitmekte, fayda var. Benim için hikâyenin başı Mayıs'23 seçimidir. 1923 Türkiye Cumhuriyeti'nin, 2030 Yeni Türkiye Cumhuriyeti'ne dönüşümü o seçim öncesi ile başladı ve bugün 3. aşamadayız.

Özete başlamadan önce, siyasete bakış açımın kişilerle hiçbir ilgisi olamaz. Türkiye, girdiği bataklık yüzünden, artık kişilerin sürükleyebileceği siyasi aşamayı geçmiştir. RTE, Bahçeli, İmamoğlu, Özel, Öcalan... Hiçbiri o güçte değildir. (Tabi ülke okumuşuna anlatmak olanaksız, tıpkı Mustafa Kemal'i değerlendirirken; bulunduğu askeri dönemden, İstanbul-İzmir burjuvazisinden bağımsız değerlendirenlere anlatmanın olanaksızlığı gibi.)

Türkiye'yi şekillendiren Kürt Sorunu'nun çözümü için iki yol var: Siviller arasında ya da 'Silahlılar' arasında bir anlaşma.

Sivillerle ilk başlayan süreç, 2015'de iki tarafın silahlı kanatları tarafından sonlandırıldı. Sivil lider Demirtaş kurban edildi. Suriye ile birlikte;

1. Aşama KK'nın Mayıs'23 sloganı "Helâlleşme" sivil anlaşmanın ikinci denemesiydi ve Kürt seçmen, oyları ile büyük destek verdi.

CHPKK propagandası, montaj videolar, devletin verdiği son görevler! "sivil" çözümü engellemek içindi, başarılı oldu.

2. Aşama: Ekim'24 barış süreci Seçimden sonra Zana'nın "çözerse RTE çözer" beyanı kapıyı açtı. CHPKK diyenlerle, "gelsin TBMM'de konuşsun, Kurucu Lider" diyenler aynıydı ama bu kez masada arzu edilen taraf "Öcalan-PKK" vardı. Kürt sivil hareketi DEM de mecburen çağrıya katıldı.

3. Aşama Ekim'25 sonu ile tüm tarafların da dillendirdiği, "yeni dönem" RTE-Bahçeli arasında çatlak yaratan, RTE'nin "Meşruiyet" patronu üçüncü aktör ABD de masada.

Süreç, RTE-Saray tarafından sürekli geciktiriliyordu. 19 Mart Darbesi ile başlayan Trump'la pazarlıkta, RTE'nin teslim olması ile birlikte, süreç tamamen ABD/NATO kontrolüne girdi. Bahçeli ile Saray arasındaki gerginliğin nedeni, Bahçeli'nin çözümden dışlandığını anlamasıdır.

1 Ekim'de TBMM resepsiyonu ile başlayan yeni saflaşma, 1 Kasım itibariyle belirginleşiyor. RTE, MHP'ye olan bağımlılığını DEVAm ve DEM'in TBMM gücüyle aşabileceği gösterdi. Bahçeli'nin bu reste ilk tepkileri görme yönünde ama cesaret edebilecek mi? Kısa sürede belli olacaktır.

Bir de bu mesaja kadar adı geçmeyen ama gündemde sürekli kalan, hızla yalnızlaştırılmaya çalışan, Türkiye'nin 1. partisi, asıl sorun(!) CHP var. 1923 Cumhuriyeti ile Yeni Cumhuriyet arasında CHP duruyor. Yüklenen sorumluluk Yeni Cumhuriyet'e destek vermesidir ama kabul etmiyor.

Yeni Cumhuriyet ne olacaktır?

Eşit vatandaşlıktan başlayıp, Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'na, Kürt Özerk Bölgesi'ne, Türk-Kürt Federal Cumhuriyeti'ne kadar geniş bir yelpaze üstünde tartışılıyor. RTE-Saray'ın son hamlelerine bakılırsa, Bahçeli'nin "milletlerin kardeşliği" temeli yerini "ümmetin birliği" temeline bırakmak üzere. Öcalan'ın ve PKK'nın son açıklamaları; hem Türk hem de Kürt milliyetçilerin çıkardığı çatlak sesleri susturmanın zorluğu karşısında, sorunu din kardeşliği ile aşmaya sıcak baktıklarını gösteriyor.

