Neyin peşindesin Vedat Beki?!

Uzun yıllardır eşine rastlamadığımız ağır kış günlerinden sonra, havaların ısınmasıyla birlikte ağırdan gelen bahar günlerini ne kadar özlediğimizi gün içerisinde bulunduğum farklı mekanlardan daha iyi izliyorum.

Bahçede oynama isteği çocuklarda nasıl debreştiyse, benim de saatlerin erkene alınması ile birlikte gün ışığından daha fazla faydalanma isteğim bugünlerde tavan yapmış durumda! Eve giresim yok…

Eh böylesi bir durumda da bilgisayar başına geçerek Çankırı ile ilgili kafa yormaya, sağdaki soldaki minik kuşları uyandırmaya da gönlüm razı olmuyor!

Kuşların da baharı yaşama hakları vardır düşüncesinden yola çıkarak!

Onlar da yaşasın baharın ilk pırıltılarını… Lakin Sözcü18 haber yapsa da, yapmasa da Çankırı gündemi omuzlarında…

Sokakta, kahvede, ticarette, siyasette ve hatta hatta magazinde bile Çankırılı, Sözcü18’in haberlerini ve köşe yazarlarının gündeme taşıdıkları konular tartışılıyor.

Ne güzel…

Üzüntü ve sıkıntı veren yanları yok mu?! Tabii ki var… Yaptığımız haberleri ya da kaleme aldığım bazı yazıları Adliye koridorlarına taşıyanlar da oluyor…

İstanbul’da seyahatteyken kaldığım otelin odasına sabahın 5’inde dayanan polisi de yaşadı bu garip! Taksim karakolundan Çağlayan Adliyesine sabıkalılar arasında aynı minibüse de tıkıldık 50’li yaşlardan sonra…

Gerekçe! Bu sayfalarda yaptığımız bir haber ve haberle ilgili açılan “hakaret davası”nın Çankırı’daki duruşmasına katılmamak! Oysa ki en az 3 kez hakim karşısında aynı cümleleri “yaptığım haber, kamuoyunu aydınlatma adınadır. Hakaret kastım yoktur. Yaptığımız iş anayasa teminatı altındadır” şeklindeki ifadelerime karşın!

99 kez çıksam hakim karşısına yine aynı cümleleri kuracağım! Gel gör ki anlayan yok!

Sabahın saat 06.30’unda Taksim’de izbe bir köşede yer alan bir karakol… Ve sen o karakolun pek de hoş kokmayan 8-10 kişilik nezarethanesinde duruşma saatine kadar geçecek olan 5 saati geçirmek zorundasın…

Yine de şükretmelisin! Ya akşamın 5’inde İstiklal’de gezerken Yunuslar’ın kimlik sorgusuna takılsaydın!

Sormuyor değilim kendime: Ne alıp veremediğin var senin Çankırı ile?

Sana ne ki yok Çankırı Belediyesi usulsüzlük yapıyormuş!

Sana ne Ak Parti İl Kongresinden?!

Sana ne Sefer Usta’nın Kulübü 1.300 (yazı ile bin üçyüz) TL’lık alacı için icraya vermesinden?!

Seni çok mu ilgilendiriyor Osman Canbaz’ın canbazlıkları?!

Ne olmuş Çavundur’daki termal otel 10 liraya bira satıyorsa?!

Üstün açık kaldı da onun için mi yazdın Yamaç Paraşüt Şampiyonasındaki bornoz partisini?!

Adam kocaman milletvekili olmuş, sen hala olun Çerkeş’teki arazisiyle uğraşıyorsun! Yetmiyor bir de gelinini sayfalara taşıyorsun! Ne istiyorsun sen bizim milletvekilimizden?!

Kafayı mı yedin sen! Git adamla otur… İyidir bak Hüseyin abi…

Hele hele Nurettin abimiz! Adamın günahını alıyorsun! Kocaman bakan yardımcısı oldu… Git ‘hayırlı olsun’ de! Ropörtaj yap… Bak dalgana yaa…

Otobüse binmekten usandın da gözün mü kaldı İbrahim Doğu’nun bindiği mercedeste de gündeme taşıyorsun?

Rektör’den üniversitenin dergisini alamadın, saldırıyorsun adamcağıza? Yakışıyor mu bu sana!

100’den fazla dernek oturmuş, Federasyon Başkanı seçmiş, sen diyorsun ki “bırakın şu gecekondu federasyonu” (!)

Kime laf söylediğinin farkında mısın Vedat Beki!

Karşında kocaman federasyon ve onun başkanı Adem Can! Sen kim Adem Can kim!

Daha yüzlerce soru! Hepsini ardı ardına sıralıyorum!

Deli miyim ben!

İndağı’nda milyonlar toza dumana karışmış! Köşeleri 9 kez dönenler hala dümen peşinde!

İşin yoksa emanet araba ve yarım depo benzinle sen dolaş dur o bozuk yollarda!

Kim gönderdi seni bu topraklara? Kim besliyor? Konuş… Konuş…

Sen ne istiyorsun bizim Valimizden, Belediye Başkanımızdan?!

Sana mı kaldı Hüsnü Ünal’ın rantiyelerini çarşaf çarşaf sayfalara taşımak?!

Onu tehdit ediyorsun bunu tehdit ediyorsun!

Reklam vermediler mi döşeniyorsun!

Neyin peşindesin Vedat Beki?!

Sen önce şu uzun saçını bir kes! Ayağındaki yırtık kot pantolondan kurtul… Bak Hüsnü abimizle ilgili böyle yazılar yazma! Bırak bizim belediye başkanımız da iyidir. Senin peşinde koştuğun işler bizim ilimizde olmaz! Ne işine gerek senin… İyi geçin şu adamlarla. İlan versinler sana… Sen de bin en güzel arabaya!

Bütün bunlar, açık havada, masada içilmiş iki fincan çayla birlikte satırlara düşenler…

Yazı – tura atasım geliyor…

Siz söyleyin hangisinde kalayım…

Güneşiniz ve yüzünüzden tebessümünüz eksik olmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
13 Yorum