Bugünlerde iktidar partisinin genel merkezi bir kalabalık, bir kalabalık ki sormayın gitsin. Ziyaretçilerin, namzetlerin biri geliyor biri gidiyor. 

 

Pöstekiyi genel merkezin önüne sereni mi ararsın? Genel merkezin önünde canlı yayın yapan TV’lerde görünmek için kafayı oradan buradan çıkaranı mı ararsın?

 

"Dizi dizi inciyiz, bu işte birinciyiz" diyenler.

 

Eşi, bebesi ile başkanlık dilenmeye gelenler. Üç-beş hempasını toplayıp gelmiş ardında tüm şehrin desteği olduğunu iddia eden madrabazlar. Başbakan'la görüştüğünü söyleyen yalancı yangabuzlar. Ardında koruma ile dolaşan tırsaklar.

 

"Ota, boka konanlar.”

 

Kısaca yağmayı görünce at sineği gibi hepücüğü toplanıp gelmiş. 

 

Ne ararsan var. Dedik ya ortalık Çarşamba Pazarına dönmüş. 

 

Genel merkezin etrafında ki tezgahlarda mevsime, zamana göre değişenler, karpuz gibi içi kızıl dışı yeşil olanlar. Kalaycık Ayvası gibi beti benzi sararmış, abdestsiz namaza duranlar. Seçildikten sonra Kızılırmak Kavunu gibi “kelek” çıkanlar. İktidar yana görünüp parsayı toplamak isteyen "papaz erükleri", içi boş, kofti "gündöndüler" Akıllı geçinen, sulu, nemli, patlamaz "cin mısırları".  

 

Ve her zamanki gibi başköşede, göstermek gibi olmasın, kol gibi "Karaköprü Hıyarları" arzı endam etmekte. 

 

Pazarın diplerinde bir tezgah gören müzevirin biri.  

 

Genel merkezin, Müstamel Memed Efendisine sormuş..

 

“Efendi ağa bu tezgah nerenin tezgahı?”

 

“Dizilmiş Karaköprü Hıyarları’ndan bilemedin mi, çemçük ağızlı, O tezgah Kengri Sancağının namzet namzetlerinin sergilendiği tezgah olur” demiş.

 

Her işe burnunu sokan müzevir; 

 

“Sözüm meclisten içeri. 

Hani dilim, dilim doğrasalar bunları, 

Güldürcek Barajı cacık olur.

Ve hatta Kurşunlu, Çerkeş, Orta, Şabanözü, Korgun Göletleri 

Ve hatta hatta tüm Kengri Denizi cacık olur”

 

Bu kadar cacığa "yaren göveci" mi dayanır!