Bahçeli katılır mı? Göreceğiz.

Sürecin, ABD/NATO kontrolüne girmesi, Türkiye için yeni bir sorun yaratmaya aday: İran hedefli harekâtlarda kullanılan Rum Kesimi'ne, KKTC'nin de eklenmesi. Suriye'nin vardığı durum düşünüldüğünde, Kıbrıs'ın da bu çamura çekilmesinin, Türkiye'den kopartılması olasılığını artırır.

Bundan sonrası:

Süreç'te sivillerin masaya dönüşü çok zor görünüyor. Masadaki Türk ve Kürt tarafların da böyle bir talebi olmadığı, Demirtaş'a verilen tepkiden bellidir. Türkiye'nin görünürde bir hukuk devleti olarak kalması bile, CHP ve Sol partilerin direnişine bağlıdır.

Kendimce pozisyonları yazayım, haftalık yazılara bu varsayımlar üzerinden devam ederim. Barış Süreci İç Masası: RTE-Saray, Bahçeli-MHP, Öcalan-DEM üçlüsüne, RTE'ye destek olarak Arınç-DEVAm katılacak diye düşünüyorum.

Cumhur İttifakı: Bahçeli'nin vereceği karara bağlı olarak gevşemesi mümkün, kopması zor. Arınç-DEVAm yokluğunu kapatabilir. TBMM oy dengesi DEM'in zorunlu desteği nedeniyle; MHP'ye olan gereksinimi bitirdi.

AKP: Erdoğan ailesi, Fidan, Arınç-Babacan arasında çekişmede, Arınç geçişiyle aileye devir olasılığı Fidan'ın elini çok zayıflattı.

CHP: Her zamanki gibi "Herkesin ve hiç kimsenin partisi" olarak devam ediyor. Süren davaların vardığı saçmalık düzeyi, kamuoyu tarafından destek görmemesi, Butlan Davası'nı atlatması elini rahatlattı.

DEVAm'lı vekillerinin sosyal medya mesajları, Babacan'ın CHP'yi hedefe koyan çıkışları DEVAm'ın, Mayıs'23'ün İyiP'si olmaya soyunduğunu gösteriyor.

Sonuç olarak yazmaya çalıştığım, Kasım'la yeni başlayan dönemde:

- Süreç Millet temelli değil, Ümmet temelli yürüyecektir.

- Yeni Türkiye kurgusu Ümmet temeli üzerinden planlanmaya çalışılacaktır.

- RTE-Saray yönetiminin sürmesi içeriden ve dışarıdan daha fazla desteklenecektir.

- ABD'nin, Türk ve Kürt tarafları ile birlikte süreç masasındaki yeri kesinleşmiştir.

- Demokrasi ve Barış, en azından kısa vadede gelmeyecektir.

- CHP üstünde baskılar daha da artacaktır.

-Türkiye'nin, İsrail'le birlikte yürümeye zorlanacağı İbrahim Anlaşmaları'na katılması olasılıktır.

Yolun sonu, Bahçeli ve Öcalan'ın korktuğu "Para, ABD-AB'den, kan Türkler-Kürtler'den, İran'a operasyon" durağına çıkacaktır.

Kıt aklımdan uyduruyorum, sonuçları göreceğiz.

(Selim AKMEN / X hesabı / @darlamaradyosu, 2 Kasım 2025 tarihli paylaşımlarından derlenmiştir)

SELİM AKMEN KİMDİR?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 1986 yılı mezunu. MKS DevO A.Ş.'de Genel Müdür. Emekli. Halen dokuz8haber.net'te köşe yazarı, X hesabı / @darlamaradyosu

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.